10. Hukuk Dairesi 2015/6461 E. , 2016/8682 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, kasten öldürülen sigortalının hak sahiplerine yapılan ödemeden oluşan Kurum zararının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Kurum ... ...’nın davalı ... tarafından 16.07.2010 tarihinde, bıçakla kasten öldürüldüğü, ancak, suçu sabit görülmesine rağmen akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmadığından Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2011 tarih, 2011/57 E. 2011/153 K. sayılı kararı ile 5327 sayılı Türk Ceza Kanununun 32/1. maddesi uyarınca, ... hakkında “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verildiği ve kararın Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanlığı tarafından 27.05.2013 tarih, 2012/1633 E. 2013/3928 K. sayılı ilam ile onanarak kesinleştiği ilgili dava dosyasından anlaşılmaktadır.
Davacı Kurum, anılan zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan ödemeden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, davalı...den rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 Sayılı Kanunun 39/1. maddesidir. Anılan madde uyarınca; üçüncü kişinin suç sayılır bir eylemi sonucunda ortaya çıkan zararlandırıcı sosyal sigorta olayı nedeniyle sigortalıya veya hak sahibine yapılan sosyal sigorta yardımlarının, söz konusu üçüncü kişiden rücuen tazmininin istenmesi mümkündür. Zararlandırıcı sigorta olayında; devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulamakla görevli Sosyal Güvenlik Kurumu birinci kişi, sosyal risklere karşı, risklerin gerçekleşmesi halinde Kurumdan yardım görmek için prim ödeyen sigortalı ikinci kişi konumundadır. Ancak, söz konusu primler, hem sigortalı, hem de, hak sahibi adına ödendiğinden hak sahibinin de ikinci kişi konumunda olduğunun kabulü gerekmektedir. Bunların dışında kalan ve suç sayılır hareketiyle kanunda sayılan yardımların yapılmasına neden olan kişiler ise üçüncü kişidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 21.05.1997 gün, 1997/10-193-451 sayılı kararı).
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 39/1. maddesindeki sorumluluk kusura dayanmaktadır. Kusur sorumluluğu için temyiz kudretinin varlığı gerekmektedir. Diğer yandan, kanunda gösterilen istisnaların varlığı halinde, temyiz kudreti bulunmayanlar da sorumlu tutulabilirler. Bu istisna; durumlardan biri ise, Borçlar Kanununun 54/1. maddesidir. Bu madde hükmüne göre, hakkaniyet gerekli kılıyorsa hâkim temyiz kudreti bulunmayan bir kişiyi kısmen veya tam olarak tazminata mahkûm edebilir.
Somut olayda; sigortalı ...’yı bıçaklayarak öldüren ..."in temyiz kudretini haiz olmadığı ceza dosyası kapsamından sabit olmakla birlikte, davalı ...in Borçlar Kanununun 54/1. maddesi hükmü gereğince olayı çevreleyen koşullar ile fiilin mahiyeti göz önünde tutulduğunda tazminat miktarından sorumlu olacağı gözetilerek, davalının sosyal ve ekonomik durumu araştırılıp belirlendikten sonra, tazminat miktarından gerekli hakkaniyet indirimi yapılıp istem hakkında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.