
Esas No: 2013/10228
Karar No: 2014/2700
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/10228 Esas 2014/2700 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, dava konusu ... Köyü 2341 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yer kapsamında kalan yerlerden olduğu iddiasıyla, taşınmazın tapu kaydının iptali ile 2/B madde vasfıyla Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve ... Köyünde bulunan 2341 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1564,93 m² yüzölçümündeki bölümünün davalılar murisi adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kısmın davalılar murisi üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; davalı gerçek kişilerin temyizi üzerine, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.07.2012 tarih ve 2012/9204 - 2012/9869 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "...19.4.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümlerinin dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, 26.04.2012 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 7. maddesinde, 2/A veya 2/B belirtmelerin terkini ve iade edilecek taşınmazlarla ilgili “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır” şeklindeki düzenleme gereği, bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılamayacağı ve açılan davalardan vazgeçileceği düzenlendiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde, 2/A veya 2/B niteliğindeki taşınmazlar hakkında dava açılamayacağı ve açılan davalardan vazgeçileceğinin hüküm altına alındığı gerekçe gösterilerek, Hazinenin davasının reddine karar verilmiştir.
Gerçekten 6292 sayılı Kanunun “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7 maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; Hazine, tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kaldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğuna göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde yer alan bu düzenlemenin re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Zira, sözü edilen kanun maddesinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan ve 6831 sayılı Kanunun 2/A veya 2/B madde kapsamında kalan taşınmazlar yönünden, “…bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” şeklinde âmir hüküm getirilmiştir. Yani söz konusu düzenlenme ile tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlara yönelik 2/A veya 2/B madde iddiasıyla dava açılıp açılmaması veya bu iddiayla açılmış davalardan vazgeçilip vazgeçilmeyeceği konusunda Hazineye herhangi bir takdir hakkı tanınmamış, bu tür bir davanın açılamayacağı veya açılmış ise vazgeçileceği yönünde emredici hüküm ihdas edilmiştir.
Ancak, buradaki vazgeçme, kanunun emredici hükmü gereği olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde düzenlenen ve “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan " davadan feragat " niteliğinde değildir. Burada, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü ( davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme söz konusudur.
O halde, mahkemenin, somut uyuşmazlığa 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde düzenlenen emredici hükmün uygulanması gerektiği yönündeki gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; gerekçe doğru olmakla birlikte, mahkemece hükme dayanak yapılan kanunî düzenlemeyle bağdaşmayacak şekilde “davanın reddine” şeklinde karar ittihazı isabetli değildir. Zira, yukarıda açıklandığı üzere, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesindeki emredici hüküm “açılan davalardan vazgeçileceği” yönündedir.
Bu itibarla, mahkemece hükme dayanak yapılan kanunî düzenlemede ifade edilen şekliyle, “davacı Hazinenin, davadan kanun gereği vazgeçmiş sayılmasına" karar verilmesi gerekirken, bu hükme aykırılık oluşturacak ve taşınmazın 2/A veya 2/B madde kapsamında kalan yerlerden olmadığı sonucunu doğuracak şekilde “davanın reddine” denilerek hüküm kurulması doğru değildir. Ancak, belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “davanın reddine” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine, “6292 sayılı Kanun gereğince, davacı Hazinenin davadan vazgeçmiş sayılmasına” ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 03/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.