13. Hukuk Dairesi 2012/29631 E. , 2013/3362 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ayıplı malın bedel iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı Belediye adına kayıtlı 1755 ada 13 nolu parseli yapılan ihale ile 03.07.2004 tarihinde satın aldığını, tapuda devrinin yapıldığını ancak satın aldıktan sonra dava dışı orman işletme müdürlüğü tarafından tapuya taşınmazın orman olması nedeniyle satılamaz, devredilemez takyidatı konulduğunu, evveliyatı orman olan taşınmazın gizli ayıplı olarak kendisine satıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın rayiç değerinin şimdilik 8.000-TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 08.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 15.788,50-TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, taşınmazın satış tarihindeki değerinin talep edilebileceğini, kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın satış senedinin ve buna bağlı oluşturulan tapu kaydının iptal edilerek davalı belediye adına tapuya tesciline, 5.970,80-TL satış bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davaya konu taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı iken davalı tarafından davacıya satışı ve tapuda devrinin yapıldığı, satış sonrasında dava dışı Orman İşletme Müdürlüğü tarafından tapuya 7.12.2006 tarihli “orman” şerhi konulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalı satıcı arasında tapu sicil memuru huzurunda sözleşmenin düzenlendiği anda taşınmazın davalı belediye adına kayıtlı olduğu ve taşınmazın evveliyatının orman olduğuna dair tapu kaydında herhangi bir şerhin bulunmadığı, dolayısıyla davacının taşınmazın öncesinin orman olduğundan haberdar olmadan taşınmazı satın aldığı açıkça anlaşıldığı gibi bu yön tarafların ve
mahkemenin de kabulündedir. Anılan taşınmaz resmi memur önünde MK 706, BK 213, Tapu Kanunun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 maddelerine uygun olarak davacıya satılmıştır. Satış tarihi itibarıyla tapuda satımı engelleyen veya taşınmazın niteliği ile ilgili herhangi bir şerhte bulunmamaktadır. Öyle olunca, yapılan satışın geçerli olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası dava dışı Orman İşletme Müdürlüğü’nün davaya konu taşınmazı üstün hakka dayanarak zaptetmesi nedeniyle davalı satıcının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
BK"nun 189 maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes"ul ve zamindir." düzenlemesine yer verilmiş olup, madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi, mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda, resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Satış sırasında da taşınmazın tapu kaydında geçmişte orman olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca davalı belediye zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 esas ve 2010/668 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak taşınmazın dava tarihi itibariyle gerçek rayiç değerinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile satış bedeline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte gösterilen nedenle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 14.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.