
Esas No: 2012/22850
Karar No: 2013/3301
Karar Tarihi: 13.02.2013
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/22850 Esas 2013/3301 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, emlak komisyoncusu olduğunu, 28.05.2011 tarihli komisyon akdi ile alıcı davalı ile satıcı dava dışı..." u, bir adet bağımsız bölümün 330.000.00.TL" ya satın alınması huususunda anlaştırdığını ve sözleşme imzalattığını, bu sözleşmeye göre, satıştan cayılması halinde satış bedelinin %3" üne tekabül eden meblağı tellaliye ücreti olarak (alıcı %3, satıcı %3 olmak üzere ) ayrı ayrı ödemeyi tarafların kabul ve taahhüt ettiğini, davalının taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini ileri sürerek satış bedeli olan 330.000.00.TL üzerinden alıcı ve satıcıya düşen toplam komisyon bedeli olan 19.800.00.TL" nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki 2. nolu bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Her ne kadar mahkemece, davanın kabuüne karar verilmiş ise de; Taraflar arasında Borçlar Kanununun 404. maddesine uygun olarak yazılı şekilde yapılmış olan 28.05.2011 tarihli komisyon akdi gereğince, davalı tarafından taşınmazın satış bedelinin %3’ü oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Davalının, taşınmazı satın almaktan vazgeçmiş olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin toplam %6’sı oranında tellallık ücretinin %3’ü, davalı alıcı tarafından ödemesi gereken tellallık ücreti olup, davalının alıcı sıfatıyla sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğunda duraksama olmamalıdır. Bunun dışında satış bedelinin geri kalan %3’ü oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabulü gereklidir. Davalı tacir olmadığından, BK.nun 161/son maddesi gereğince cezai şartın fahiş olması halinde ise tenkisi gereklidir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Dava konusu olayda, tüm bu olgular dikkate alındığında, cezai şartın fahiş olduğunun kabulü gerekir. O halde, taşınmazın satın alınmasından vazgeçilmesi nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin %6’sı oranındaki tellallık ücretinden %3’ünün ödenmesinin yanında geri kalan %3’ü oranındaki cezai şarttan da BK".nun 161/son maddesi gereğince indirim yapılarak davalının sorumlu tutulması gerekirken, mahkemece az yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ:Birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.