Esas No: 2017/1016
Karar No: 2020/343
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1016 Esas 2020/343 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 77-298
İftira suçundan sanık ...’ın TCK"nın 267/1, 43/2-1, 62 ve 58. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.03.2012 tarihli ve 77-298 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 28.04.2014 tarih ve 13320-5172 sayı ile; sanık hakkında TCK"nın 53. maddesinin uygulanmamasının infaz aşamasında kendiliğinden dikkate alınması ve uygulanmasının mümkün görüldüğü eleştirisi, hüküm fıkrasından tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması, gerekçeli karar başlığındaki suç tarihinin "21.04.2009" olarak değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.02.2016 tarih ve 43479 sayı ile;
“..
Yapılan soruşturma sonucunda mağdurlar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin sanığın iftira kastı ile hareket ettiğini göstermeyeceği, sanığın iddia ve şikâyetinin somut bir olaya dayandığı, bu hususun sağlık raporu ile desteklendiği, kaldı ki sanığın tırnaklarındaki yaralanmalara ilişkin kesin rapor da aldırılmadan soruşturmanın eksik bırakıldığı, bu nedenlerle sanığın Anayasal şikâyet hakkını kullandığı ve mağdurlara iftira kastıyla hareket ettiğine dair mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte deliller elde edilemediği hâlde yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu ve bu suretle hükmün bozulması gerektiği" düşünceleriyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince 03.05.2017 tarih ve 2579-3956 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı iftira suçunun sübutu bakımından eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının, eksik araştırmayla hüküm kurulmadığı sonucuna ulaşılması hâlinde atılı suçun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Kasten öldürme suçu nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan sanık ...’ın 31.12.2008 tarihinde ihbar üzerine evinde yakalandığı ve Patnos Sulh Ceza Mahkemesinin 02.01.2009 tarihli kararı ile tutuklanmasına karar verildiği,
Sanık ... tarafından Erciş Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan 21.04.2009 tarihli dilekçeye göre; yılbaşı gecesinde evinde bulunduğu sırada Patnos Emniyet Müdürlüğünden 50-60 kişilik bir ekibin evinin yanına geldiğini, evine ise 15 kişilik bir ekibin girdiğini, bu kişilerin hepsinin kendisini ve eşi..."ı dövdüklerini, döven kişileri görmesi durumunda tanıyacağını, isimlerini bilmediğini, fakat bu kişilerden birisinin isminin ... olduğunu, kendisini evden aldıktan sonra Patnos Emniyet Müdürlüğüne nezarethaneye götürdüklerini, burada da yaklaşık 2 gün boyunca çeşitli kişiler tarafından darbedildiğini, Emniyetteyken tırnaklarının pense tabir edilen bir alet ile söküldüğünü, sökülmüş olan tırnaklarının sağ baş parmağı, sol serçe ve işaret parmaklarının olduğunu, ifadesinden önce tuvalette kendisini dövdüklerini, Emniyetteki işkenceleri Cumhuriyet savcısına anlatmak istediğini ancak savcının kendisini dinlemediğini, kendisine şikâyetini Erciş Ağır Ceza Mahkemesinde anlatırsın dediğini, düşmanlarının torpilli olmaları nedeniyle savcının da onların istediklerini yaptığını, hatta ölen kişinin bir yeğeninin de Cumhuriyet savcısı olması nedeniyle soruşturma savcısının kendi lehlerine olan hiçbir şeyi yazmadığını, polisin kendisini “Birşey söylersen seni Erciş yolunda öldüreceğiz” şeklinde tehdit ettiği için bunları ifadesinde söyleyemediğini, ihbarın gereğinin yapılmasını talep ettiğini,
31.12.2008 tarihli tutanağa göre; kasten adam öldürme suçu nedeniyle aranan sanık ...’ın Van ili, Erciş ilçesi, Çay Mahallesinde saklandığının ihbar edildiği,
31.12.2008 tarihli ev arama ve yakalama tutanağına göre; 31.12.2008 tarih ve 2008 sayılı yazılı arama emri gösterilerek içeriye girildiği, giriş kapısının sağında bulunan salonun sol dip kısmındaki yatak odasının girişe göre sağ köşesinde sıralı vaziyette üst üstte istiflenmiş yatak ve yorganların olduğu, bu yorgan ve yastıklar kaldırıldığında altında karton serili olduğu, kartonun altına bakıldığında yaklaşık 60-65 cm çapında yaklaşık 1 metre derinliğinde bir çukurun içinde sanık ...’ın görüldüğü, sanığa isnat edilen suç söylenerek bulunduğu yerden çıkartıldığı, bu esnada sanığın kardeşi olan ...’ın görevli polis memurunun elinde bulunan silahı almaya çalıştığı ancak görevlilerce yeteri kadar zor kullanılarak engellendiği, ayrıca yapılan detaylı aramada sanığın saklandığı odada seri numarası “M09”, “524539”, T.C. kimlik numarası “70432090184”, Van ili, Özalp ilçesi, Çamurlu Köyü nufüsuna kayıtlı, 01.02.1953 tarihi Özalp ilçesi doğumlu, Eşref ve Hazal oğlu ... adına düzenlenmiş, cilt numarası “0007”, aile sıra numarası 0026 olan ve fotoğraf yerinde sanık ..."a ait olan fotoğraf olan bir adet kimlik ve sanığa ait fotoğrafsız kimliğe geçici olarak el konulduğu, aramada başkaca suç ve suç unsuruna rastlanılmadığı, yapılan arama esnasında ikamette herhangi bir zararın oluşmadığı,
Patnos Devlet Hastanesinin 31.12.2008 tarihli ve 2077 sayılı “Genel Adli Muayene Raporu”na göre; sanık ...’ın fiziki muayenesinde darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
01.01.2009 tarihli ve 21 sayılı “Genel Adli Muayene Raporu”na göre; sanık ...’ın fiziki muayenesinde darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
02.01.2009 tarihli ve 24 sayılı “Genel Adli Muayene Raporu”na göre; sanık ...’ın fiziki muayenesinde darp ve cebir izine rastlanılmadığı,
Adalet Bakanlığı A Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 13.05.2009 tarihli yazısı ile sanık ...’ın tırnaklarının kaç ay önce yerinden sökülmüş olabileceğine ilişkin bilginin Adli Tıp Kurumunca belirlenebileceği belirtilerek sanığın el ve tırnaklarının fotoğraflarının gönderildiği,
Erciş Cumhuriyet Başsavcılığının 05.05.2009 tarihli ve 887 soruşturma numaralı ve Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/31 esas sayılı dosyasının inceleme tutanağına göre 31.12.2008 tarihli ev arama ve yakalama tutanağında sanığın işkence ve kötü muameleden bahsetmediği, 2008 tarih ve 2077 sayılı raporunda, 01.01.2009 tarih ve 21 sayılı adli raporunda, 02.01.2009 tarih ve 24 nolu raporunda darp ve cebir izinin bulunmadığının belirtildiği, Patnos Cumhuriyet Başsavcılığındaki 02.01.2009 tarihli ifadesinde ve Patnos Sulh Ceza Mahkemesinin 02.01.2009 tarihli sorgusunda işkenceye veya kötü muameleye maruz kaldığına dair bir beyanda bulunmadığı, 21.02.2009 tarihinde Erciş Kapalı Ceza İnfaz Kurumu aracılığı ile Patnos Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği tahliye içerikli dilekçesinde, işkenceye veya kötü mumaleye maruz kaldığına dair bir beyanda bulunmadığı hususlarının tespit edildiği,
Uyap sistemi üzerinden yapılan sorgulamada; Erciş Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2009 tarihli ve 51-4 sayılı iddianamesi ile sanık ...’ın 5237 sayılı TCK’nın 37/1, 81, 170/1-c, 53, 63, 6136 sayılı Kanun’un 13/1. maddeleri, başka dava dosyasında yargılanan sanıklar ......, Mahkum... ve......’ın 5237 sayılı TCK 37/1, 81, 53, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı, Erciş Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 19.03.2010 tarihli ve 31-94 sayılı karar ile sanık ... ve başka dava dosyasında yargılanan sanık ......’ın kasten öldürme suçundan müebbet hapis, sanık ...’ın 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan 1 yıl hapis ve 1500 TL adli para; genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, başka dava dosyasında yargılanan......’ın beraatine, Mahkum... açısından ise dosyanın tefrikine karar verildiği ve bu kararın sanıklar müdafisi ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 06.06.2011 tarihli ve 149-3608 sayılı kararı ile düzeltilerek onanmasına karar verilerek kesinleştiği,
Uyap sistemi üzerinden yapılan sorgulamada, kasten öldürme suçu nedeniyle Erciş Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada, sanık ...’ın Emniyet, Savcılık, Sorgu ve Mahkeme ifadelerinde kendisini suçlayıcı şekilde savunma yapmadığı, yargılanan diğer sanıkların da beyanlarının benzer nitelikte olduğu, 10"dan fazla tanığın dinlendiği ve sanığın beyanlarıyla uyuşmadığı,
Patnos Cumhuriyet Başsavcılığının 31.07.2009 tarihli ve 2009/416 soruşturma numaralı kararına göre; sanık ...’ın gözaltında kaldığı sürede kendisine kötü muamelede bulunulduğunu, Savcılıkta ve Sorguda verdiği beyanlarının işkence altında alındığını, dövüldüğünü, tırnaklarının çekilerek işkence yapıldığını belirterek şikâyette bulunduğu, yapılan soruşturmada görevli polis memurlarının hiçbirinin üzerine atılı suçu kabul etmediği, müşteki olan sanığın gerek nezarethanede gerek nezarethaneden çıkartılırken gerekse Ceza İnfaz Kurumuna intikal edilirken hakkında alınan doktor raporlarında vücudunda herhangi bir darp ve cebir izine rastlanamadığının belirtilmiş olduğu, müşteki olan sanığın Emniyet, Cumhuriyet savcılığı ve Sorgudaki beyanının müdafisi huzurunda alındığı, ifade ve sorgu zabıtlarında tehdit ve işkence yapıldığına dair hiçbir şerhin yer almadığı, müdafisi tarafından da bu yönde bir talebin olmadığı, tanık sıfatıyla beyanı alınan müdafinin herhangi bir işkenceye şahit olmadığını beyan ettiği, müştekinin Erciş Ceza İnfaz Kurumuna intikalinin hemen ardından şikâyette bulunmadığı, orada 4 ay gibi bir zaman geçtikten sora şikâyette bulunduğu ve şüpheliler tarafından atılı suçun işlendiğine dair soyut iddia dışında yeterli ve nitelikli hiçbir delilin olmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu kararın 25.09.2009 tarihinde sanık ...’a tebliğ edildiği, itiraz edilmeksizin kararın kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... aşamalarda; sanık ... ve kardeşlerinin adam öldürme suçundan yakalanmalarında etkin rol oynadığını ancak yakalayan ekipte yer almadığını, o gün karakolda da bulunmadığını bu nedenle sanığa karşı bir eylem gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, sanığın kendisine iftira attığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini,
Şikâyetçi ... aşamalarda; olay günü iş yerinde gittiğinde sanık ...’ın nezarethanede olduğunu, nöbeti buyunca sanığın tüm ihtiyaçlarının giderildiğini, kendisine karşı herhangi bir kötü muamelede bulunmadığını, kötü söz söylemediğini, olay nedeni ile kendisine iftira atmasından dolayı sanıktan şikâyetçi olduğunu ancak davaya katılmak istemediğini,
Şikâyetçiler ..., ... aşamalarda benzer şekilde; 01.01.2009-02.01.2009 tarihinde Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğü Polis Amirliğinde nezarethane sorumlusu olarak görev yaptığını, kasten adam öldürme suçunun şüphelisi olan sanık ...’ın nezarethanede gözaltında tutulduğu tarihte görevli olduklarını, gözaltı süresinin 01.01.2009 tarihinde Cumhuriyet savcılığının talimatı ile 24 saat uzatıldığını, sanığın tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, nezarethane içinde kaldığı süre içerisinde başka polis memurları ile görüşmediğini, sanığa hiçbir şekilde kötü muamelede bulunulmadığını hatta gözaltındayken ifadesinin avukatı nezaretinde alındığını, kendilerine iftira atmasından dolayı sanıktan şikâyetçi olduklarını ancak davaya katılmak istemediklerini,
Şikâyetçiler ..., ..., ..., ... aşamalarda benzer şekilde; 31.12.2008 tarihinde kasten adam öldürme olayının şüphelisi olan sanık ..."ın yakalanabilmesi için Cumhuriyet savcılığınca verilen arama emrine istinaden olay günü sanığın ikametine Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle birlikte intikal ettiklerini, sanığın ikametinde usulüne uygun olarak arama yapıldığını, yakalama esnasında, polis merkezine intikali sırasında ve polis merkezinde hiçbir şekilde sanığa zor kullanılmadığını, hatta sanık polis merkezine teslim edildiğinde gerekli darp cebir raporlarının kendileri tarafından aldırıldığını, sanığa hiçbir şekilde kötü muamelede bulunulmadığını, kendilerine iftira atmasından dolayı sanıktan şikâyetçi olduklarını ancak davaya katılmak istemediklerini,
Tanık... Cumhuriyet savcılığında; olay günü sanık ..."ın ifadesinde nöbetçi Avukat olarak hazır bulunduğunu, ifade sırasında sanığa herhangi bir şekilde işkence kapsamında olacak bir davranış sergilenmediğini, ifadesini kendi hür iradesi ile verdiğini, gözaltındayken veya ifade esnasında kendisiyle görüşmelerinde işkence veya kötü muamele gördüğüne dair sanığın herhangi bir şey söylemediğini, ancak yakalanması ve daha sonraki aşamalarla ilgili herhangi bir bilgisinin bulunmadığını,
İfade etmişlerdir.
Kasten öldürme suçuna yönelik soruşturmada sanık ...; şüpheli sıfatıyla Kollukta, Cumhuriyet Savcılığında ve Sorguda müdafisi huzurunda alınan savunmasında; ... isimli kişiyi tanımadığını, 22.09.2008 tarihinde Patnos Hayvan pazarında hayvan satın almak için bulunduğu sırada hatırladığı kadarıyla saat 08.30-09.00 sıralarında kardeşi olan Mahkum..."ın sesini duyduğunu, bağırarak kendisine “Ben vurdum” dediğini, kendisi de sesin geldiği tarafa yöneldiğinde yerde bir şahsın yattığını gördüğünü, bu esnada Mahkum"un da oradan kaçtığını, kalabalık toplanmaya başlayınca üzerinde bulunan ruhsatsız tabancasıyla havaya doğru 4-5 el ateş ettiğini, kalabalık dağılınca kendisi de olay yerinden uzaklaştığını, daha sonra ruhsatsız tabancasını Yukarıderedibi köyünde bir yere gömdüğünü, yakalandığı güne kadar da kendi evinde kaldığını, korktuğu için de gerek emniyet gerekse başka bir makama gördüğü bu olayla ilgili herhangi bir müracaatta bulunmadığını, olay yerinde kendisinde ve kardeşlerinde silah bulunmadığını, ... isimli erkek kardeşinin de hayvan pazarında olduğunu ancak onun da ... isimli şahsa vurmadığını, tanıklar ... isimli tanıkların beyanlarını kabul etmediğini, tanıkların yalan beyanda bulunduklarını, kesinlikle ..."e vurmadığını, ..."in Mahkum ile arasında çıkan kavga sonucu öldüğünü, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini,
Mahkemede; 2 gün nezarette kaldığını, nezarette kaldığı süre boyunca polisin kendisini tehdit ettiğini, kendisine işkence yaptıklarını, kardeşinin ismini vermesini söylediklerini, Mahkemede de aynı şekilde beyanda bulunmasını istediklerini, aslında olay yerinde kimseyi görmediğini,
Sanık ... 2009/416 soruşturma numaralı dosyasında müşteki sıfatıyla alınan beyanında; yılbaşı gecesi Patnos"taki ikametindeyken emniyet güçleri tarafından yakalandığını, evine yaklaşık 50-60 kişilik sivil ve resmî polis ekibinin geldiğini bunların on beşinin içeri girdiğini, evine giren bu kişilerin hepsinin kendisini jop ve tekme vurarak dövdüğünü hatta eşi ... ve oğlu ...’ın da şahit olduğunu, eşi olan...’ın gelen kişilere engel olmaya çalışınca kendisini döven kişilerin eşini de dövdüklerini, daha sonra kendisini evden dışarıya çıkardıklarını ve dışarıda da vurduklarını, bu kişileri görmesi hâlinde tanıyacağını, fakat isimlerini bilmediğini, öğrendiği kadarıyla kendisini dövenlerden birisinin adının katılan ... olduğunu, evinden aldıktan sonra Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğüne nezarethaneye götürdüklerini, yaklaşık iki gün boyunca burada ismini bilmediği kişiler tarafından darbedildiğini, kendisine kötü muamelede bulunduklarını, emniyette iken kendisine işkence yapan kişileri görse tanıyabileceğini ancak isimlerini bilmediğini, Patnos İlçe Emniyet Amirinin zaman zaman Emniyet Müdürlüğüne geldiğini fakat korkusundan dolayı işkence gördüğünü söyleyemediğini, ayrıca Emniyette iken tırnaklarını pense tabir edilen bir alet ile söktüklerini, sökülen tırnaklarının, sağ baş parmağı, sol serçe ve işaret parmak tırnakları olduğunu, bunca işkenceden sonra polisler tarafından hazırlanmış olan ifade tutanağını imzalamak zorunda kaldığını, emniyet ifadesini bu yüzden kabul etmediğini, dilekçesinde bahsetmiş olduğu şikâyetlerinin polislere yönelik olduğunu, Patnos"taki Savcıdan şikâyetçi olmadığını, okuma yazması yeterli olmadığı için dilekçesinde o şekilde beyanlarda bulunmuş olabileceğini, utandığı ve birşey ispatlayamadığını düşündüğü için önceki ifadelerinde herhangi bir kimseden şikâyetçi olmadığını, soruşturma aşmasında aldırılan raporları kabul etmediğini,
Beyan etmiş,
İtiraza konu iftira suçuna ilişkin olarak aşamalarda; kesinlikle iftira suçunu işlemediğini, Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/31 esas sayılı dosyası nedeniyle polisler tarafından gözaltına alındığını, Patnos İlçe Emniyet Müdürlüğü nezaretine götürüldüğünü, orada kendisine iki gece boyuncu işkence yapıldığını, parmaklarının çekildiğini, buna ilişkin fotoğrafları dosyaya sunduğunu, kendisini hiç hastaneye götürmediklerini hatta yanına doktor bile getirilmediğini, rapor aldırılmadığını, daha sonra Erciş ilçesine götürüldüğünü, orada Savcının karşısına çıktığını, ifadesi esnasında parmaklarını gösterdiğini, Savcının fotoğraflarını çektiğini hatta kendisini hastaneye sevk ettiğini, orada kendisini götüren komutanın doktora çıkaracakken komutana bir telefon geldiğini, kendisini doktora göstermeden ve rapor aldırmadan geri götürdüğünü, çok mağdur olduğunu, daha sonra cezaevinde doktorun yanına gittiğini, kendisine yardım etmesini söylediğini, doktorun Kaymakamlığa ve Savcılığa dilekçe vermesini istediğini, bunun üzerine Savcılığa dilekçe verdiğini, daha sonra hakkında iftira suçundan dava açıldığını, kesinlikle suçlamayı kabul etmediğini, eğer iftira atmış olsa gösterdiği ve dosya içerisinde bulunan parmaklarının resimlerinin olmayacağını, nezarette şahit bulmasının mümkün olmadığını, şahidinin gösterdiği parmakları olduğunu, Erciş Cumhuriyet savcısının isminin Selim Cura olduğunu, resimlerin onun tarafından çekildiğini ancak hangi dosya içerisinde olduğunu bilmediğini, hakarete uğradığını, kendisine işkence yapıldığını,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK"nın “Adliyeye Karşı Suçlar” bölümünde yer alan "İftira" başlıklı 267. maddesinin 1. fıkrası;
“(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.
İftira suçu, failin, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesidir. İftira suçunun konusunu hukuka aykırı fiil oluşturur. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de iftira suçunun konusunu oluşturabilir. Hukuka aykırı bir eylemin gerçekleştirildiğine yönelik isnat yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle yapılabileceği gibi basın ve yayın aracılığıyla da yapılabilir.
Özgü suç olarak düzenlenmediği için herkes tarafından işlenebilen iftira suçunda, hukuka aykırı fiil isnadının belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Ancak isnada muhatap kişinin yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterli olup isminin açıkça belirtilmesi zorunlu değildir.
İftira suçu failinin, isnat ettiği fiil gerçekte hiç işlenmemiş olabileceği gibi, işlenmiş olmakla birlikte kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından işlenmemiş olabilir. Yine, kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından hukuka aykırı bir fiil işlenmiş bulunmakla birlikte; iftira suçunun faili, bu fiilin karşılığında isnatta bulunulan kişiye verilecek yaptırımı ağırlaştıracak bazı eklemelerde bulunmuş olabilir. Bu durumlarda da iftira suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Öte yandan, iftira suçunun oluşabilmesi için, iftira suçu failinin, hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, iftira suçu ancak doğrudan kasıtla işlenebilir. Ancak bu suçun oluşabilmesi için, doğrudan kasıt tek başına yeterli olmayıp ayrıca failin hukuka aykırı fiil isnat ettiği kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir müeyyideye maruz kalmasını sağlamak amacıyla hareket etmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failde kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı, bir başka deyişle özel kastın bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla; failin, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak, isnat ettiği fiilin mağdur tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunması hâlinde iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır.
Yine, içeriği kanıtlanamasa dahi, gerçekleştirilen ihbar veya şikâyetin bir anayasal hakkın kullanılması olarak değerlendirilebildiği hâllerde, bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı söz konusu olacaktır. Anayasamızın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 40. maddesinde, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkının bulunduğu, 74. maddesinde, vatandaşların ve karşılıklılık bulunması koşuluyla Türkiye’de oturan yabancıların, kendileriyle veya kamu ile ilgili hususlarda dilek ve şikâyet haklarının bulunduğu vurgulanmıştır. Bireylere tanınan bu anayasal hak, onların idare ve diğer bireylerle ilişkilerinde gerek “çıkarlarını koruması”, gerek “özgürlüklerini kısıntısız” kullanabilmesi bakımından, devlet organlarına başvurmasını gerekli kılar. Bu başvuru, bireyin kendisi, üçüncü kişi veya kamuyla ilgili olabilir. Başvurulabilecek devlet organları da, yasama, yürütme ve yargıdır. Dilekçe hakkının yargısal alanda başlıca ortaya çıkış biçimi ise, ihbar ve şikâyet hakkının kullanılmasıdır.
Öte yandan ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
Kasten öldürme suçu nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan sanık ...’ın, 31.12.2008 tarihinde yapılan ihbar üzerine evinde yakalandığı ve Patnos Sulh Ceza Mahkemesinin 02.01.2009 tarihli kararı ile tutuklanmasına karar verildiği, sanık ... 21.04.2009 tarihli dilekçesinde; arama ve yakalama yapma amacıyla evine giren polislerin kendisini ve eşi..."ı dövdüklerini, bu kişilerden birisinin isminin ... olduğunu, diğerlerinin isimlerini bilmediğini ancak görse tanıyabileceğini, evden aldıktan sonra Patnos Emniyet Müdürlüğüne götürdüklerini, nezarette tutulduğu yaklaşık 2 gün boyunca çeşitli kişiler tarafından darbedildiğini, emniyette iken tırnaklarının pense tabir edilen bir alet ile söküldüğünü, sökülen tırnaklarının sağ baş parmağı, sol serçe ve işaret parmakları olduğunu, ifadesinden önce tuvalette kendisini dövdüklerini, Emniyetteki işkenceleri Cumhuriyet savcısına anlatmak istediğini ancak Savcının kendisini dinlemediğini, şikâyetini Erciş Ağır Ceza Mahkemesinde anlatırsın dediğini, düşmanlarının torpilli olmaları nedeniyle Savcının da onların istediklerini yaptığını, hatta ölen kişinin bir yeğeninin de Cumhuriyet savcısı olması nedeniyle soruşturma savcısının kendi lehlerine olan hiçbir şeyi yazmadığını, polisin kendisini “Birşey söylersen seni Erciş yolunda öldüreceğiz” şeklinde tehdit ettiği için bunları ifadesinde söyleyemediğini belirtmesi nedeniyle katılan ... ve müştekiler hakkında Erciş Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açıldığı, yapılan soruşturmada katılan ve müştekilerin atılı suçlamaları kabul etmediği, sanık ...’ın ise müşteki sıfatıyla Cumhuriyet savcılığında alınan beyanında ihbar dilekçesinin içeriğini tekrar ettiğini ancak Cumhuriyet savcısından şikâyetçi olmadığını, okuma yazması yeterli olmadığı için dilekçesinde o şekilde beyanlarda bulunmuş olabileceğini ifade ettiği, yapılan soruşturmada sanık hakkında yakalandığı andan itibaren üç kez alınan sağlık raporlarında vücudunda darp ve cebir izine rastlanılmadığının belirtildiği, sanığın da imzası bulunan ev arama ve yakalama tutanağında özellikle ismi belirtilen katılan ...’nin aramaya katılanlar arasında yer almadığı, sanığın Patnos Cumhuriyet Başsavcılığındaki 02.01.2009 tarihli ifadesinde, Patnos Sulh Ceza Mahkemesinin 02.01.2009 tarihli sorgusunda, Patnos Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği tahliye talepli dilekçesinde, işkenceye veya kötü muameleye maruz kaldığına dair bir beyanda bulunmadığı hususlarının tespit edilmesi üzerine katılan ve müştekiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve bu kararın da itiraz edilmeksizin kesinleştiği, öte yandan sanık ... her ne kadar işkence ve kötü muamele nedeniyle ifadesini istemediği şekilde verdiğini beyan etmiş ise de UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada kasten adam öldürme suçundan almış olduğu mahkûmiyet kararının Yargıtay 1. Ceza Dairesince düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve yapılan yargılamada sanığın gerçekte Kolluk, Savcılık, Sorgu ve Mahkeme ifadelerinde kendi suçunu ikrara yönelik beyanda bulunmadığı, dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanlarıyla sanığın cezalandırılmasına karar verildiği ayrıca sanık müdafisi olan ve tanık olarak beyanına başvurulan...’un ifade sırasında sanık ...’a herhangi bir şekilde işkence kapsamında bir davranış sergilenmediğini, ifadesini kendi hür iradesi ile verdiğini beyan ettiği olayda,
İftira suçuna ilişkin yapılan soruşturma ve kovuşturmada, sanığın adli raporlarının dosya arasına alındığı, kasten öldürme suçundan yapılan yargılamaya ilişkin safahatin hem Cumhuriyet savcılığı hem de Mahkeme tarafından incelendiği ve bu suretle maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanarak tartışıldığı anlaşılmakla eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan sanık ... arama ve yakalama yapma amacıyla evine giren polislerin kendisini ve eşini dövdüklerini, Emniyette iken tırnaklarının pense tabir edilen bir alet ile söküldüğünü, sökülmüş olan tırnaklarının sağ baş parmağı, sol serçe ve işaret parmaklarının olduğunu, ifadesinden önce tuvalette kendisini dövdüklerini belirterek şikâyetçi olduğunu beyan etmiş ise de; yakalandığı andan itibaren üç kez alınan sağlık raporlarında vücudunda darp ve cebir izine rastlanılmadığının belirtilmesi, sanığın Patnos Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde, Sulh Ceza Mahkemesindeki sorgusunda, Patnos Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği tahliye talepli dilekçesinde, işkenceye veya kötü muameleye maruz kaldığına dair bir beyanda bulunmaması, ayrıca sanık müdafisi olan ve tanık olarak beyanına başvurulan...’un ifade sırasında sanık ...’a herhangi bir şekilde işkence kapsamında bir davranış sergilenmediğini, ifadesini kendi hür iradesi ile verdiğini beyan etmesi karşısında; işlenmediğini bildiği hâlde, haklarında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için şikâyetçilere ve katılana hukuka aykırı bir fiil isnat eden sanık ..."ın maddi olgu ve vakıalara dayanmayan isnatlarından ibaret başvurusunun Anayasal şikâyet hakkının kullanılması kapsamında da olmadığı anlaşıldığından sanığın eyleminin iftira suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı iftira suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede eksik soruşturmayla hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle, sanığa atılı iftira suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığına yönelik uyuşmazlık bakımından oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.