13. Hukuk Dairesi 2012/25829 E. , 2013/3437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı-karşı davalı; davalı arasında 25/06/2009 ile 31/12/2011 tarihlerini içeren hizmet sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davalının kaptan pilot olarak çalışmayı taahhüt ettiğini, davalının çalışabilmesini teminen masrafları davacı şirketçe karşılanarak eğitimlere katılmasının sağlandığını ve göreve başladığını, davalının 05/04/2010 tarihinde istifa ederek hizmet sözleşmesini feshettiğini, bu durumun davacı şirketin işlerinin aksamasına neden olduğunu, hizmet sözleşmesinde sözleşmenin süresinden önce feshi halinde sözleşmede belirlenen bedelleri davacı şirkete ödemesi gerektiğini, feshin sonuçlarının 14.md."de düzenlendiğini, buna göre istifa eden pilotun işverenin uğradığı zararları Borçlar Kanunu ilgili hükümleri çerçevesinde tazmin edeceğini ve cezai şart olarak her ay için 1.000,00Euro ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, bu hükme göre ifa edilmeyen aylar için hesaplanan toplam 20.833,00Euro"yu davacıya ödemekle yükümlü olduğunu, davalıya kaptanlık eğitimi verildiğini, masrafların şirket tarafından karşılandığını, bu eğitim hizmeti nedeniyle davalının kaptan pilot sıfatını haiz olduğunu ve kıdeminin arttığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere hizmet sözleşmesinin 14.md:"si uyarında 4.000,00Euro"nun akdin feshi tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro mevduat hesabına ödeyeceği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı; cezai şartın tek taraflı olarak Konulduğunu, haksız şart teşkil ettiğinden, geçerli kabul edilemeyeceğini, davacı şirketin uçuşlarda sayılan kuralların hiçbirine uymadığını, sözleşmenin 9.md."de eğitim hususunun düzenlendiğini, yeni tip eğitim almasını gerektirir durumun olmadığını, işten ayrılması ile davacının herhangi bir maddi zararının da bulunmadığını, bu nedenle asıl davanın reddi gerektiğini savunmuş, karşı dava ile davacı tarafın çalıştığı süreye ilişkin birtakım haklarını vermediğini belirterek çalıştığı süreye ilişkin yıllık ücretli izin, fazla mesai ücreti, resmi ve dini bayramlar günü çalışma ücreti gibi alcaklarının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı karşı davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda kararın gerekçesinde, mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda "Karşı davanın kısmen kabulü ile; 15.307,77 TL yıllık izin alacağı, 1.739,52 TL Nisan ayına ait ücret alacağının karşı davacı-karşı davalıdan tahsiline, 2.700,00 TL için karşı dava tarihi 24/06/2010 tarihinden, 12.607,77 TL için 01/12/2011 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine" karar verildikten sonra, gerekçeli kararda "karşı davanın kısmen kabulü ile; 15.307,77 TL yıllık izin alacağı, 1.739,52 TL Nisan ayına ait ücret alacağının karşı davalıdan tahsiline, 2.700,00 TL için karşı dava tarihi 24/06/2010 tarihinden, 12.607,77 TL (14.347,29TL olması gerekirken sehven 12.607,77TL tefhim edildiğinden ve tefhime aykırı hüküm verilemeyeceğinden) için 01/12/2011 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına" karar verildiğinin açıklanması, kısa kararda fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş iken sehven faiz başlangıcı yönünden hüküm tesis edildiği sırada miktarın hatalı belirlenmesi ve kısa kararda belirlenenden fazlasına karar verilmesi gerektiğinin açıklanması suretiyle kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.
2- Bozma sebebine göre davacı-karşı davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle bozma sebebine göre davacı-karşı davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.2.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.