13. Hukuk Dairesi 2012/13852 E. , 2013/3601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı kooperatif tarafından Gelibolu Noterliğinin 13.1.2003 tarih ve 203 yev. Nolu vekaletnamesiyle davalıya vekil atandığını, görevini başarıyla yaparken davalı tarafça herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin Gelibolu Noterliğinin 27.4.2010 tarih ve 2816 yevmiye numaralı azilnamesiyle vekillik görevinden azledildiğini, vekalet ilişkisinin sona erdiğini, ancak davalı adına azilden evvel takip ettiği işlerden dolayı tahakkuk etmiş vekalet ücreti ve masraflarının muaccel hale geldiğini belirterek;... 1. İcra Müdürlüğüne ait 40 adet, 2. İcra Müdürlüğüne ait 26 adet ve Gelibolu İcra müdürlüğüne ait 3 adet dosyada toplam ödenmemiş 46.775,00 TL vekalet ücreti ile takip masraflarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanan vekalet ücreti alacağına ilişkindir. Davacı, davalının vekilliğini üstlendiğini, davalı adına icra takipleri yaptığını, takipler devam ederken davalı tarafından sebep belirtilmeksizin azledildiğini, vekalet ücretleri ile icra takip dosyalarına yaptığı masrafların ödenmediğini belirterek 46.775,00 TL alacağın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, taraflar arasında bir sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre işlerin yapıldığını, davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını, sözleşmeye 2012/13852 2013/3601
Göre fesih halinde davacının herhangi bir ücret talep hakkının bulunmayacağının hükme bağlandığını, tahakkuk edenler için dahi alacak doğmadığını, azilden sonra borç kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı,davacının ücrete hak kazanıp kazanmadığı, ücrete hak kazanmışsa ne kadar alacağının olduğu, icra masraflarının davacı tarafından yapılıp yapılmadığı hususundadır.
Mahkemece, feshin ve sözleşmedeki ücret şartlarının da haksız olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu esas alınarak 36.039,45 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin ise kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Davalı, 27.04.2010 tarihli azilname ile sebep belirtmeksizin vekili olan davacıyı azlettiğini belirtmiştir. Davalı, azilnamede azil için herhangi bir sebep belirtmediği gibi, yargılama sırasında da davacıdan kaynaklanan bir sebeple davacının haklı olarak azledildiğine ilişkin bir iddia ileri sürmemiştir. Bilirkişi raporuna göre de,davacının icra takip dosyalarını özenli bir şekilde takip ettiği belirlenmiştir. Buna göre mahkemece, feshin haksız olduğu ve davacının ücrete hak kazandığının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davacının talep edebileceği vekalet ücretinin taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında düzenlenen ve davacı avukata ödenecek ücreti düzenleyen Avukatlık Sözleşmesinin 4.maddesi; “Kooperatif lehine sonuçlanan icra takipleri ve davalar için avukata icra dairesi veya mahkemelerce karşı tarafa yükletilen ücreti vekalet dışında herhangi bir ücret ödenmeyecektir. Avukatın ücreti takipteki dosyaya ilişkin asıl alacak, faiz ve masraflar tahsil edildikten sonra karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti,diğer masraflarla birlikte kooperatife teslim edilecek kooperatifçe serbest meslek makbuzu karşılığında avukata ödenecektir. Kooperatif aleyhine sonuçlanan dava ve icra takipleri için Avukata, 1136 Sayılı Avukatlık kanununun 02.05.2001 tarihli 4667 Sayılı Kanunla değişik 168.maddesine dayanılarak Türkiye barolar birliği başkanlığınca hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen ücret ödenecektir. İcra takibi tamamlanan ancak aciz vesikasına bağlanan dosyalar için avukata, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret ödenecektir.” hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki vekalet ücretinin ne zaman ödeneceğine ilişkin sözleşme hükümleri açık olup, buna göre, akdi vekalet ücretinin tayininde, zaman kriteri ve başarı kriteri belirlenerek, vekalet ücretinin ödenmesinin, alacağının tahsil edilmesi şartına bağlı tutulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin bu hükmü ile;avukata ücret olarak karşı tarafa yüklenen vekalet 2012/13852 2013/3601
ücretinin ödenmesi, bunun dışında bir ücret ödenmemesi taraflarca açıkça kabul edilmiştir. Avukat olan davacının bu sözleşme hükümleri ile bağlı olacağının kabulü zorunludur. Avukata ait olacağı kabul edilen karşı taraf vekalet ücretinin miktarı ancak dava ve takip sonuçlandığında belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcu da hasım taraftan tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz vekâlet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte, hâkim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle M.K.’nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir. Bu itibarla mahkemece, davacının haksız azledildiği nazara alınarak az yukarıda açıklanan ilke ve açıklamalar ışığında araştırma ve inceleme yapılması, bilirkişiden ek rapor ve gerekirse yeni bir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı bulunan kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,2.bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.