Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5413
Karar No: 2020/2755
Karar Tarihi: 05.03.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/5413 Esas 2020/2755 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazın belediye adına tescil edilip gerçek kişilere satıldığını ve imara ilişkin encümen kararının iptal edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve Hazine adına tescilini talep etmiştir. Mahkeme imar öncesi duruma dönülmesi isteğinin kabulüyle taşınmazın sicil kaydının terkinine, tescil isteğinin ise reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 1. Hukuk Dairesi bu kararı bozmuştur. Yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde taşınmazın kadastroya tabi tutulmadığı anlaşılırsa, 775 sayılı Yasanın 3. maddesi uyarınca mülkiyetinin belediyeye intikali öngörülen taşınmazlardan olup olmadığının tespiti önemlidir. Ayrıca 5393 sayılı Kanunun 34. maddesi uyarınca, görevleri aynı Kanunun 18. maddesinde belirtilen meclis kararına dayanmayan encümen kararı ile yapılan satışın yasal olmadığı da belirtilmiştir. Yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş ve davacı vekili ile davalı temyiz etmiştir. Sonuç olarak, mahkeme kararı bozulmuştur ve dava konusu uyuşmazlığın, kanun değişikliği nedeniyle idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiği belirtilmi
14. Hukuk Dairesi         2017/5413 E.  ,  2020/2755 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.12.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.05.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, 107 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmasına rağmen belediye adına tescil edilip gerçek kişilere satıldığını, imara ilişkin encümen kararının iptal edildiğini ileri sürerek, taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiş duruşmalara katılmamıştır.
    Mahkemece, imar öncesi duruma dönülmesi isteğinin kabulüyle taşınmazın sicil kaydının terkinine, tescil isteğinin ise reddine dair hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 06.02.2012 tarihli ve 2011/12869 Esas, 2012/847 Karar sayılı ilamıyla; “…Taşınmazın imar öncesi niteliğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hakkında özel mülkiyete konu olacak şekilde bir tescil hükmü mü, yoksa özel sicilinde gösterilmesi mi, ya da kadastro harici bırakılması mı gerekeceği hususunun değerlendirilmesi zorunludur. Yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde anılan yerin kadastroya tabi tutulmadığı anlaşılır ise, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3. maddesi uyarınca mülkiyetinin belediyeye intikali öngörülen taşınmazlardan olup olmadığının tespiti de önem arzetmektedir. Nitekim, 775 sayılı Yasanın 3. maddesi 19/07/2003 tarihinde 4916 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmış ise de, bu tarihe kadar olan süreç içerisinde tarafları yararına doğmuş olan usulü kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur. Ayrıca, 5393 sayılı Kanunun 34. maddesi hükmü uyarınca, görevleri aynı Kanunun 18. maddesinde belirtilen meclis kararına dayanmayan encümen kararı ile yapılan satışın yasal olmadığı da açıktır.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, eksik araştırma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir...." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 22.03.2013 tarih, 2013/1874-2277 E-K sayılı ilamıyla "....Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiş; dava konusu taşınmazların imar uygulaması öncesi niteliği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmemiştir. Genel arazi kadastrosunun ne zaman yapıldığı, çekişmeli yerin neden tescil harici bırakıldığı, imar uygulaması öncesi kadastral paftasında ne olarak gözüktüğü, ... Belediyesinin ne zaman kurulduğu, imar planlarının ne zaman yapıldığı, dava konusu yerin imar planında hangi alana ayrıldığı yönünde ilgili belgeler temin edilmemiş, komşu parsellerin tapulama tutanakları getirtilerek tapu veya vergi kaydına dayalı tespit edilmiş olmaları halinde çekişmeli taşınmazı ne olarak gösterdikleri saptanmamış, komşu sınırlarda mera bulunması halinde usulüne uygun mera araştırması yapılmamış, sadece bir mahalli bilirkişi dinlenilerek ve mahalline ziraat mühendisi sıfatını haiz bilirkişi dahi götürülmeksizin, inşaat mühendisi ve fen bilirkişilerin, taşınmazın evveliyatı bakımından inceleme ve değerlendirme içermeyen yetersiz raporlarına dayalı olarak neticeye gidilmiştir. Öte yandan; dosyaya bozma sonrası gelen çap kaydındaki beyanlar dikkate alınmamıştır. Oysa tapu kaydının beyanlar hanesinde, “İmar uygulaması nedeniyle mükerrerlik olup, Belediye adına tescilin hatalı olduğu” belirtilmiştir. Buna göre, anılan beyanların dayanağı belgeler de getirtilmek suretiyle, yapılacak uygulama sonucu fen bilirkişiden kadastral pafta ile imar uygulaması sonucu oluşan pafta çakıştırılarak alınacak raporla, böyle bir hususun var olup olmadığı da denetlenmemiştir. Hal böyle olunca, bozma gereğinin usulüne uygun ve tam olarak yerine getirilmesi, araştırma ve incelemenin noksansız tamamlanması, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla uygulama yapılması, yerel bilirkişiler ile bildirilmeleri halinde taraf tanıklarının dinlenilmesi, uzman bilirkişilerden keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli krokili raporlar alınması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek dava konusu taşınmazın imar uygulaması öncesi niteğinin saptanması, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir....’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili ile davalı temyiz etmiştir.
    20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
    Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
    Dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi