13. Hukuk Dairesi 2012/23752 E. , 2013/3436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ... ile davalı arasında eşya piyangosu çekilişinin organizasyonu için protokol düzenlendiğini, 2008 yılı ... ayı süresinde davalı adına finansman sağlamak amacı ile yapılacak eşya çekilişlerine davacı ..."ın organize edeceğini, ..."ın davalıya 170.000,00 TL teminat vereceğini ,protokole göre çekilişin ... tarafından yapılamaması veya yarıda bırakılması halinde çek bedellerinin ... tarafından ödeneceğini, eşya çekilişinin düzenlenmemesi durumunda, ..."dan alınan çeklerin ve alınan peşinatın iade edileceğini, kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, ancak davalının çekiliş için herhangi bir izin almadığını, bu durumda nakit alınan para ile çeklerin karşılıksız kaldığını ve müvekkiline iadesinin gerektiğini iler sürerek teminat olarak verilen çeklerin iptaline ve bu çeklerden dolayı müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile bu çekler yönünden yapılan takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava, taraflar arasındaki eşya çekilişi düzenlenmesine ilişkin protokol gereği teminaten olarak verilen senetlerin iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında
verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda mahkemece kısa kararda "davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacılar vekilinin sözleşmenin geçersizliğinin tespitine yönelik davasının reddine, davacılar vekilinin dava konusu olan 10.200,00 TL lik çek hakkında açtığı davanın reddine, davacılar vekilinin diğer çekler ve icra takibi hakkında açtığı davanın kısmen kabulü ile davalının davacılardan alacaklı olduğu 93.793,10 TL lik kısmın üstündeki miktar bakımından diğer çekler ve icra takibinin iptaline, davacıların davalıya 56.406,90 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine" karar verilmiştir. Gerekçede ise, "Kısa kararın 5. bendinde davacıların davalıya 56.406,90 TL borçlu olmadığının tespitine dair hüküm kurulduğu,ancak mahkememizce yapılan adli hesap hatası sonucunda sehven 56,406,90 TL olarak belirtildiği, gerçekte bunun 46.206,90 TL olmasının gerektiği, yani davacıların davalıya gerçekte 46.206,90 TL borçlu olmadığı ,reddedilen kısımlar 10.200,00 TL ve 93.793,10 TL nin toplamının 103.993,10 TL olduğu ,dava değeri olan 150.200,00 TL den 103.993,10 TL düşüldükten sonra 46.206,90 TL nin kaldığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak için kısa karardaki hüküm fıkrası gerekçeli kararda da aynen muhafaza edilmiş, ancak harç yargılama giderleri ve vekalet ücreti gerçekte kabul edilen 46.206,90 TL üzerinden hesap edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." denilmek suretiyle kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.
2- Bozma sebebine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle bozma sebebine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 838.00 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.2.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.