17. Hukuk Dairesi 2019/2189 E. , 2020/5114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı şirket yetkilisi, davalıya kasko sigortalı müvekkiline ait aracın tek taraflı kazada hasarlandığını, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını aracın 4.067,44 TL karşılığında onarımının yapıldığını belirterek bu meblagın 18.10.2012 müracaat tarihinden işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... Sigorta Kooperatifi vekili, hasarın ihbar edilen yer ve şekilde meydana gelmediğini, doğru ihbar mükellefiyetine uyulmadığını, alkol raporunun olaydan saatler sonra alındığını, eksper ve araştırma raporuna göre de olayın şüpheli olduğunu, hasarın teminat dışında kaldığını, kazanın poliçe tanziminden kısa bir süre sonra olduğunu, hasarı kabul etmediğini, kusur ve hasar yönünden inceleme yapılması gerektiğini, poliçe yapılmadan önce hasarın oluştuğunu, dava tarihinden faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile 4.067,44 TL"nin sigortacıya ihbar tarihinden 8 iş günü sonra işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; Dairemizin 10.04.2014 tarih 2014/5884 esas 2014/5453 sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartları ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın kaza sonucu hasarlandığını belirtip, 4.067,44 TL davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili kazanın oluş şekli ile hasar yerlerinin uyumsuz olduğunu, poliçe yapılmadan önce hasarın oluştuğu şüphesi oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece hasar ve kazanın uyumsuz olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu savunmasını soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre teminat dışı bir rizikoyu teminat içinde gösterdiğine ve ispat yükünün değiştiğine dair somut bir delil bulunmamaktadır.
Hava yastığının açılmaması hasarın az olması ispat yükünün sigortalıya geçmesi için yeterli kabul edilmez.
Bu durumda mahkemece, ispat yükünün davalı ... şirketinde olduğu kabul edilerek esasa ilişkin tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.