20. Hukuk Dairesi 2014/904 E. , 2014/2953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı,...Mevkii, 568 ve 772 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bu taşınmazların bitişiğinde bulunan ve kadastro paftasında fundalık olarak tespit harici bırakılan taşınamazı imar-ihya ettiğini ve o tarihten itibaren 40 yılı geçkin süredir malik sıfatıyla kullandığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu ileri sürerek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. ... ve Orman Yönetimi çekişmeli taşınmazın Devlet Ormanı, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddine, dava konusu yerin orman olarak ... adına tescilini istemiştir
Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişisinin krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4.715,18 m2 yüzölçümünde, (B) harfi ile gösterilen 14.104,22 m2 yüzölçümünde bahçe niteliğindeki taşınmazların ... adına tesciline karar verilmiş, davalılar Orman Yönetimi vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi"nin 14/12/2010 tarih ve 2010/14625 - 15852 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Davaya konu taşınmazlar, 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında fundalık alan olarak tescil harici bırakılmış olup, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına dayalı olarak yapılan inceleme ve araştırmada yeşil renkli çalılık rumuzlu alanda yer aldığı saptanmış olup, bilirkişi raporunda da taşınmazın bulunduğu alanının eğimi gösterilmiş ise de, eğimin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı yolunda duraksama oluşmuştur. Yargıtay Daire kararları ile H.G.K.’nun 15.11.2000 gün 2000/20-1663/1694 sayılı kararında kabul edilen ilkeye göre hukuken ve bilimsel olarak eğimi % 12’nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerler orman sayılan yerlerden olduğundan 6831 sayılı Kanunun 1/J bendi kapsamı dışındadır ve bu nitelikteki taşınmazlar özel mülkiyete konu olamazlar. Bu nedenlerle, bilirkişilerin raporlarındaki eğim hususundaki çelişkilerin giderilmesi ve çekişmeli taşınmazın eğiminin doğru olarak hesaplanması zorunludur. Taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi amacıyla yeniden orman araştırması yapılması ve usûlüne uygun imar-ihya ve zilyetlik araştırması yapılması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile fen ve orman bilirkişilerce hazırlanan rapordaki krokiye göre (A) harfi ile gösterilen ve tespit harici bırakılan 4.714,77 m2 yüzölçümündeki yerin ayrı bir parsel numarası verilerek davacı Yusuf oğlu 1934 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen ve tespit harici bırakılan 14.104,61 m2 yüzölçümünde yerin ayrı bir parsel numarası verilerek davacı Yusuf oğlu 1934 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1966 yılında seri bazda yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu 1957 yılında yapılıp kesinleşmiş dava konusu taşınmazlar fundalık niteliğinde olduğundan tapulama harici bırakılmışlar. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda üç kişilik uzman orman bilirkişi kurulu tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 06/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.