23. Hukuk Dairesi 2016/5480 E. , 2019/1172 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde asli müdahil ..., .ve ... vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, borca batık durumdaki müvekilli şirketlerin, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması halinde bu durumdan kurtulacaklarını ileri sürerek iflaslarının 1 yıl süreyle ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım müdahil vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketlerin borca batık durumda oldukları, şirket ortaklarının ödenmemiş sermaye borcu bulunmadığı önceki yıllarda yapılan satışlar ve müşteri çevresi dikkate alındığında iyileştirme projesindeki satış hedeflerini yakalayabilecekleri, şirketlere zaman tanınması gerektiği, bu itibarla iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunduğu gerekçesiyle davacı şirketlerin iflaslarının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.
Kararı müdahiller ... . ve ... vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, iflas irteleme istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK"nın m. 377, İİK"nın m.179 vd.). Mahkeme, İİK"nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile .../...
S. 2
gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Ayrıca, somut verilere dayalı çelişmeyen öngörüler içeren özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir.
Hakim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Davacı şirketlerin grup şirketleri olması durumunda, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanabilmekte ve bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamı kayden borca batık hale gelmektedir. Bu durumda, grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi, ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gerekmektedir.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Davacı şirketlerin borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin bütüncül bir değerlendirmeyle 6102 Sayılı TTK"nın dava tarihinde yürürlükte bulunan 377. maddesi hükmü kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği yine İİK"nın dava tarihinde yürürlükte bulunan 179. maddesi hükmü anlamında ciddî ve inandırıcı olup olmadığı ve HMK"nın 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, eş deyişle, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas erteleme talep eden şirket alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Mahkemece bu niteliği haiz olmayan iyileştirme
.../...
S. 3
projeleri sunulduğunda iflasın ertelenmesini isteyen şirkete uygun bir süre verilerek, açıklanan özellikteki projenin sunulmasının ve soyut içerikli projenin somutlaştırılmasının sağlaması ve verilen sürede iyileştirme projesini sunmayan şirketin iyiniyetli olmadığı kabul edilerek, sadece borca batıklığı tespit ettirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan özellikteki iyileştirme projelerinin sunulması halinde alınacak bilirkişi ve kayyım raporlarından sonra talep halinde ve gerektiğinde, hüküm tarihine kadar sadece gerekli tedbirlere karar verilmeli ve tarihlerine uygun şekilde proje kalemleri yerine getirilmediği takdirde tedbirler kaldırılarak, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir.
Somut olayda, hükme esas alınan 31.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketlerin borca batık oldukları belirtilmiş ise de, grup şirketler olmaları nedeniyle birbirlerine kefaletten doğan borçlarınının olup olmadığı, varsa bu borçların borca batıklığın tespitinde ne şekilde ele alındığı açıklanmamıştır. Öte yandan, önceki yıllarda gerçekleştirilen satışlar ve müşteri çevresi nazara alınarak, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırcı görüldüğü belirtilmiş ise de yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde bu husus somutlaştırılmamıştır. Önceki yıllarda gerçekleşen satış tutarları, iyileştirme projesi kapsamında hedeflenen satış tutarları, söz konusu hedeflerin yakalanması halinde ne kadarlık bir sürede borca batıklıktan çıkılabileceği, davacı şirketlerin satış hedeflerini yakalama potansiyellerinin bulunup bulunmadığı gibi hususlar denetime elverişli bir şekilde açıklanmamıştır. Ayrıca, davacı şirketlerin, mevcut ortakları ya da yeni ortakları tarafından nakdi sermaye artışı yapılması durumunda borca batıklıktan kurtulabilecekleri belirtilmiş ise de karar tarihi itibariyle böyle bir sermaye artışı yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle anılan rapor yetersiz olup hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Diğer taraftan, dosyaya son olarak gelen 10.08.2018 tarihli kayyım raporunda, davacı şirketlerin halen borca batık oldukları belirtilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, konusunda uzman yeni oluşturulacak bir bilirkişi kurulundan alınacak raporla, yukarıda açıklanan ilkeler çereçesinde davacı grup şirketlerin, varsa birbirlerine olan kefalatleri de dikkate alınarak, borca batık olup olmadıklarının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, borca batıklıktan çıkmış olduklarının tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi, halen borca batık olduklarının tespiti halinde ise davada iflas erteleme tedbirlerine hükmedildiği 05.08.2015 tarihinden itibaren uzunca bir süre geçmiş olması ve davacı şirketlerin halen bu tedbirlerden yararlanıyor olmaları da nazara alınarak, İİK"nın dava tarihinde yürürlükte bulunan 179/b-5 maddesi hükmü uyarınca, artık bu aşamadan sonra mali durumlarının iyileşme olanağı bulunmadığı ve iflas ertelemeye hükmedilmesinin tümüyle alacaklıların zararına olacağı kabul edilerek, başkaca bir araştırma yapılmaksızın, iflas erteleme taleplerinin reddiyle ayrı ayrı iflaslarına karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahil vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.