9. Hukuk Dairesi 2016/14492 E. , 2020/3319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili ve davacı tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 27.05.2005 tarihinde işe başladığını, aylık net ücreti üzerinden SGK primlerinin ödenmediğini, asgari ücret üzerinden prim yatırıldığını, işveren ile anlaşamadığından dolayı işten ayrılacağı hususunda bildirimde bulunduğunu, davalının ise itirazları gözönünde bulundurmayıp iş akdini 30.09.2014 tarihinde feshettiğini, her gün 14 saat çalıştırılmasına rağmen fazla çalışma ücreti alacaklarının ödenmediğini, aylık ücretlerin kısmen bankadan kısmen elden ödendiğini, dini ve milli bayramlarda tam gün çalıştığını iddia ederek, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının fazla çalışma ücreti alacaklarının zamanaşımına uğradığını, haklı neden olmaksızın iş sözleşmesini feshettiği için kıdem tazminatı alacağı olmadığını, davacının ihtirazi kayıt koymaksızın davalıyı ibra ettiğini, son aldığı net ücretin 900,00 TL olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında tazminat ve alacakların belirlenmesine esas ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı aylık net 1.430,00 TL ücretle çalıştığını iddia etmiş, davalı ise bordrolarda gösterilen aylık net 900,00 TL ücretle çalıştığını savunmuştur.
Mahkemece, davacının aylık net 900,00 TL ücretle çalıştığı kabul edilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı bir biçimde belirtildiği üzere, kayıtlardaki ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığı durumlarda davacının alabileceği ücretin (emsal ücretin) ne olabileceği ilgili kurum ve kuruluşlardan araştırılmalıdır.
Mahkemece, bu husus dikkate alınmaksızın sonuca gidilmesi hatalıdır.
İlgili kurum ve kuruluşlar ile sendikalardan, davacının alabileceği ücret miktarı sorularak ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelerle bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra ücret miktarının tespiti gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Fazla çalışma ücreti olarak dava dilekçesinde 1.500,00 TL talep edilmiş, davacı bilirkişi hesap raporu sonrasında 06.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu miktar artırılmıştır. Mahkemece ıslaha konu miktarın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle salt dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı olarak hüküm kurulmuştur.
Islah tarihinden geriye gidildiğinde zamanaşımına uğrayan tutar dava dilekçesinde istenen tutarın altında kaldığından somut uyuşmazlıkta ıslaha karşı zamanaşımı def"i sonuca etkili olmayıp, mahkemece 24.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan fazla çalışma ücretinden karineye dayalı makul indirim (taktiri indirim) yapılarak istekle ilgili karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı def"i nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 02/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.