Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2020/150
Karar No: 2020/355

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/150 Esas 2020/355 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2020/150 E.  ,  2020/355 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren : Ceza Genel Kurulu
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Sayısı : 9-8

    İnceleme dışı sanık ... hakkında rüşvet suçundan açılan kamu davasının sanığın ölmesi nedeniyle TCK’nın 64/1 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesine, sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve...’ın rüşvet suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine, inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... hakkında rüşvet suçundan açılan kamu davasında inceleme dışı sanık ...’ın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu, diğer inceleme dışı sanıkların eylemlerinin ise TCK’nın 38/1. maddesi kapsamında bu suça azmettirmeyi oluşturduğu kabul edilerek aynı Kanun’un 257/1, 62, 50/1-a, 52/2-4 ve 53/5 maddeleri uyarınca ayrı ayrı 15.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye ve inceleme dışı sanık ... hakkında ayrıca hak yoksunluğuna ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 04.11.2015 tarihli ve 9-8 sayılı hükümlerin, Yargıtay Cumhuriyet savcısı, katılan Maliye Hazinesi vekili, sanık ... müdafisi, inceleme dışı sanıklar Gökçe ve İbrahim müdafileri ile sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Sanık ...’in ölmesi nedeniyle hakkında açılan kamu davasının düşmesine ve sanıklar...’in rüşvet suçundan beraatlerine ilişkin hükümlerin onanması, sanıklar..., Gökçe ve İbrahim’in görevi kötüye kullanma suçundan mahkûmiyetlerine ilişkin hükümlerin ise bozulması" istemli 22.02.2016 tarihli ve 2 sayılı tebliğnamesi ile Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
    Ceza Genel Kurulu tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucu ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen hükümlerin inceleme dışı sanıklar... ve ...’e son söz verilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş, sanık ...’in rüşvet suçundan beraatine ilişkin hüküm katılan Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edildiği hâlde Ceza Genel Kurulunca 14.11.2019 tarihli müzakerede bu hususun temyiz incelemesi kapsamı dışında tutulduğu anlaşılmış ve dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Onama" istemli 13.03.2020 tarihli ve 34816 sayılı tebliğnamesi ile Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:
    Sanık ... hakkındaki hükmün bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş olması nedeniyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca temyiz incelemesi, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan hükümlerine göre yapılmıştır.
    Ceza Genel Kurulunca yapılan temyiz incelemesinde, öncelikle sanık ... hakkında rüşvet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan Hazine vekilince açılmış bir temyiz davası bulunup bulunmadığı ve sanık ile birlikte yargılanıp hazır bulundukları oturumda son söz inceleme dışı sanıklar ... ve..."a verilmeden haklarında hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmiştir.
    1- Sanık ... hakkında rüşvet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan Hazine vekilince açılmış bir temyiz davası bulunup bulunmadığı;
    İncelenen dosya kapsamından;
    İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 04.11.2015 tarihli ve yüze karşı verilen kararının, katılan Maliye Hazinesi vekilince 11.11.2015 tarihli dilekçeyle, sanık ..."in ismine de yer verilmek suretiyle yasal süresi içinde temyiz edildiği,
    14.11.2019 tarihli ve 255-660 sayılı Ceza Genel Kurulu kararının, temyiz incelemesi kapsamının belirlendiği paragrafında açıkça "… 07.12.2015 havale tarihli dilekçesiyle müdafisi temyiz talebinden feragat eden sanık ... hakkında verilen hüküm… temyiz incelemesinin kapsamı dışında bırakılmıştır." ibaresine yer verildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, kanuna ve usulüne uygun bir temyiz davası açılması; temyiz davasının açılabilmesi için ise 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereği karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310. maddesine göre "süre" ve "istek" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gereklidir.
    1412 sayılı CMUK"nın 310. maddesi, temyiz incelemesi yapılabilmesinin ilk şartı olan süreyi, hükmün tefhiminden ve tefhim edilememiş ise tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir.
    Temyiz davası açılabilmesi için gerekli olan ikinci şart ise istektir. Ceza yargılaması hukukunun temel prensiplerinden "Davasız yargılama olmaz" ilkesinin doğal sonucu olarak, temyiz davası kendiliğinden açılamayacağından, bu konuda bir istek bulunması ve bu isteğin de hak ve yetkisi olan kişilerce yerine getirilmesi zorunluluğu aranmış, süre ve istek şartlarına uygun temyiz davası açılmamış olması durumunda Yargıtay tarafından hükmün incelenmesinin mümkün olmadığı ilkesi benimsenmiştir. Ancak kuralın istisnasına ihtiyaç duyan kanun koyucu, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 305. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenleme ile bu ilkeden ayrılarak on beş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya dair mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçip temyiz incelemesinin kendiliğinden (resen) yapılmasını kabul etmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 04.11.2015 tarihli ve yüze karşı verilen kararının, katılan Maliye Hazinesi vekilince 11.11.2015 tarihli dilekçeyle, sanık ..."in ismine de yer verilmek suretiyle yasal süresi içinde temyiz edildiği anlaşılmakla, sanık ... hakkında rüşvet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan Hazine vekilince açılmış bir temyiz davası bulunduğu kabul edilmelidir.
    14.11.2019 tarihli ve 255-660 sayılı Ceza Genel Kurulu kararının, temyiz incelemesi kapsamının belirlendiği paragrafında açıkça "… 07.12.2015 havale tarihli dilekçesiyle müdafisi temyiz talebinden feragat eden sanık ... hakkında verilen hüküm… temyiz incelemesinin kapsamı dışında bırakılmıştır." ibaresine yer verildiğinden bu husus maddi hata olarak değerlendirilmemiştir.
    2- Sanık ile birlikte yargılanıp hazır bulundukları oturumda son söz inceleme dışı sanıklar ... ve..."a verilmeden haklarında hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı;
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık ...’le birlikte yargılanan inceleme dışı sanıklar... ve ..., inceleme dışı sanık ... müdafisi, inceleme dışı sanıklar ..., ...ve... müdafisi ve katılan Maliye Hazinesi vekilinin hazır bulunduğu 04.11.2015 tarihli oturumda, katılan Maliye Hazinesi vekilinden Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı diyecekleri sorulduktan sonra hazır bulunan inceleme dışı sanıklar... ve ..."den son sözlerinin sorulduğu, ardından inceleme dışı sanıklar ..., ...ve... müdafisi ile inceleme dışı sanık ... müdafisine söz verildiği, hazır bulunan inceleme dışı sanıklar... ve ..."e son söz hakkı tanınmadan duruşmaya son verilip hükümler kurulduğu anlaşılmıştır.
    1412 sayılı CMUK"nın 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK"nın "Delillerin tartışılması" başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir." düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça belirtildiği üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili olan son sözün sanığa ait bulunduğuna ilişkin usul kuralı emredici nitelikte olup bu kurala uyulmaması kanuna mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
    Bununla birlikte, yürürlükten kaldırılmış bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 251. maddesinin son fıkrasındaki; "Sanık namına müdafii tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur." şeklindeki düzenlemenin yeni usul kanununda yer almamasının nedeni, aynı yöntemin yeni yasada kabul edilmemesi değil, 216. maddenin son fıkrasındaki "Hükümden önce son söz hazır bulunan sanığa verilir." ibaresinin bu anlamı da kapsamasıdır.
    Temyiz mercisince verilen bozma kararından sonra ilk derece mahkemeleri tarafından yargılamaya devam olunduğunda, dava henüz sonuçlanmamış bulunduğundan, ilk defa hüküm kurulurken "Son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamalarda da "Kamu davasının kesintisizliği ve sürekliliği" ilkesinin doğal bir sonucu olarak aynen geçerli olacaktır. Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün tesis ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken "Son sözün sanığa verilmesi" kuralına uyulmaması hâli, gerek "Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı" ilkesine gerekse CMK"nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum, temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
    Öğretide; "Son söz sanığındır. Son sözün sanığa verilmesi, müdafaa bakımından çok önemlidir. Bunun içindir ki son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi mutlak temyiz sebebi, hukuka kesin aykırılık ve dolayısıyla bozma sebebi sayılmaktadır." (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2014, s. 1484); "Hüküm safhasına geçmeden önce son söz hazır olan sanığa verilmek zorundadır. Bu hüküm silahların eşitliği ve suçsuzluk karinesi ilkelerinin gereği olarak düzenlenmiş, uyulması zorunlu ve emredici bir hükümdür. Son sözün sanığa verilmesi bozmadan sonraki yargılamada da uyulması zorunlu bir usul kuralıdır." (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, cilt: 2, s. 146–149) şeklinde görüşler ileri sürülmek suretiyle, hükmün tesis ve tefhim edildiği duruşmada hazır bulunan sanığa mutlaka son sözün verilmesi gerektiği düşüncesi ittifakla benimsenmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    Ceza Genel Kurulu tarafından 14.11.2019 tarihinde yapılan temyiz incelemesi sonucu ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen hükümlerin inceleme dışı sanıklar... ve ...’e son söz verilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş, sanık ...’in rüşvet suçundan beraatine ilişkin hüküm katılan Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edildiği hâlde bu hususun temyiz incelemesi kapsamı dışında tutulduğu anlaşılmıştır.
    İlk Derece Mahkemesince hükümlerin tefhim edildiği oturumda, katılan Maliye Hazinesi vekilinden Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı diyecekleri sorulduktan sonra sanık ... ile birlikte yargılanan inceleme dışı sanıklar... ve ..."den son sözlerinin sorulup, inceleme dışı sanıklar ..., ...ve... müdafisi ile inceleme dışı sanık ... müdafisine söz verilmesi karşısında, hazır bulunan inceleme dışı sanıklar... ve ..."e yeniden zorunlu hâle gelen son söz hakkı tanınmadan yargılama bitirilmek suretiyle hükmün tesis ve tefhim edilmesi, CMK"nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açıkça aykırılık oluşturduğundan, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule aykırılık nedeniyle İlk Derece Mahkemesince sanık ... hakkında verilen hükmün de aynı nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Hazır bulundukları oturumda son sözlerinin sorulmuş olması nedeniyle inceleme dışı sanıklar... ve ..."in savunma haklarının kısıtlanmadığı" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Sanık ... hakkında rüşvet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan Hazine vekilince açılmış bir temyiz davası bulunduğuna,
    2- İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanık ... hakkında verilen 04.11.2015 tarihli ve 9-8 sayılı beraat hükmünün, hükümden önce son sözün sanık ile birlikte yargılanan hazır bulunan inceleme dışı sanıklar... ve ...’e verilmemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    3- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede, birinci ön sorun bakımından oy birliğiyle, ikinci ön sorun bakımından ise oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi