Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/187
Karar No: 2020/347

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/187 Esas 2020/347 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/187 E.  ,  2020/347 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 1406-796

    Resmî belgede sahtecilik suçundan sanık ..."ın TCK’nın 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.07.2013 tarihli ve 1406-796 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 19.04.2016 tarih ve 21025-3380 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 21.11.2016 tarih ve 338972 sayı ile;
    "...Dosyada mevcut 16.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda, mukayese yazıların huzurda alınmış olması, huzurda alınan yazıların samimiyetten uzak ve değiştirme gayreti içerisinde yazılmış olabileceği değerlendirildiğinden, çekin ön yüzünde bulunan yazı ve rakamların sanık ..."ın eli ürünü olup olmadığının hususunda müsbet ya da menfi kanaatte bulunulmasının mümkün olmadığı, çekin arkasında yazılı bulunan ... yazısı ile ..."a atfen atılı bulunan imzanın ... eli ürünü olduğu, çekin ön yüzünde... adına atılı bulunan imzanın ise Sanık ..."ın eli ürünü olmadığı hususlarının belirtildiği,
    Dosyada mevcut Ankara 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 14.03.2012 tarih ve 2012/73 Esas, 2012/237 Karar sayılı ilamı incelendiğinde, dosyada mevcut bilirkişi raporunda suça konu çekte atılı bulunan imzanın ... eli ürünü olmadığının tespit edildiğinin belirtildiği,
    Dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde, sanık ..."ın savunmasında, çeki..."dan aldığını beyan ettiği, çekin keşidecisi olan... tarafından da çekin kendisi tarafından sanığa verildiğinin kabul edildiği, ancak kendisinin çeki imzasız olarak sanığa verdiğini, sanığın toptancısı tarafından çekin kabul edilmesi halinde kendisine getirip imzalattıracağını, kendisi imzalayınca da teminat vereceğini, bir gün kendisini bankadan aradıklarını, çeki olduğunu söylediklerini, hatırlayamadığını, daha sonra ..."a verdiği çekin keşide yeri ve tarihi doldurulup kendisi adına imza atılmak suretiyle ... tarafından ..."ye ciro edildiğini öğrendiğini beyan ettiği anlaşılmış ise de, ..."ın suça konu çeki imzasız olarak sanık ..."a verdiği yönündeki iddiasının hayatın olağan akışı ve ticari teamüller ile bağdaşmadığı anlaşılmaktadır.
    Sanık ..."ın savunmasında, ..."ın çeki kendisinin huzurunda imzaladığını beyan etmesine rağmen, suça konu çekteki imzanın... eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ve bu tespit ile sanığın savunması çelişmiş ise de, ..."ın çeke kendi yazı karakterini yansıtmayan imza atmış olması mümkündür.
    Yukarıda belirtilen hususlarının yanısıra, bilirkişi raporunda, çekte atılı bulunan keşideci imzasının sanığın eli ürünü olmadığının ve çekin arka yüzünde atılı bulunan ... yazısı ve imzasının sanığın eli ürünü olduğunun tespit edilmesi, yine, Katılan ..."nin ifadesinde, henüz şikayetçi olmadığı bir dönemde çekin sahibi... ile görüştüğünü, çeki kendisinin ..."a verdiğini kabul ettiğini, yine "Çeki benden alarak sana vermiş. Bu çeki gününde ödeyip çeki geri alıp bana getirecekti. Demek ki yapamamış. İstersen ben sana beş milyarlık çek keseyim bu işi kapatalım." dediğini, beş milyarlık çeki keserek kendisine vermek istediğini, önce beşbin beşbin olmak üzere iki çek vereceğini sandığını, meğer kastının beş milyara bu işi kapatmasını sağlamak olduğunu, kendisinin de bu teklifi kabul etmediğini beyan etmesi gözönüne alındığında, suça konu çekte atılı bulunan keşide imzasının sanık tarafından sahte olarak atıldığına, üçüncü bir kişiye attırıldığına veya çekte atılı bulunan imzanın keşideciye ait olmadığının sanık tarafından bilindiğine ve bu suretle sanığın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğine ilişkin olarak, mahkumiyete yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi ve mahkumiyet kararının dairece onanmasının yasaya aykırı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 02.02.2017 tarih ve 12218-600 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Keşidecisi..., keşide yeri Ankara, tarihi 13.09.2011, bedeli 10.000 TL olan Denizbank’a ait C4-1736467 numaralı çeki, sanık ...’dan ciro yoluyla alan katılan ...’nin, bu çeki 13.09.2011 tarihinde bankaya ibraz etmesi üzerine banka tarafından çek bedelinin ödenmemesi nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikâyet sonucunda sanık hakkında soruşturmanın başladığı,
    Katılanın aynı zamanda suça konu çek ile Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2011/14360 esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, çekin keşidecisi olarak görünen...’ın imza itirazında bulunması üzerine katılanın, itirazın kaldırılması talebiyle Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesine başvurduğu, Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesince 14.03.2012 tarih ve 73-237 sayı ile; anılan dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda suça konu çekteki imzanın... eli ürünü olmadığının tespit edilmesi nedeniyle icra takibine yapılan imza itirazının haklı görüldüğü ve itirazın kaldırılması davasının reddine karar verildiği,
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.07.2012 tarih ve 2012/62442 soruşturma numarası ile çekin keşidecisi görünen... hakkında Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/73 esas sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, soruşturma evresinde ifadesi alınamayan sanık hakkında ise... yerine imza atmak suretiyle oluşturduğu sahte çeki borcu bulunduğu katılan ...’ye vermesi nedeniyle resmî belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı,
    Kovuşturma evresinde Mahkemece alınan 16.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu çekin ön yüzünde bulunan el yazıları ve rakamlar ile sanığın mukayese el yazıları ve rakamları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada, mukayeseye konu yazıların huzurda alınmış olması, huzurda alınan mukayese yazıların samimiyetten uzak ve değiştirme gayreti içerisinde yazılmış olabileceği değerlendirildiğinden, inceleme konusu çekin ön yüzünde bulunan el yazıları ve rakamların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet veya menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığı, yine çekin ön yüzünde bulunan keşideci... adına atfen atılı imzanın mevcut mukayese imzalara kıyasen sanığın eli ürünü olmadığı, çekin arka yüzünde bulunan “...” el yazısı ile ... adına atfen atılı imzanın sanığın eli ürünü oldukları kanaatlerine varıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan; çek hesabı sahibi..."ı doğrudan tanımadığını, ticari ilişkisinin sanık ile olduğunu, kendisinin vergiye kayıt olmadan piyasadan inşaat malzemeleri temin ederek pazarladığını, sanığın telefon alım satımına ilişkin açtığı iş yerinin tamir, tadilat ve diğer işleri için lazım olan inşaat malzemelerini kendisinin verdiğini, on milyarlık inşaat malzemesini bir anda değil peyder pey temin ettiğini, sanığın nakit parası olmadığını söylediğinde kendisinin de “Bana o zaman çek vereceksin ya da çek bulacaksın.” dediğini, bunun üzerine sanığın, kendisine önceden doğmuş olan borcuna karşılık on milyar TL’lik... isimli şahsa ait hamiline yazılı çeki getirip ciro ettiğini, kendisinin de bu çeki 13.09.2011 tarihinde bankaya ibraz ettiğini, karşılığının çıkmadığını, sanığı aradığını, ancak bulamadığını, karşılıksız çekten Cumhuriyet savcılığına şikâyetçi olduğunu, aynı zamanda avukatı aracılığı ile icra takibine geçtiğini, bunun üzerine çek keşidecisi..."ın çek altındaki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik itirazda bulunduğunu, kendisinin de bu itirazın kaldırılması için Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesine itiraz davası açtığını, ancak bu davasının da reddedildiğini, çek altındaki imzanın gerçekten ..."a ait olup olmadığını bilemeyeceğini, sanığın bu çeki..."dan aldığını bildiğini, henüz şikâyetçi olmadığı dönemde bankadan telefon numarasını aldığı çekin keşidecisi..."ı aradığında...’ın kendisiyle görüşmeyi kabul ettiğini, Siteler semtinde bulunan kayınbiraderine ait inşaat malzemeleri sattığı dükkâna geldiğini, çeki sanığa kendisinin verdiğini kabul ettiğini, ...’ın kendisine “Çeki benden alarak sana vermiş. Bu çeki gününde ödeyip çeki geri alıp bana getirecekti. Demek ki yapamamış. İstersen ben sana beş milyarlık çek keseyim bu işi kapatalım.” dediğini ve beş milyarlık çeki keserek kendisine vermek istediğini, kendisinin önce beş bin, beş bin olmak üzere iki çek vereceğini sandığını, kastının beş milyara bu işi kapatmak olduğunu anlayınca kabul etmediğini, ...’ın, sanığın maddi sıkıntılardan dolayı gittiğinden dolayı onu bulamayacağını beyan ettiğini, çek altındaki imza..."a ait çıkmadığından şüphelinin, çeki ..."dan alıp onun yerine imza attığı ve böylece sahte çek düzenleyip kendisine verdiği kanaatine vardığını,
    Dava konusu olay nedeniyle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen...; katılan ...’yi tanımadığını, ancak sanığı tanıdığını, sanığın 25 yıllık aile dostu olduğunu, daha önce cep telefonu alım satım ve abonelik işleri yaptığını, sanığa ait Durukan İletişim adı altındaki iş yerinin Aydınlıkevler semtinde bulunduğunu, şu anda iş yerinin de kapalı olduğunu, sanığın toptancısına vermek üzere kendisinden hatır çeki istediğini, kendisinin de kabul ettiğini ancak karşılığında teminat istediğini, sanığın kabul ettiğini ve kendisine “Sen çekin rakam kısmını yaz, imza ve tarih kısmını boş bırak, ben toptancıma çeki götüreyim, bu çeki teminat çeki olarak kabul ederse ben de bu zaman aralığında sana teminat olarak verebileceğim malı ayarlayayım.” dediğini, Denizbank Siteler Şubesine ait çek koçanlarından C4-1736467 numaralı çeki kullanması için sanığa verdiğini, ancak bu çekin miktar kısmını 10.000 TL olarak kendisinin yazdığını, keşide yeri ve keşide tarihini boş bıraktığını, imza da atmadığını, bu çek tacir olmayan çeklerden olduğu için sanığın anılan çeki toptancısına sorup eğer toptancısı kabul ederse kendisine getirip imzalatacağı ve çeki imzalayınca da sanığın kendisine teminat vereceği hususunu sanıkla çeki verirken konuştuklarını, daha sonra bir gün bankadan arandığını, çeki olduğu söylendiğinde, hatırlayamadığını, banka görevlisinin çekin arkasında sanığın cirosu olduğunu söylemesiyle aklına yaklaşık yirmi gün önce vermiş olduğu çekin geldiğini, sanığı aradığını, ancak ulaşamadığını, bahse konu çek hesabının kendisine ait olduğunu ancak suça konu çek üzerindeki imza ve tarih kısmını kendisinin doldurmadığını, yalnızca miktar kısmını doldurduğunu ve anlattığı şekilde sanığa verdiğini, çekin keşide yeri ve tarihi doldurulup kendi adı altına imza atılmak suretiyle sanık tarafından katılana ciro edildiğini, katılanın çek sebebi ile kendisi ve sanık hakkında Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2011/14360 esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, çek altındaki imza kendisine ait olmadığından icra takibine itiraz ettiğini, itiraz üzerine dosyanın intikal ettiği Ankara 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/73 esas sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde imzanın kendisine ait olmadığının anlaşıldığını, takibin kendisi yönünden iptaline karar verildiğini, çekin rızası dışında elinden çıkmadığını, kendi isteğiyle belli şartlarda kullanması için sanığa verdiğini, sanığın da kendi yerine imza atarak ya da bir başkasına imza attırarak çeki kullandığını, sanığın kendisine bu çek karşılığında vereceği teminatı da vermediğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık; önceden Ankara’da bir Turkcell bayisi işlettiğini, ancak işlerinin bozulduğunu, paraya ihtiyacının olduğunu, katılanı tanıdığını, katılandan inşaat malzemesi alması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, katılanın çek kıran biri olduğunu, katılandan para alabilmek için çek hesabı olduğunu bildiği arkadaşı...’ın yanına gittiğini, kendisinden 10.000 TL bedelli bir çek aldığını, ...’ın çeki kendi yanında düzenleyip imzaladığını, bu çeki katılana götürüp karşılığında 8.000 TL para aldığını, çeki verdiğinde katılanın kendisine “Çekin arkasına ismini yaz ve imzala.” dediğini, kendisinin de çekin arkasına adını yazıp imzaladığını, daha sonra çekin bedelini...’a ödeyemediğini, çekteki imzayı kendisinin atmadığını savunmuştur.
    Resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinde;
    “(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
    Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
    Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
    Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
    Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
    Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232-250 sayılı kararında da, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup hâkim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.
    Görüldüğü gibi, mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmî belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması, duraksama hâlinde ise mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmasında zorunluluk vardır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanığın, keşide yeri Ankara, keşide tarihi 13.09.2011, bedeli 10.000 TL olan Denizbank’a ait C4-1736467 numaralı suça konu çeki, keşidecisi...’dan keşideci imzası bulunmadığı hâlde aldıktan sonra, keşideci yerine imza atmak/attırmak suretiyle katılan ...’ye önceki borcuna karşılık verdiği olayda,
    Sanık verdiği ifadesinde; hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen...’dan 10.000 TL bedelli bir çek aldığını, ...’ın çeki kendi yanında düzenleyip imzaladığını, çekteki imzayı kendisinin atmadığını savunmuş ise de dava konusu olay nedeniyle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen...’ın; katılan ...’yi tanımadığını, ancak sanığı tanıdığını, 25 yıllık aile dostu olduğunu, sanığın toptancısına vermek üzere kendisinden hatır çeki istediğini, kendisinin de kabul ettiğini ancak karşılığında teminat istediğini, sanığın kabul ederek “Sen çekin rakam kısmını yaz, imza ve tarih kısmını boş bırak, ben toptancıma çeki götüreyim, bu çeki teminat çeki olarak kabul ederse ben de bu zaman aralığında sana teminat olarak verebileceğim malı ayarlayayım.” dediğini, Denizbank Siteler Şubesine ait çek koçanlarından C4-1736467 numaralı çeki kullanması için sanığa verdiğini, ancak bu çekin miktar kısmını 10.000 TL olarak kendisinin yazdığını, keşide yeri ve keşide tarihini boş bıraktığını, imza da atmadığını, bu çek tacir çeki olmadığı için sanığın anılan çeki toptancısına sorup eğer toptancısı kabul ederse kendisine getirip imzalatacağı ve çeki imzalayınca da sanığın kendisine teminat vereceği hususunu sanıkla çeki verirken konuştuklarını, ancak sanığın kendi yerine imza atarak ya da bir başkasına imza attırarak çeki kullandığını, sanığın kendisine bu çek karşılığında vereceği teminatı da vermediğini ifade etmesi, ayrıca...’ın, katılanın bu çek ile Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2011/14360 esas sayılı dosyasında başlattığı icra takibine imza itirazında bulunması ve katılanın itirazın kaldırılması talebi neticesinde açılan dava dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesiyle suça konu çekteki keşideci imzasının... eli ürünü olmadığının tespit edilmesi, bu sebeple çek keşidecisi olarak gözüken...’ın icra takibine yaptığı imza itirazı haklı görülerek itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi karşısında; dosya kapsamından suça konu çeki, çek keşide etmeye yetkili...’a imzalatması gerekirken ...’ın rızası dışında kendisi imzalayarak veya bir başkasına imzalatarak kullandığı anlaşılan sanığın; ...’ın çeki kendi yanında düzenleyip imzaladığı şeklindeki savunmasının gerçeklikten uzak ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, sanığın, menfaati doğrultusunda keşidecisinin rızası hilafına keşideci yerine imza attığı/attırdığı suça konu çeki katılana vermesi şeklindeki eyleminde resmî belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu üyesi; "sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı" görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi