8. Hukuk Dairesi 2018/4713 E. , 2020/693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün her iki taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu 11 ada 106 parselin vekil edenleri tarafından 12.04.2011 tarihinde satın alındığını, sonrasında davalıların taşınmazın üstünde çimento, kömür vs. alım satım ticareti yaptıklarını ve demir tartı vinci kurduklarını, depo olarak binalar inşa ettiklerini gördüklerini ve davalılara çektikleri ihtarın sonuçsuz kalması üzerine, davalıların müdahalelerini sonlandırmak için açtıkları elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verildiğini ve kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, taşınmazın icra kanalıyla 21.5.2014’te taraflarına teslim edildiğini belirterek, 10.05.2011-21.05.2014 tarihleri arası için 30.000,00 TL ecrimisilin her aya ilişkin bedelin ilişkin olduğu ayın sonundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemişlerdir.
Davalılar vekili, vekil edenlerinin dava konusu taşınmazı şifahen yapılmış kira sözleşmesi ile 15 yıl kullandıklarını, ayrıca taşınmazda geçerli kira sözleşmesi uyarınca kullandıkları kısmın sadece 350-400 m2 olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 20.982,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara eşit oranda ödenmesine karar verilmiş olup; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Öncelikle belirtmek gerekir ki; arsa ve binalarda kira esasına göre ecrimisil talebi varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Bununla birlikte taşınmaz üzerinde bulunan ve raporda belirtilen yapıların davalılara ait olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Hal böyle olunca, Mahkemece bu yapılar dikkate alınmadan taşınmaz arsa olarak değerlendirilerek ecrimisil bedelinin belirlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacılar 10.05.2011-21.05.2014 tarihleri arası için ecrimisil talebinde bulunduklarına göre, az yukarıda belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde davalılar tarafından yapılan yapılar dikkate alınmadan, taşınmazın 2011 yılı rayiç kira bedelinin tespit edilmesi ve sonraki dönemlerinde buna ÜFE oranında artış uygulanarak belirlenmesi gerekirken, Daire ve Yargıtay uygulamalarına aykırı olarak son dönem olan 2014 yılı için taşınmazın üzerindeki yapılar itibarıyla aylık 650 TL kira bedeli getireceği belirlenip, bundan ÜFE oranında indirim yapılarak önceki dönemler ecrimisil bedelinin belirlenmiş olması doğru değildir.
2.Davacılar vekilinin faize yönelik temyiz itirazına gelince;
Dava dilekçesinde, 30.000,00 TL ecrimisilin her aya ilişkin bedelin ilişkin olduğu ayın sonundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talep edildiği halde, Mahkemece her bir dönem için belirlenecek ecrimisile o dönem sonundan itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, tüm ecrimisil için dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının ise (2) nolu bentte yazılı sebeplerle kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.