11. Hukuk Dairesi 2017/2040 E. , 2019/1175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen .../05/2016 tarih ve 2014/372-2016/392 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen ....02.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının .... Mah. .... Cad. No:49/A .../... adresinde bulunan ve sözleşme tarihine kadar bizzat işletmekte olduğu.... adlı işletmeyi, ... Aralık 2013 tarihli "" İşletme Hakkının Devri Sözleşmesi "" ile 50.000,00 TL bedelle müvekkiline devrettiğini, devir bedelinin müvekkili tarafından davalıya nakten ve peşin olarak ödendiğini, davalının ayrıca müvekkiline inandırıcı olabilmek için taşınmazın sahibi olduğu söylenen ...tarafından imzalandığı söylenen bir kira mukavelesini de müvekkiline teslim ettiğini, dükkanın işletme hakkını devir aldığına inanan müvekkilinin dükkanı teslim almaya gittiğinde karşısında taşınmazın maliki olduğunu söyleyen kimseleri gördüğünü, bu durum karşısında çaresiz kalan müvekkilinin hukuk yollarına başvurmak zorunda kaldığını, mübrez belgelere dayanarak ve haklı olarak açtıkları icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini, kira sözleşmesinin davalının müvekkilini aldatmaya yönelik gayretlerini açıkça gösterdiğini ileri sürerek, davalının haksız ve yasaya aykırı itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve 50.000,00 TL alacaklarının .../.../2013 tarihinden itibaren yürütülecek faizle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin işletmenin teslimini yaptığını, davacı tarafın işletmeyi bir süre işlettikten sonra kendi tercihi ve rızası ile bırakıp gittiğini, davacının işletmeyi hor kullandığını, işletme dahilinde bulunan eşyaya zarar verdiğini, iş yerini amaç dışı kullandığını, iş yerine gelen müşterinin memnuniyetini olumsuz yönde etkilediğini, giderek iş yerinin işletilmemesine neden olduğunu, davacı tarafın sebep olduğu zararlardan dolayı, giderek en temel ihtiyaçları olan elektrik, su ve doğal gaz faturalarını ve kirasını ödeyemez hale geldiğini, bu nedenle işletmeyi bırakıp gittiğini, davacı tarafından başlatılan icra takibinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve davacı tanığının beyanları birlikte dikkate alındığında davacı tarafça Vergi Dairesine gerekli bildirimlerin yapılarak işletmenin faaliyete başladığı, davalının da davacıya yardımcı olmak amacıyla bir süre davacının devraldığı işletmede çalıştığı, ancak bir süre sonra davacının kendi tutum ve davranışları, müşterilere yönelik tavırları nedeniyle
işlerin kötüye gittiği ve sonunda davacının işletmeyi kapatmak zorunda kaldığı, davacı taraf her ne kadar bu duruma davalının eylemlerinin neden olduğunu iddia etmişse de bu hususu ispat edemediği, dolayısıyla davacının devraldığı işletmeyi kendisinin işletemediği, işletmenin kapanmasına davalının herhangi bir söz veya eyleminin neden olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
(1) Dava, işletme devir bedelinin davalıdan istirdatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 196. maddesinde, delil gösteren tarafın, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemeyeceği belirtilmiş olup, davalı asilin ....05.2016 tarihli celsede, tanık dinletmekten vazgeçtiğini beyan etmesi üzerine, davacının bu konuda açık izni olup olmadığı sorulmaksızın yargılama sonlandırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, davacı yan davalının devir işlemine kendisini inandırmak amacı ile işletme devir hakkına konu işyerinin maliki olduğu iddia edilen.... tarafından imzalı kira sözleşmesinin kendisine verildiğini, oysa işletmeyi fiilen devralmak için gittiğinde aralarında....
isimli şahsın da bulunduğu bir grup tarafından işyerine girişinin engellendiğini ve anılan şahıs tarafından sözleşmedeki imzanın inkar edildiği ileri sürdüğüne göre, HMK"nın 31. ve 221. maddeleri birlikte değerlendirilerek, davacının bu iddiasının ispatı için... isimli şahsın dinlenmemesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.
(...) Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının
kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, (...) Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan ....037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14/02/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Hakimin davayı aydınlatma ödevi, esas itibariyle dava malzemesinin bir parçasını oluşturan iddia ve savunmaya dayanak kılınmış bulunan maddi vakıalar ve tarafların talep sonuçlarıyla ilişkili bir durumdur. Hakim davayı aydınlatma ödevi kapsamında, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının sınırları içerisinde kalmak kaydıyla, davanın temelini oluşturan maddi vakalarla talep sonuçlarındaki belirsizlik ve çelişkileri giderecek şekilde faaliyette bulunabilir. Ayrıca HMK’nın 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevinin işlerlik kazanacağı diğer bir alanı da hukuki sebeplerin teşkil edebileceğine vurgu yapılmıştır. Ancak, hukukun uygulanması sürecinde, HMK’nın 33. maddesinde öngörülen kuralın varlığı sebebiyle, hakimin, davayı aydınlatma ödevi bağlamındaki rolü, tarafın işaret ettiği hukuki sebepten farklı bir hukuki sebebe dayanarak hüküm kuracağı durumlarda, altlama faaliyeti yapmadan önce, tarafın dayandığı hukuki sebeple kendisinin altlamak istediği hukuki sebep hakkında tarafa açıklamada bulunma olanağına verilmesi şeklinde somutlaşır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun delillerin ibrazı suretiyle ilgili yaratmış olduğu sistem ve dayanılan delillerin sadece belirtilmesiyle yetinilmeyip, hangi delille hangi maddi vakıanın ispat edileceğine açıkca vurgu yapılmasını öngören yasal zorunluluk (HMK m. 194/...) nedeniyle deliller bağlamında hakimin davayı aydınlatma ödevi, daha sınırlı bir ölçekte gündeme gelecektir.
Hakimin bu ödevini yerine getirirken kullanacağı araçlar ise tarafa bazı sorular sormak suretiyle izahat verilmesini yahut taraflara yeni delil göstermesini talep etmektir. Ancak hakimin davayı aydınlatma ödevi, taraflarca getirilme ilkesine yeni bir boyut kazandırmak yahut onu, dava malzemesinin toplanması bağlamında uygulama alanı bulan ilkelerden birisi olan işbirliği ilkesine yaklaştırmak gibi bir amacı ve işlevi yoktur.
Bu nedenlerle, re’sen delil toplama ve özellikle somut olayda olduğu gibi, dava dışı kişinin tanık olarak dinlenmesinin gerekçesi HMK m. 31 olamaz.
Mahkeme, üçüncü kişinin elinde bir belgenin taraflarca ileri sürelen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder (HMK m. 221/1). Somut olayda belge aslı davacının elinde ve mahkeme dosyasındadır. Bu bağlamda üçünçü kişiden istenecek bir belge bulunmamaktadır. Bu durum karşısında somut olayda HMK m. 221’in uygulanması koşullarıda yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut olayda HMK m. 31 ve 221’in uygulanması olanağı bulunmadığından, bu maddelere dayanarak tarafların usulünce göstermedikleri davanın tarafı olmayan üçüncü kişinin re’sen dinlenmesi olanağının bulunmadığını düşünüyorum ve bu nedenlerle sayın çoğunluğun görüşene katılamıyorum.