Esas No: 1997/3053
Karar No: 1998/482
Karar Tarihi: 12.12.1998
Danıştay 4. Daire 1997/3053 Esas 1998/482 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dördüncü Daire, 1998 tarihli bir kararla döviz tevdiat hesabının açılış ve kapanış tarihleri arasındaki döviz kurları arasındaki farkın, faiz ve dolayısıyla menkul sermaye iradı olarak nitelendirilemeyeceğini ve vergilendirilemeyeceğini belirtti. Kararda, müşterilerin bankaya getirdiği Türk Lirası karşılığında döviz satım belgesi düzenlendiği, belli bir süre sonra döviz alım belgesi düzenlenerek hesap kapatıldığı ve döviz kurlarının müşteri ile banka arasında belirlenen faiz oranlarına göre belirlendiği belirtildi. Bu nedenle, döviz kurlarındaki farkın menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesinin mümkün olmadığına karar verildi.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. ve 94. maddeleri, menkul sermaye iradının kar payı, faiz, kira ve benzeri iratları içerdiğini belirtirken, mevduat faizlerinin menkul sermaye iradı olduğunu ve bankalara yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizlerin de mevduat faizi sayıldığını belirtti. Maddelerde ayrıca mevduat faizlerinin vergilendirilmesi için tevdiat kabul eden kuruluşlara vadeli veya vadesiz belli
Daire : DÖRDÜNCÜ DAİRE
Karar Yılı : 1998
Karar No : 482
Esas Yılı : 1997
Esas No : 3053
Karar Tarihi : 12/02/998
DÖVİZ TEVDİAT HESABININ AÇILDIĞI TARİH İLE KAPATILDIĞI TARİHLERDEKİ DÖVİZ KURLARI ARASINDAKİ FARKIN FAİZ VE DOLAYISIYLA MENKUL SERMAYE İRADI OLARAK NİTELENDİRİLEMEYECEĞİ HK.
1994 yılı işlemlerinin bankalar yeminli murakıplarınca incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak döviz tevdiat hesabının açıldığı tarih ile kapatıldığı tarihlerdeki döviz kurları arasındaki farkın, ödenen faiz olduğu, ödenen faizler üzerinden gelir (stopaj) vergilerinin kesilmediği ve bunun sonucu gelir vergisinin matrah olarak alındığı, fon kesintilerinin yapılmadığı ileri sürülerek davacı banka adına ikmalen gelir (stopaj) vergisi salınmış, fon hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. ...Vergi Mahkemesi … günlü ve … sayılı kararıyla; olayda, işlem gününde, banka şubesine müşterinin getirdiği TL. karşılığında döviz satım belgesi düzenlemek suretiyle müşteri adına döviz tevdiat hesabı açıldığı, belli bir süre sonra döviz alım belgesi düzenlenerek hesap kapatılıp müşteriye TL karşılığı ödeme yapıldığı, ancak bu işlemlerde müşteriye döviz satışının bankanın günlük olarak tespit ettiği kurdan daha düşük ve döviz alışlarının ise daha yüksek kurdan diğer bir ifadeyle, müşteri ile banka arasında belirlenmiş olan faiz oranları üzerinden gelir sağlayacak şekilde hesaplanan döviz alış kurunun uygulandığı, tarafların gerçek iradesinin Bankanın mevduat hesaplarına yüksek oranda faiz vermek suretiyle daha fazla mevduat toplayabilmek, müşteri açısından ise TL. mevduatına faiz almak olduğu, ancak bankaların mevduat hesaplarına vereceği azami faiz oranları sınırlandırılmış olduğundan, uygulanan yöntemle sözkonusu engel aşılarak yasal azami faiz oranlarının üzerinde hesaplanan faiz tutarının döviz kurlarına yansıtılmak suretiyle ödendiği, bu faiz gelirinin menkul sermaye iradı niteliğinde olması nedeniyle tevkifat yapılması zorunlu olduğundan yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı fon yönünden ise, yalnızca beyan edilen matrahlar esas alınarak hesaplanan vergiler üzerinden fon alınabileceği gerekçesiyle davanın gelir (stopaj) vergisine ilişkin kısmının reddine; banka işlemlerinin incelenmesiyle matrah farkının bulunması her zaman mümkün olduğundan kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine fon payı ve buna ilişkin cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı,yapılan tarhiyatın yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75 inci maddesinde, sahibinin ticari, zırai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 7.bendinde, mevduat faizlerinin men-
kul sermaye iradı olduğu ve bankalara yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizlerin de mevduat faizi sayılacağı hükmü yer almıştır.
Bu hükümlere göre, mevduat faizinin menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi için, tevdiat kabul eden müesseselere vadeli veya vadesiz belli bir paranın yatırılması ve hesabın kapatıldığı tarih itibariyle kararlaştırılan oranda faiz tahakkuk ettirilmesi gerekmektedir.
Olayda, davacı bankanın müşterilerine Türk Lirası cinsinden mevduat hesabı açılması sözkonusu olmayıp, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca alınan kararlara, Bankalar Kanununa ve T.C. Merkez Bankasınca getirilen düzenlemelere uygun olarak döviz alım-satım işlemi yapılmaktadır.
Döviz alım-satım tarihleri arasındaki kur farkı faiz değil, Türk Parasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinden kaynaklanan bir artıştır. Dövizin banka tarafından müşterilere satılması ve belli bir süre sonra müşterilerden satın alınması da, oluşan farka faiz niteliğini kazandırmamaktadır. Döviz tevdiat hesaplarının kapatılması sırasında döviz alış kurlarının Türk Lirası tutarları üzerinden hesaplanan faiz oranlarına göre belirlendiği inceleme raporunda somut olarak tespit edilememiştir. Bu nedenle sözkonusu kur farklarının menkul sermaye iradı olarak vergilendirilmesi mümkün olmadığından davanın reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ...Vergi Mahkemesinin … sayılı kararının bozulmasına, karar verildi.
AZLIK OYU
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinde mevduat faizlerinden, istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifat yapılması öngörülmüştür.
Olayda, müşterilerce davacı bankaya Türk Lirası getirilip, karşılığında döviz satım belgesi düzenlenmek suretiyle müşteri adına döviz tevdiat hesabı açılmış ve belli bir süre sonra döviz alım belgesi düzenlenerek hesap kapatılmak suretiyle Türk Lirası karşılığı ödeme yapılmıştır. Bu işlemlerde müşteriye döviz satışları bankanın günlük olarak tespit ettiği kurdan daha düşük ve döviz alışları daha yüksek kurlardan yapıldığı inceleme raporu ile tespit edilmiştir. Tarafların gerçek iradeleri; banka yönünden, mevduat hesaplarına yüksek oranda faiz vermek suretiyle daha fazla mevduat toplamak, müşteri yönünden ise, mevduatına yüksek oranda faiz almayı sağlamaktır. Sınırlandırılmış olan yasal banka mevduat faizlerinin üzerinde döviz kurlarına yansıtılmak suretiyle mevduat faizi ödenmesi vergi idaresini ilgilendirmezse de, bu yolla ödenen faizin örtülmesi suretiyle vergi ziyaına da yol açılması halinde, eksik ödenen verginin ve cezasının aranıp istenmesine bir engel bulunmamaktadır. Gelir Vergisi Kanunu'nun yukarıda anılan hükmü gereği, inceleme raporuyla tespit edilen matrah esas alınarak yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.