10. Hukuk Dairesi 2015/19260 E. , 2016/8630 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, görev malûllüğü aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1989 – 1990 döneminde askerlik ödevini yerine getirirken kaza sonucu sakat kaldığını ileri sürüp kendisine görev malûllüğü aylığı bağlanmasını isteyen davacının başvurusunun davalı Kurumca, anılan sakatlık olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedilmesi üzerine işbu dava açılmıştır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o Kanunun değiştirilen 2. maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak gerek görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulacağı, bu mahkemelerin, İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakacağı, 506 sayılı Kanunun 134. ve 1479 sayılı Kanunun 70. maddelerinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 12. maddesinde, görev malûllükleri ile görevden doğma ölümleri durumunda erlerin bu Kanunla tanınan haklardan faydalanacakları bildirilmiş, 44. maddesinde, her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi olanaksız hastalıklar yüzünden görevlerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere “malûl” deneceği ve haklarında bu Kanunun malûllüğe ait hükümlerinin uygulanacağı açıklandıktan sonra 45. maddesinde, görev malûllüğüne yer verilmiş,
56. maddesinde, muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları sırada veya celp ve terhislerinde (serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında görev malûlü olmaları durumunda, kendilerine aylık bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca, 1602 sayılı ... Kanununun 20. maddesinde, ...nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapacağı, ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin ... kişi olması koşulunun aranmayacağı, bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden amaçlananın; ... görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan ..., ...,, ..., ..., ..., ... ve ..., ... ve... ile ... olduğu belirtilerek böylelikle, anılan Mahkemenin bir davaya bakabilmesi, idari işlem ve eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin olması şartlarına bağlanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki hukuki ilişki, çekişmenin niteliği ve dayanılan hukuki sebep dikkate alındığında, uyuşmazlığın temel çözümünde 506, 1479, 4857, 5510 sayılı Kanunların uygulama yeri olmadığından sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemelerinin görevi bulunmadığı gibi, Kuruma karşı 5434 sayılı Kanun kapsamında açılan işbu davanın adli yargıda görülemeyeceği de belirgindir. Buna göre, özellikle, Kurum işleminin hukuka uygunluğu denetlenirken, malûllüğün askerlik görevi nedeniyle meydana gelip gelmediği irdeleneceğinden asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin bulunma koşulları gerçekleşmiş olmakla uyuşmazlığın ...’nde görülmesi gerekmekte olup mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun, yargı yolunun caiz olması durumunun, dava koşulları arasında sıralandığı 114. maddesi ile dava koşulu eksikliğini saptayan mahkemece davanın usulden reddedileceği yönündeki 115. maddesi çerçevesinde karar verilmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu çekişmenin esasına girilerek davanın reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.