8. Hukuk Dairesi 2017/12540 E. , 2019/6185 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tasarrufun İptali
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin görevsizliğine dair kararın davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 21.03.2017 tarihli ve 2015/5073 Esas, 2017/4041 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davacı alacaklı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Asıl ve birleşen dosyada davacı alacaklı vekili, 06.03.2012 ve 04.05.2012 günlü hacizlere konu menkullere yönelik üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu ve ispat yükü altında olan üçüncü kişinin sunduğu faturaların karinenin aksini kanıtlamaya elverişli olmadığını, borçlunun mal varlığının önemli bir bölümünün üçüncü kişi tarafından düşük bedelle devralındığını, yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunu belirterek istihkak iddiasının reddi ile tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen dosya da davalı üçüncü kişi vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda,davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, karar; davacı alacaklı vekili ve davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 10.7.2014 tarihli ve 2013/ 11304 Esas, 2014/ 14720 Karar sayılı ilamı ile, dava konusu 4.5.2012 tarihli hacze yönelik istihkak iddiasının reddi davası ile ilgili olarak temyiz dilekçelerinin reddine, 6.3.2012 tarihli hacizle ilgili olarak ise, İİK’nin 97/17. maddesi gereğince karşı dava olarak açılmış bir tasarrufun iptali davası olmadığından, tasarrufun iptali davasına ilişkin ayırma kararı verilmesi gerektiği; istihkak iddiasının reddine ilişkin dava içinse eksik araştırma yapıldığından bahisle karar bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak tasarrufun iptali davası ayrı bir esasa kaydedilmiştir. Temyize konu dosyada Mahkemece, tasarruf işleminin her iki tarafının da tacir olduğu, Ticaret Mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olduğu, tasarrufun iptaline yönelik itirazların ticaret mahkemesinde ileri sürülebileceği gerekçesi ile Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili ve görevli ... Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 21.3.2017 tarihli ve 2015/5073 Esas, 2017/4041 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; davacı alacaklı vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Dava, İİK’nin 97/17. maddesine dayalı tasarrufun iptali talebine ilişkindir.
1. Dosya kapsamına, toplanan delillere, bozma ile kesinleşen hususların yeniden karar düzeltme sebebi yapılmasına usul hükümlerinin elvermemiş bulunmasına, hükmün dayandığı gerekçelere, İİK’nin 277 vd. maddelerine dayalı olarak doğrudan açılan tasarrufun iptali davaları genel mahkemelerde görülmekle birlikte, üçüncü kişi hacze dayalı istihkak davası açmışsa davalı takip alacaklısının geçici veya kesin aciz belgesi sunmak zorunda olmaksızın, bu davaya karşılık tasarrufun iptali davası açabileceğine göre, davacı alacaklı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazları yerinde görülmemiştir
2. Her ne kadar Mahkemece, davanın her iki tarafının da tacir olması ve davanın ticari dava mahiyetinde olduğu gerekçesi ile dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ise de, tasarrufun iptali davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK"nin 19. maddesi gereğince, İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası, TTK’nin 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğini haiz olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kalmaktadır. (HGK 2014/17-2389 Esas, 2016/129 Karar).
Ayrıca, tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu niteliği itibariyle ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan değildir. (HGK 2014/17-2389 Esas, 2016/129 Karar).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü değil görev ilişkisidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereken hususlardandır. Öte yandan HMK"nin 114/1-c maddesine göre dava şartlarındandır.
Hal böyle olunca, eldeki davanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşılmış ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi için hükmün bozularak yeniden yargılama yapılmasında yarar görülmediğinden, onama kararının kaldırılması sureti ile hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilip kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 21.3.2017 tarihli 2015/ 5073 Esas, 2017/ 4041 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, hüküm fıkrasının 2. bendindeki “... ... Asliye Ticaret Mahkemesine ...” ibaresinin çıkarılarak yerine "..... Asliye Hukuk Mahkemesine..." ibaresinin yazılmasına, hükmün gerekçesi de düzeltilmiş şekli ile düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 19.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.