Esas No: 2018/617
Karar No: 2020/342
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/617 Esas 2020/342 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 279-351
Sanık ... hakkında nitelikli hırsızlık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Ümraniye (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesince 24.03.2010 tarih ve 406-240 sayı ile eylemin nitelikli yağma suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Üsküdar (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesince 08.04.2010 tarih ve 146-74 sayı ile karşı görevsizlik kararı verilerek olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 22.12.2010 tarih ve 10419-9929 sayı ile Ümraniye (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesi kararındaki gerekçeye göre görevsizlik kararı kaldırılarak dosyanın tevdi edildiği Üsküdar (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesince 22.07.2011 tarih ve 7-479 sayı ile nitelikli hırsızlık suçundan TCK’nın 37. maddesi delaletiyle 142/2-b, 143/1, 168/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 26.05.2015 tarih ve 17020-40818 sayı ile;
“...Sanığın inceleme dışı sanık ... ile birlikte yakınanın omuzunda takılı ve içinde para, cep telefonu, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, banka kartları gibi eşyaların bulunduğu çantayı çekip aldığı sırada yakınanı yere düşürüp sürükledikleri, zararı ise kovuşturma aşamasında giderdiklerinin anlaşılması karşısında; yağma suçunu işlediklerinin kanıtlandığı gözetilip 5237 sayılı Yasa"nın 149/1-c, h ve 168. maddeleri uyarınca hükümlülükleri yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile hırsızlık suçu kabul edilip yazılı biçimde karar verilmesi,” isabetsizliğinden cezayı aleyhe değiştirmeme yasağı gözetilerek bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 29.09.2015 tarih ve 279-351 sayı ile;
"Mağdur olaydan hemen sonra 22.12.2009 tarihinde poliste "Yanımda bir araç durdu ve araç sürücüsü olan, karanlıktan yüzünü göremediğim ancak genç erkek şahıs olduğunu düşündüğüm sürücü sağ omuzumda takılı siyah renkli, deri, kol çantamı hızla çekip aldı ve ben dengemi kaybettim, yüzüstü yere düştüm." şeklinde beyanda bulunmuş, keza 23.12.2009 tarihinde yine poliste aynı yönde beyanda bulunmuştur. Mağdur Mahkememizin 29.03.2011 tarihli oturumunda da polisteki anlatımlarına uygun beyanda bulunmuş kendisine fiziksel darbe olmadığını, herhangi bir şekilde vurulmadığını, iteklenmediğini, sadece çantası omuzundan alındığı sırada dengesini kaybedip yere düştüğünü beyan etmiştir. Buna göre somut olayda aynı zamanda olayın tek görgü tanığı olan mağdurun sadece Asliye Ceza Mahkemesindeki söz konusu beyanı dışında mağdurenin çantasının cebir kullanılarak alınması, mağdurenin malın teslimine yönelik direncinin bulunması ve bu direncin kırılmasına yönelik herhangi bir eylemi bulunmaması nedeni ile sanıkların eylemlerinin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 tarih 2011/6-68-74 (H.Eker Yağma Suçları, 2014, Baskı, Sayfa 64) hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir." gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi nitelikli hırsızlık suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.12.2015 tarihli ve 380133 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 28.11.2018 tarih ve 672-7390 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanarak, inceleme dışı sanık ... hakkında banka ve kredi kartlarınının kötüye kullanılması ile nitelikli hırsızlık suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ise temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ...’in nitelikli hırsızlık suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin nitelikli hırsızlık suçunu mu yoksa nitelikli yağma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
Mağdur ...’nın 22.12.2009 tarihinde saat 20.30 sıralarında Çekmeköy ilçesi, Taşdelen beldesi, Çamlık Mahallesi, Atatürk Caddesi üzerinde yürüdüğü sırada yanında bir aracın durduğu, araç sürücüsünün sağ omzunda takılı ve içinde para, cep telefonu, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi ve banka kartlarının bulunduğu çantayı hızla çekip aldığı, mağdurun dengesini kaybedip yere düştüğü, söz konusu aracın olay yerinden uzaklaştığı, sanıkla inceleme dışı sanık ...’ın bu şekilde ele geçirdikleri banka ve kredi kartlarını kullanarak mağdurun hesabından nakit para çekip harcamalar yaptıkları iddiasıyla kamu davası açıldığı,
23.12.2009 tarihli CD izleme tutanağından; mağdurun omzundan çekilmek suretiyle alınan çantada bulunan kredi kartlarıyla bilgisi dışında yapılan alışverişleri takip eden kolluk görevlilerinin Mersin Arça Alpet Petrol isimli akaryakıt istasyonuna ait güvenlik kameralarını izlediklerinde mağdura ait kredi kartlarından biri ile kapkaçta kullanılan araca benzin alındığını, araçtan inen kişinin daha önce işlediği suçlardan dolayı tanıdıkları sanık ... olduğunu, mağdura ait diğer bir kredi kartıyla Selçuk Kuyumculuktan yapılan alışveriş sırasında da güvenlik kameraları tarafından görüntülenen şahısların sanık ... ile inceleme dışı sanık ... olduğunun tespit edildiği,
23.12.2009 tarihli yakalama tutanağından; sanık ...’in Samandıra Çay bahçesinde olduğu bilgisinin alınması üzerine bahsi geçen yerde yakalandığı, yapılan üst aramasında 23.12.2009 tarihli teslim tutanağından mağdura ait olduğu anlaşılan Piranha marka müzik çaların ele geçirildiği, sanığın beyanda bulunmak istediğini söyleyip arkadaşı olan inceleme dışı sanık ..."a ait araçla mağdura yaklaştıklarını, aracı Murat"ın kullandığını, kendisinin de mağdurun kolundaki çantayı kaptığını, içerisindeki değerli eşyaları aldıktan sonra çantayı yol güzergâhında bir çöp kutusuna attıklarını, çantadan çıkan kredi kartlarından biriyle Samandıra Petrol İstasyonundan alışveriş yaptıklarını, diğer kartlarla para çektiklerini, mağdura ait sürücü belgesini gösterebileceği bir yere attıklarını beyan ettiği, sanığın kolluk görevlilerini götürdüğü ...adresinde bulunan Egemen Anrapo isimli iş yerinin bahçe duvar kenarında mağdura ait sürücü belgesinin bulunduğu,
24.12.2009 tarihli teşhis tutanağından; sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’ın, mağdurdan aldıkları kartlarla alışveriş yaptıkları ... ... isimli iş yeri sahibi ..."e gösterildiğinde dört kişi arasından sanık ...’ı teşhis ettiği, Mersin Arça Petrol isimli iş yerinde çalışan ... ve Sedat Arslan"ın da birden çok kişi arasından sanığı iş yerlerinden alışveriş yapan kişi olarak teşhis ettikleri,
05.01.2010 tarihli kolluk tutanağından; içerisinde inceleme dışı sanık ..."in bulunduğu ... ... plaka sayılı aracın şüphe üzerine durdurulduğu, araç plakasının haber merkezine bildirilmesi üzerine söz konusu aracın ve inceleme dışı sanık ..."ın 22.12.2009 tarihinde saat 20.15 sıralarında, Atatürk Caddesi üzerinde mağdur ..."nın kapkaça uğraması eylemi nedeniyle arandığının öğrenilmesi üzerine inceleme dışı sanığın Çekmeköy Emniyet Müdürlüğü Asayiş Ekiplerine teslim edildiği,
05.01.2010 tarihli teşhis tutanağından; mağdura ait kartla alışveriş yapılan ... ... isimli iş yeri sahibi ..."e gösterildiğinde dört kişi arasından inceleme dışı sanık ..."ı teşhis ettiği,
Aynı tarihli ikinci teşhis tutanağından; Mersin Arça Petrol isimli iş yerinde çalışan ..."ın birden çok kişi arasından inceleme dışı sanığı iş yerinden alışveriş yapan kişi olarak teşhis ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... 22.12.2009 tarihinde saat 22.45"teki Kolluk ifadesinde; saat 20.15 sıralarında Taşdelen"de bulunan belediyenin ek hizmet binasından çıktığını, evine doğru yolun solundaki kaldırımdan yaya olarak giderken Çiftlik Evleri önünde yanında bir araç durduğunu, araç sürücüsü olan ve karanlıkta yüzünü göremediği, genç bir erkek şahsın sağ omzunda takılı siyah renkli, deri kol çantasını hızla çekip aldığını, dengesini kaybedip yüzüstü yere düştüğünü, hızla rampa yukarı doğru giden aracın içerisinde kaç kişi olduğunu fark edemediğini, otomobilin kırmızı veya siyah renkli Doğan marka olabileceğini, kısa bir süre sonra arkasından gelen iki şahsın kendisine yardım ettiklerini, bu şahısların yere düştüğünü sandıklarını, yere düşmesi nedeniyle önemli bir yaralanmasının olmadığını, 200 metre ilerideki Çiftlik Evleri güvenlik personelinin yanına gidip polisi aradığını, çantasında birden çok bankaya ait kredi ve maaş kartları, bu kartlara ait internet şifrelerinin yazılı olduğu bir kağıt, makyaj malzemeleri, kalem ve silgisinin bulunduğunu, Yapı Kredi Bankasına ait kredi kartından saat 20.30 ile 21.04 arasında her seferinde 200 TL olmak üzere toplam 1.400 TL nakit para çekildiğini, aynı kartla ... ... isimli iş yerinden toplam 306 TL alışveriş yapıldığını, Vakıfbank kredi kartıyla ATM"den 800 TL para çekildiğini, İş Bankası kredi kartıyla Mersin Arça Petrolden 265 TL tutarında alışveriş yapıldığını, HSBC kredi kartıyla da 600 TL avans çekildiğini öğrendiğini,
23.12.2009 tarihinde saat 23.45"teki Kolluk ifadesinde; önceki ifadesinin doğru olduğunu, 22.12.2009 tarihinde saat 20.15 sıralarında Taşdelen"de bulunan belediyenin ek hizmet binasından çıktığını, evine doğru yaya olarak giderken yanında duran araçtan inen şahsın sağ omzunda bulunan siyah renkli çantasını çaldığını, bu konuda ifade verdiğini, çantasında bulunan eşyaları eksik bildirdiğini, içerisinde aile fotoğrafları, müzikler ve evrak kayıt dosyaları bulunan siyah renkli Piranha marka taşınabilir belleğinin de çantasında olduğunu, kolluk görevlilerince ele geçerilen taşınabilir belleği teslim aldığını, şahıslardan şikâyetçi olduğunu,
Ümraniye (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesinde; olay günü karanlıkta faillerin yüzlerini göremediğini, araçta iki kişi bulunduğunu, sürücü kısmından çantasının alındığını, o sırada yere düştüğünü, sürüklendiğini, daha sonra ayağa kalktığını, elinde ve bacağında yaralar oluştuğunu, bu yaraları önemsemediği için rapor almadığını, sanıklardan şikâyetçi olduğunu, zararının karşılanmadığını, davaya katılmak istediğini,
Ağır Ceza Mahkemesinde; omzunda asılı olan kol çantasının çekilerek alındığını, fiziksel bir darbeye maruz kalmadığını, kendisine herhangi bir şekilde vurulmadığını, iteklenmediğini, sadece çantasının omzundan alındığı sırada dengesini kaybederek yere düştüğünü, 1 ay kadar önce sanıkların yakınları tarafından tüm zararının giderildiğini, şikâyetçi olmadığını,
Kollukta susma hakkını kullanan inceleme dışı sanık ... Savcılıkta ve tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde müdafisi huzurunda benzer şekilde; sanık ..."ın olay günü Trabzonlular Derneğine gelerek aracını ödünç istediğini, Dudullu"da bir kadından 5.000 TL alacağının olduğunu söylediğini, bir buçuk saat sonra araçla geri geldiğinde kadının parasının olmaması nedeniyle kredi kartını verdiğini ancak kartın nasıl kullanılacağını bilmediğini söylediğini, birlikte Samandıra"da bulunan Yapı Kredi Bankasına gittiklerini, Suat"ın verdiği kartla 1.800 TL civarında para çektiğini, kartın şifresini sanığın vermesi nedeniyle şüphelenmediğini, yine mağdura ait kredi kartıyla birlikte giderek telefon kontörü, benzin ve sigara satın aldıklarını, sanıkla aralarında bir husumet bulunmadığını, olay esnasında araçta olmadığını, hırsızlık yapmadığını, emniyette yapılan teşhisin doğru olduğunu,
Ümraniye (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesinde; aracını..."a emanet verdiğini, kredi kartlarının nasıl kullanılacağını bilmediği için sanığa yardım ettiğini,
Ağır Ceza Mahkemesinde; önceki savunmalarının aksine olayı sanık ... ile birlikte gerçekleştirdiklerini, kendisine ait olup sanık ..."in kullandığı araçla mağdurun çantasını çekip aldığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... müdafisi olmaksızın Kollukta ve Savcılıkta tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde ; olay günü izinli olduğunu, bira alıp açık havada içtiği sırada inceleme dışı sanık ..."ın ... ... plaka sayılı aracıyla yanına geldiğini, birlikte içki içtiklerini, inceleme dışı sanığa ait olup kendisinin kullandığı araçla Çamlık Mahallesi, Atatürk Caddesini takiben Samandıra istikametine doğru ağır ağır ilerlerken mağduru kaldırımda yürürken gördüğünü, sağ omzunda asılı bulunan çantayı aniden alıp hızla olay yerinden uzaklaştıklarını, çantadaki kredi kartları ile MP3 çaları aldıktan sonra çantayı ve sürücü belgesini attıklarını, mağdura ait Yapı Kredi Bankası kredi kartından yedi defada toplam 1.400 TL çektiğini, ... ... isimli iş yerinden 6 adet 250"lik kontör aldıklarını, bedeli olan 306 TL"yi mağdurun kartından ödediklerini, mağdurun doğum tarihi olan şifreyi kendisinin girdiğini, Mersin Arça isimli akaryakıt istasyonundan 100 TL"lik benzin ile 30 adet sigara bedeli olan 265 TL"yi mağdura ait karttan ödediğini, üzerinden çıkan MP3"ün de mağdura ait olduğunu, mağdurun ehliyetini attıkları yeri polislere gösterdiğini,
Ümraniye (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesinde; suçlamaları kabul ettiğini,
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinde; önceki ifadelerini tekrar etmekle birlikte mağdura hiç dokunmadığını, çantasını zorla almadığını,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK"nın 141/1. maddesinde yer alan "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir." şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun temel şekli tanımlanmış; aynı Kanun"un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır.
5237 sayılı TCK"nın "Nitelikli hırsızlık" başlıklı 142. maddesinin 2. fıkrasının uyuşmazlık konusuyla ilgili “b” bendi suç tarihinde;
“...b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,...İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.” şeklindeyken öngörülen ceza miktarı 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası olarak değiştirilmiştir.
Bu bende göre elde veya üstte taşınan eşyanın;
a) Çekip almak suretiyle,
b) Özel beceriyle çalınması,
Nitelikli hırsızlık olarak düzenlenmiştir.
Bu nitelikli hâli düzenleyen bendin uygulama alanı, madde gerekçesinde; “Fıkranın (b) bendinde, hırsızlığın elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel bir beceriyle işlenmesi hâli öngörülmüştür. Yankesicilik veya kişisel çeviklik ile işlenen hırsızlık hâlleri bendin kapsamına girdiği gibi, bir hayvanı alıştırmak suretiyle ve ondan yararlanılarak işlenen fiiller hakkında da bendin uygulanması sağlanmıştır. Bunun gibi, yolda giden bir kimsenin çantasını kapıp kaçmak suretiyle işlenen hırsızlık da bu bent kapsamında mütalâa edilmiştir. Ancak, bu son hâlde, direncini kırma amacıyla kişiye karşı cebir kullanılmamalıdır. Aksi takdirde, yağma suçu oluşur.” şeklinde açıklanmıştır.
Öğretide de anılan bent ile mağdurun dalgınlığından yararlanılarak elde veya üstte taşınan eşyanın çekip alınması şeklindeki eylemlerle yine aynı şekilde şahıs üzerinde özel beceriyle gerçekleştirilen, kapkaççılık ve yankesicilik fiillerinin yaptırım altına alındığı, ancak Kanun metninde kapkaç ve yankesicilik ifadelerine yer verilmediği belirtilmiştir (Centel/Zafer/ Çakmut; Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, syf, 312 vd.).
Bu genel açıklamalar ışığında, bentteki nitelikli hâllerin uygulama koşullarını şu şekilde belirlemek mümkündür:
765 sayılı mülga Kanun"da elde veya üstte taşınan eşyanın çekip almak (kapkaç) suretiyle çalınması nitelikli hâl olarak ayrıca düzenlenmediği için eylem aynı Kanun"un 491. maddesinin birinci (ilk) fıkrası kapsamında değerlendirilmiş ve anılan eylemlere ilk fıkra uygulanmıştır. Kapkaç suretiyle hırsızlık 5237 sayılı Kanun"la “Daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli hırsızlık” olarak düzenlenmiştir. Mağdura karşı herhangi bir cebir kullanılmaksızın kapkaç suretiyle gerçekleşen hırsızlık fiilleri bu bent kapsamında değerlendirilmelidir.
Mağdurun eşyasını muhafaza için direnmesi ve bu nedenle cebre maruz kalması hâlinde eylemin yağma suçuna dönüşeceği, kullanılan cebrin yaralamanın basit hâli derecesinde olması durumunda, cebir yağma suçu içinde eriyeceğinden, sanığın yalnızca yağma, cebrin yaralamanın netice sebebiyle ağırlaşmış derecesine ulaşması durumunda ise failin, yaralama ve yağma suçlarından cezalandırılacağı unutulmamalıdır.
Yağma suçu ise TCK"nın 148. maddesinde;
"1-Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.
3-Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un suç tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri;
"a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." biçiminde sayılmıştır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında da yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Suç tarihi itibarıyla 149. maddede yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında; birden fazla kişi tarafından birlikte ve gece vakti işlenmesi de sayılmış olup suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi hâli de diğer bir nitelikli hâl olarak Kanun maddesine eklenmiştir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
22.12.2009 tarihinde Taşdelen"de bulunan belediye ek hizmet binasındaki iş yerinden saat 20.15 sıralarında ayrılan mağdurun yolun solundaki kaldırımdan yürüyerek evine doğru gittiği sırada sanık ...’ın kullandığı ve içerisinde inceleme dışı sanık ...’ın da bulunduğu aracın mağdura yaklaştığı, sanık ..."ın sürücü tarafındaki camdan mağdurun sağ omzunda asılı siyah renkli, deri çantayı hızlıca çekip aldığı, bu esnada dengesini kaybederek yere düşen mağdurun, elinde ve bacağındaki yaraları önemsemeyip doktor raporu aldırmak istemediği, olay yerine yakın Çiftlik Evleri Sitesi güvenlik görevlisinden yardım isteyen mağdurun 155 Polis İmdat Hattını aradığı, sanık ile inceleme dışı sanık ...’ın mağdura ait kredi kartlarıyla alışveriş yapıp ATM’den para çektikleri, suça konu kredi kartlarının kullanıldığı iş yerlerinin güvenlik kamera kayıtlarını inceleyen kolluk görevlilerinin önceki suç kayıtları nedeniyle sanık ... ve inceleme dışı sanık ..."ı tespit ettikleri, ihbar üzerine yakalanan sanığın üzerinde mağdura ait taşınabilir belleğin ele geçirildiği olayda; sanıkla inceleme dışı sanık ...’ın ikrarları, teşhis tutanakları, güvenlik kamera kayıtları ve yakalamaya ilişkin kolluk tutanakları birlikte değerlendirildiğinde olay gecesi sanıkla inceleme dışı sanık ..."ın tek başına kaldırımda yürüyen mağduru araçla takip ettikleri, sanığın mağdurun sağ omzunda asılı bulunan çantayı aniden çekip aldığının sabit olduğu, mağdur ...’nın olayı takiben kollukta sıcağı sıcağına verdiği ifadesiyle sanığın samimi ve kuşkuya düşecek bir tutarsızlık görülmeyen tüm aşamalardaki ikrarı karşısında mağdurun önceki ifadesini genişleterek görevli olmayan Ümraniye (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki “O arada ben yere düştüm, sürüklendim, daha sonra ayağa kalktım, elimde ve bacağımda da yaralar oluşmuştu.” şeklindeki anlatımının kuşkulu hâle geldiği, eylemin gerçekleştirme şekline ilişkin bu kuşkunun da “Kuşkudan sanık yararlanır” (in dubio pro reo) ilkesi uyarınca sanık yararına yorumlanması, dolayısıyla da olayın sanığın savunduğu gibi, kuvvet sarfının mağdura değil eşyaya yöneltilerek, mağdurun direncini kıracak şekilde herhangi bir cebir eylemi gerçekleştirilmeksizin omzunda asılı çantanın çekilip alındığı, bu sırada mağdurun dengesini kaybederek yere düştüğü şeklinde gerçekleştiğinin, bu itibarla da sanığın eyleminin TCK’nın 142/2-b maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Özel Daire bozma kararının sanık ..."in nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hüküm yönünden kaldırılmasına ve dosyanın uygulamanın denetlenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin nitelikli yağma suçunu oluşturduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 26.05.2015 tarihli ve 17020-40818 sayılı bozma kararının sanık ..."in nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hüküm yönünden KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.