Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalılardan M.. T.. vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan M.. T.. vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosya arasında bulunan 12.09.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda; kıyas emsal olarak alınan 61 ada 7 parsel ve 19 ada 17 parsel sayılı taşınmazların üzerinde bulunan yapıların bedelinin hesaplanmasına ilişkin bölümde, yapıların satış tarihindeki birim maliyet fiyatları alınmak suretiyle hesaplama yapılması gerekirken, dava tarihindeki yapı birim fiyatları esas alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın m² birim bedelinin 320,00-TL belirlenmesi doğru olmadığı gibi, 4.11.2014 havale tarihli hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda ise, dava konusu taşınmazın değerinin Belediye Başkanlığınca Emlak Vergi Takdir Komisyonunca belirlenen bedelden düşük olmaması gerektiği belirtilip taşınmazın m² birim bedelinin soyut ifadelerle 475,00-TL belirlendiği anlaşıldığından raporlar inandırıcı bulunmamıştır. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapıldıktan sonra dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi,
yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden sorulup, Ayrıca Belediye İmar Müdürlüğü, Arsa metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonunca resen belirlenen vergi değerlerine ait sokak ve cadde isimleri dosyada bulunan krokilerde işaretlettirilerek, gerektiğinde fotoğrafları çekilerek, Değer biçilerek alınacak bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Tapu kaydında davalılar R.. E.., M.. E.., M.. Y.. hissesi üzerinde bulunan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin gözetilmemesi, Doğru görülmemiştir. Davalılardan M.. T.. vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.