20. Hukuk Dairesi 2013/8636 E. , 2014/2675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 29/04/2013 gün ve 2012/13061 E. - 2013/4653 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde aslî müdahil davacı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü, 182 ada 2 parsel 2903,38 m² ve 196 ada 36 parsel sayılı taşınmaz 17386,34 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı ... Köy Tüzel Kişiliği adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. ... ise, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve zilyetlik devri senedine dayanarak 182 ada 2 parselin bir bölümünün adına tapuya tescili istemiyle davaya müdahil olarak katılmıştır.
Mahkemece, Hazinenin davasının kabulüne, katılanın davasının reddine, dava konusu taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptal edilerek ham toprak niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş; hükmün, katılan ... tarafından 182 ada 2 parselin fen bilirkişiler tarafından düzenlenen krokili raporda (2-B) ile işaretlenen bölümü yönünden temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10/11/2010 tarih ve 2010/10117 E. - 14058 K. sayılı ilâmı ile temyize konu bölüm yönünden bozulmuştur. 196 ada 36 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hüküm kesinleşmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra katılan ...’nın davasının reddine, davacı Hazinenin davasının ise kabulüne ve dava konusu ... Köyü, 182 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile taşınmazın ham toprak niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün katılan ... tarafından temyizi üzerine Dairenin 29/04/2013 gün ve 2012/13061 E.-2013/4653 K. sayılı ilâmı ile ["" Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme ve araştırma sonucunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının katılan ... yararına oluşmadığı saptanarak yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,""] karar verilmiştir.
Aslî müdahil davacı ... karar düzeltme dilekçesinde; dava konusu ... Köyü, 182 ada 2 parsel sayılı taşınmazı 09.09.1987 tarihinde harici satış senedi ile ..."dan satın aldığını, bu tarihten beride kullandığını, ... dahi bu taşınmazı Ocak 1953 tarihli senetle ..."tan satın aldığını, taşınmaz üzerindeki eklemeli zilyetliğin 57 yılı bulduğunu, yerel mahkemenin önceki malik ..."un bu yerden menedildiği ve imar-ihyasının tamamlanmadığı gerekçesiyle davasının reddedildiğini, oysa, men kararına konu yerin burası olmadığını, yan tarafı olduğunu muhtar ve tanık beyanlarının ve bilirkişi raporlarının kendi iddiasını doğruladığı gerekçesiyle Dairenin onama kararının karar düzeltme yolu ile kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp 05.11.1949 tarihinde Resmî Gazetede ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca yapılıp kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Kural olarak bir yerde kesinleşen orman tahdidinin varlığı halinde bier yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve hukukî durumu kesinleşen orman kadastro haritasının uygulanması süretiyle çözümlenir. Somut olayda temyize konu olan çekişmeli taşınmaz kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmaktadır. Bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf yoktur. Davacı Hazinenin ve müdahil davacının ayrı ayrı iddiası dikkate alındığında taşınmaz tarla niteliği ile KTK adına kadastro tesbiti yapıldığına göre, hukukî sorun, gerçek kişi adına zilyetlikle kazanılabilecek ziraate elverişli yerelerden olup olmadığı veya tarıma elverişli olmayan ham toprak niteliğindeki Hazineye ait yerlerden olup olmadığı noktasında odaklanmaktadır. Mahkemece yapılan keşifte, taşınmazın köy içinde meskun alana yakın tarım arazileri kapsamında kaldığı dosyadaki pafta ve fotoğraflardan anlaşılmaktadır. Keşif sonucu düzenenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin kesinleşen tahdit dışında, ayrıca; eski tarihli memleket haritası hava fotoğrafı ve amenajman planına dayalı yöntemince yapılan incelemede orman sayılmayan yerlerden olduğu saptanmıştır. Ancak, çekişmeli taşınmazın bir kısmında önceki malikin KTK"nin istemi ve kaymakamlık men kararı ile menedildiği ve müdahil davacının korunmaya değer bir zilyetliğinin bulunmadığı ve tarım dışı alan olduğu, bu tür yerlerin zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli parselin niteliğinin ham toprak olarak değiştirilmek suretiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmişsede, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyleki; müdahil davacı dava dilekçesinde taşınmazı haricen zilyetlik devri senedi ile satın aldığını ve önceki maliklere ilişkin eklemeli zilyetliğe dayandıklarını, KTK dahi önceki meliklerden ..."un bu yerden köy adına menedildiğine ilişkin Kaymakamlık men kararı bulunduğu savına dayandıklarına göre; tarafların dayandıkları yazılı kanıt ve belgelerin fotokopilerini mahkemeye yazılı olarak sundukları halde, mehkemece bu kayıtlar bulundukları yerden getirtilerek yeterli uygulama yapılmamış ve kayıt ve belgelerin kapsamları tayin edilerek fen bilirkşiye haritasında işaret ettirilmemiştir. Ayrıca, taşınmazın yüzölçümünün büyüklüğüde dikkate alındığında kullanılan ve kullanılmayan bölümlerinin gerçek eğiminin de bilimsel yolla ve klizimetre cihazı ile ayrıca saptanması gerekir. Rapor bu hali ile yetersiz ve denetime olanak vermemektedir. Kaldıki; yapılan keşif ve uygulamada çekişmeli 182 ada 2 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (2-B) harfi ile gösterilen bölümünün ziraate elverişli tarım arazisi olduğu ve kaymakamlık men kararına konu yerin burası olmadığı ve yan tarafta kaldığı uygulama ve muhtarın beyanından anlaşıldığı halde, taşınmazın tamamı hakkında müdahil davacının davasının reddine ve davacı Hazine tarafından taşınmazın ham toprak olarak Hazine adına tesciline ilişkin bir talepleri olmadan kabulü ile tespitteki niteliği ile Hazine adına kısmen veya tamamen tescile karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, tarafların dayandıkları yazılı kanıt ve belgeler zilyetlik devri senetleri kaymakamlık men kararı ve krokileri, komşu parsel tutanakları ile dayanak kayıtları, ilk tahdit ve aplikasyon haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen serbest çalışan bir orman mühendisi ile bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunduğundan, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) tahdit haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de tahdit haritası ölçeğine çevrildikten
sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmeli, kaymakamlık men kararının iki kez verilip infaz edlip edilmediği araştırılmalı ve men kararının kapsamı taşınmazın neresine tekabül ettiği uygulama yapılarak belirlenmeli, zilyetlik devri senetleri uygulanmalı mevki, hudut ve kapsamları belirlenmeli, taraf tanıkları dinlendikten sonra gerekirse senet tanıkları ile tutanak tespit bilirkşileri tanık olarak dinlenmeli, ayrıca, toprak uzmanı ziraat bilirkişiye taşınmazın halihazır durumu, kullanılış biçimi ve taşınmazın gerçek eğimi farklı bölümlerinde ziraat arazisi olarak kullanılan ve kullanılmayan bölümleri varsa taşınmazdan toprak numunesi de alınarak tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine bu bölümlerde inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, saptanmalı bu konularda bilimsel içerikli yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın önceden olduğu gibi tahdit dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği, kimden kime kaldığı veya harici satış yolu ile aktarıldığı sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 29/04/2013 gün ve 2012/13061 E. - 2013/4653 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 29/02/2012 gün ve 2011/10 E. - 2012/208 K.sayılı kararının yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.