3. Hukuk Dairesi 2016/7654 E. , 2017/15643 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının kurumlarının ... İl Jandarma Komutanlığı emrinde sözleşmeli J.Astsb.Üçvş.olarak görev yapmakta iken 29.08.2013 tarihinde istifa ettiğinden kurumla ilişiğinin kesildiğini ve davalıya 43.027,56-TL tazminat ödemesi yapıldığını kurum içinde yapılan incelemede davalının sözleşmeli astsubay olduğundan vergi muafiyetinden yararlanmaması gerektiğinin tespit edildiğini, davalıya yapılan ödemeden 326,58-TL damga vergisi kesilmesine rağmen gelir vergisi kesintisinin yapılmadığını ileri sürerek 10.313,71-TL gelir vergisinin 02.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ; yargı yolu itirazında bulunarak, kendisinin sözleşmeli astsubay olarak çalıştığını, sözleşme süresinin sona ermesi sonucunda zorunlu çalışma süresinin bitiminden sonra kendi kusuru olmadan 4678 sayılı kanuna uygun olarak çalıştığı kurumla ilişiğinin kesilerek kıdem tazminatının ödendiğini, ödenen bu tazminattan gelir vergisi kesintisi yapılmadığını, 4678 Sayılı Yasada gelir vergisi kesintisine ilişkin olumlu veya olumsuz bir hüküm bulunmadığı için geçmiş yıllarda meslekten ayrılan hiçbir astsubaydan gelir vergisi kesintisinin yapılmadığını, 375 sayılı KHK"nın 1/d maddesinde gelir vergisi kesintisi yapılmayacağının açık olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 10.313,71-TL nın 02.09.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. (TBK m. 117; BK m.101)
-2-
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı ...’ın dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünü gösteren bir belge sunulmamıştır. Bu nedenle, temerrüt tarihinin dava tarihi olarak kabulü, talep edilen faizin işlemeye başlayacağı tarihin de dava tarihi olması gerekirken, 02.09.2013 itibaren faiz işletilmesi doğru değildir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hâkimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1. fıkrasındaki ‘ 02.09.2013 ’ ifadesinin silinerek yerine ‘dava’ ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.