12. Ceza Dairesi 2014/19579 E. , 2015/6837 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 2.318,65 TL maddi ve 4.500 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Tutuklandığı tarihte berber dükkanı bulunan davacının 2008 yılı gelir vergisi beyannamesinin incelenerek tutuklu kaldığı döneme ilişkin gerçek maddi zararının tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, davacının 2008 yılı için beyan ettiği gelirin asgari ücretin altında kaldığından bahisle asgari ücret üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle maddi tazminatın fazla tayini,
2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; ... zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı 2008 yılında 152 gün tutuklu kalmıştır. Mahkeme gelir vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi miktarının aylık asgari ücretin altında kaldığını belirlemesi üzerine davacının maddi tazminatının hesaplanmasında asgari ücret miktarını esas almıştır. Bu hesaplamanın şimdilik adil ve gerçekçi olduğunu düşündüğümüzden aşağıdaki gerekçelerle sayın çoğunluğun gelir vergisi beyanına göre tazminatın hesaplanması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına dair görüşlerine katılmıyoruz.
Şöyle ki:
1-Davacının tutuklanmadan önce berberlik mesleğini icra ettiği vergi kayıtlarından anlaşılmaktadır. Koruma tedbirleri nedeniyle zarar görenlere tazminat verilmesini öngören 5271 sayılı CMK"nın 141. maddesi, kişilerin uğradığı maddi ve manevi zararlarının Devlet tarafından karşılanacağını öngörmüştür. Yerleşmiş uygulamalarda; koruma tedbirleri nedeniyle maddi tazminat hesabında davacıların gerçek zararı tespit edilmeye çalışılmakta, bunun mümkün olmaması halinde ise kişinin en azından temel ihtiyaçlarını karşılayacak, insanca yaşamasına olanak tanıyan en düşük net asgari ücretin tamamı üzerinden belirlenecek miktarın maddi tazminat olarak ödenmesi yoluna gidilmektedir.
2-Davacıların bildirdikleri iş ve mesleklerini yapamamadan kaynaklanan zararlarında, hesaplanan miktar asgari ücretin altında kalmış ise hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılması hakkaniyet ve adaletin gereğidir. Hiçbir işte çalışmayan ve maddi geliri olmayan kişiler için kabul edilmiş olan uygulamanın işi olup da geliri asgari ücretin altında maddi kayıpları en azından net asgari ücretten aşağı olamayacağı kabul edilmelidir.
3-Nitekim yararlanılması gereken benzer bir uygulama olan kamulaştırmalarda hiçbir zaman taşınmazların resmi beyan değerleri esas alınmamakta, tezyidi bedel davalarında birçok kere en az farklı üç kişilik bilirkişi heyetlerinden raporlar alınmaktadır. Amaç kamulaştırmada mülk sahiplerinin mülklerinin mümkün olduğunca gerçeğe yakın olarak değerinin tespit edilmesidir.
4-Yargıtay 12. Ceza Dairesi birçok kararında öğrenci ve hatta işsiz olup gelirini belgeleyemeyen kişilerin dahi zararlarını haksız tutuklama tarihi itibarıyla geçerli olan net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplarken davacının maddi zararını belirtilen şekilde asgari ücret üzerinden hesaplaması doğru bir yöntemdir.
5-Bilindiği üzere ülkemizde Gelir ve Kurumlar Vergisi gibi doğrudan vergilerin tahsilât miktarı, tüketim üzerinden toplanan KDV, ÖTV vb. vergilere göre oldukça düşük kalmaktadır. Kısacası kişiler doğrudan ödedikleri vergiden daha fazlasını temel ihtiyaç ve yaşam maddelerini satın alırken ödemektedirler. Somut olayda davacının gelir vergisi beyannamesine göre hesaplanacak zararı haksız tutuklanma tarihi itibariyle açıklanan TÜİK verilerindeki açlık sınırının dahi altındadır. Bu durumda davacının maddi zararı gelir vergisi beyannamesindeki bilgilere göre hesaplanamaz.
Sonuç olarak;
Maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanması kişilerin gerçek zararlarını karşılamaktan çok çok uzak olduğu bilinmesine rağmen en azından şimdilik bu hesaplamanın bu miktardan aşağı olmaması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bu hususa yönelik bozma görüşüne katılmıyoruz.