20. Hukuk Dairesi 2014/948 E. , 2014/2945 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyü, ... Tepesi Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, fen bilirkişinin (A) harfi ile işaretli 12.800 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile bu kısmın davacı adına tapuya tesciline, (B) işaretli 5400 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/01/2007 tarih ve 2006/17325 E – 2007/326 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Hükme esas alınan uzman orman ve fen bilirkişilerinin düzenledikleri raporda, çekişmeli (A) harfi ile işaretli taşınmazın üzerinde orman ağaçlarının bulunmadığını, halen ziraat arazisi olarak kullanıldığını, çalılık vasfında olduğunu, çalıların temizlenerek ziraat alanına dönüştürüldüğünü, 1957 tarihli memleket haritasında da çalılık alanda kaldığını, orman sayılmayan yerlerden olduğunu, çekişmeli (B) harfi ile işaretli bölümün ise 398 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan tapulu yer olduğunu bildirmişlerdir. Dairenin 22.4.2004 gün ve 2004/1039 - 4505 sayılı iade kararı üzerine dava dosyasına getirtilen evraklardan, çekişmeli taşınmaza komşu olan 398 parselin ham toprak vasfı ile Hazine adına tesbit edilerek kesinleştiği, 394 parselin Nisan 1943 tarih 29 nolu tapu kaydı ile gerçek kişi adına tesbit edildiği, Hazinenin açtığı kadastro tesbitine itiraz davası sonucunda kadastro mahkemesinin 19.11.1993 tarih ve 1993/82-28 sayılı kararı ile bu parselin kuzeyinde kalan bir kısım yerin tapu miktar fazlası olması nedeni ile ayrılarak Hazine adına tesciline karar verildiği, 399 parselin Aralık 1944 tarih 289 nolu tapu kaydı ile gerçek kişi adına tesbit edildiği, 402 parselin tarla niteliği ile Hazine adına tesbit edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında bu evraklar getirtilip değerlendirilmemiş, bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu denetlenmemiş, uzman bilirkişi tarafından uygulandığı belirtilen en eski tarihli memleket haritasının aslı uygun renkli fotokopi örneği iade kararı ile istendiği halde gönderilmemiştir. Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu nedenle, komşu 399 parsel sayılı taşınmazın kadastroca oluşan tapu kaydı ve eski tarihli memleket haritasının aslına uygun renkli fotokopi örneği, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile 1970 ve 1980"li yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı biriminde halen görev yapmayan orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu
düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve yerel bilirkişiler marifeti ile komşu parsellere revizyon gören tapu kayıtları uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünün ne olarak gösterdikleri araştırılmalı, 1970 ve 1980"li yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritaları da özel aletlerle incelenip çekişmeli taşınmazın bu belgelerde ne olarak gösterildiği özellikle tarım alanı konumunda olup olmadığı belirlenmeli, gerçeğin kendisi olan bu belgelere aykırı düşen bilirkişi ve tanık beyanlarına değer verilmeyeceği düşünülmeli, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olduğu”na değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile ...İlçesi, ... Köyünde kain fen bilirkişi ... tarafından düzenlenmiş 28/12/2012 tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen sarı ile taralı 12800,00 m2"lik tesbit harici bırakılan sahanın Medenî Kanunu"nun 713. maddesi gereğince davacı ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen sarı ile taralı yerin 398 nolu parsel içinde kaldığından davacının bu yer ile ilgili talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış; bu yerde yapılan genel arazi kadastrosu işlemi 11/01/1955 - 11/02/1955 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 06/03/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.