20. Hukuk Dairesi 2013/11039 E. , 2014/2727 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Belediyesi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 17.02.2012 tarihli dilekçesiyle tapuda davalı ... adına bağ ve ağaçlık niteliğiyle kayıtlı bulunan ... Mahallesi 124 ada 18 parsel sayılı 7199 m² yüzölçümlü taşınmazın, yörede ilk kez yapılan ve 04.10.2006 - 04.04.2007 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne; dava konusu 124 ada 18 parsel sayılı taşınmazın (A) işaretli 3894 m² bölümünün tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline ve davalının taşınmaza müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş; davalı Amasya Belediyesi tarafından temyiz edilmekle, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.06.2013 gün ve 3207-7299 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Her ne kadar, aynı taşınmaz için önce ... Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı ve yargılama yapıldığı, keşif icra edilip bilirkişi raporları dosyaya alındıktan sonra dava konusu taşınmazın değerinden dolayı görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının kesinleşmesine rağmen, süresi içinde başvurulmadığından dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmediği, asliye hukuk mahkemesinde aynı taşınmaz için yeniden temyize konu davanın açıldığı, asliye hukuk mahkemesinde yapılan yargılamada; usûl ekonomisi açısından yeniden keşif icra edilmeyerek sulh hukuk mahkemesince yapılan keşif ve alınan raporlara göre karar verilmişse de, davalı vekili asliye hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sırasında 28.12.2012 tarihli celsede, görevsizlik kararı üzerine başvuru yapılarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmediği, asliye hukuk mahkemesinde yeniden dava açıldığı, dolayısı ile görevsiz sulh hukuk mahkemesinde yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu beyan etmiştir. Bu nedenle, mahkemece; tarafların ileri sürdüğü deliller toplandıktan sonra yeniden inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, görevsiz mahkemede alınan ve süresi içinde görevli mahkemeye başvurulmadığından, HMK"nun 20. maddesi gereği aslında “açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekirken dosyadaki bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davalının orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapu kaydına dayanarak 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesi gereğince orman kadastrosunun iptali için dava açıp açmadığı da araştırılmamıştır.
Kabule göre de; dava tarihine kadar tapu kaydına dayanılarak taşınmazın kullanıldığı, bu kullanımın haksız olmadığı, bu nedenle davalı hakkında müdahalenin men’i kararı verilemeyeceği gözetilmemiştir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, 124 ada 18 parsel sayılı taşınmazın (A) işaretli 3894 m² bölümünün tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, el atmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan ve orman niteliğinde bulunan taşınmazın, tapu kaydının iptal ve tescili istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde, 04.10.2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın temyize konu (A) bölümünün orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/03/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.