Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/60
Karar No: 2012/6355
Karar Tarihi: 26.06.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/60 Esas 2012/6355 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, 125 ada 6 sayılı parselin tapu kaydı ile 125 ada 4 parsel sayılı taşınmazın vekil edenlerinin zilyetliği altında bulunan bölümüne ait sınırlandırmanın iptali ile vekil edenleri adına tapuya tescili için dava açmışlardır. Ancak, Hazine ve Sabuncu Köyü Tüzel Kişiliği tarafından reddedilen dava, asliye hukuk mahkemesinde görülmüş ve reddedilmiştir. Davacılar temyiz itirazında bulunmuşlardır.
Mahkeme kararı mevzuu olan davada, mahkemece verilen kesin süreyi içeren ara kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerine çağrılıp dinlenmelerine ilişkin bilgi verilmediği, davayı sonlandıran beyanın imzalanmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun maddeleri: 1086 sayılı HUMK'nun 258, 259., HUMK'nun 151, 6100 sayılı HMK'nun 154 ve devamı maddeleri, ve HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I.
8. Hukuk Dairesi         2012/60 E.  ,  2012/6355 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil-sınırlandırmanın iptali ve tescil

    ... ve ... ile Hazine ve Sabuncu Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil- sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının reddine dair ....Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.03.2010 gün ve 71/44 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:




    K A R A R
    Davacılar vekili, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak 125 ada 6 sayılı parselin tapu kaydının ve 125 ada 4 parsel sayılı taşınmazın vekil edenlerinin zilyetliği altında bulunan bölümüne ait sınırlandırmanın iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi, yöntemine uygun biçimde dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmesine karşın, yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, dava dosyasının keşif aşamasına geldiği kanaatiyle çeşitli defalar keşif ara kararı verildiği, 14.05.2009, 09.10.2009, 28.10.2009 ve 17.12.2009 tarihli yargılama oturumlarında verilen keşif ara kararlarında keşif masraflarının ayrıntılı olarak belirlendiği, celselerde hazır bulunan davacılar vekiline yöntemine uygun olarak tefhim edildiği, gerekli ihtaratların yapıldığı, HUMK.nun 163/4. cümlesi gereğince hakimin verdiği ikinci sürenin kesin süre olduğu, kesinliğin yasadan kaynaklandığı, kesin süreye ilişkin bulunan son keşif ara kararının verildiği ve davacı yanın yapması gereken işlerin ve yükletilen şeylerin neler olduğunun hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak ve herkesçe kolaylıkla anlaşılabilecek biçimde açıkça belirtildiği ve yeterli süre verildiği, verilen kesin süreye uymamanın sonuçlarının hatırlatıldığı davacılar vekilinin, 04.03.2010 tarihli yargılama oturumunda, davayı takip etmeyeceklerini, müvekkillerinin keşif masraflarını yatırmayacaklarını söylediklerini beyan ettiği, aynı oturumda davalı Hazine vekilinin davayı takip ettiklerini, mevcut delil durumuna göre davanın reddine karar verilmesini istediklerini bildirdiği, davanın tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, talep hakkında keşif yapılmadan karar verilemeyeceği, eldeki davada taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı, kendiliğinden yürütülmesi gerekli davalardan olmadığı, yeterli kesin süreyi içerir, yapılabilir nitelikteki işler ile uymamanın sonuçlarının açıkça davacılar vekiline bildirildiği halde davacı yanın gerekli ihtarın yapılmasına rağmen, gösterilen giderleri kanunen de kesin olan süre içerisinde yatırmadığı gerekçesiyle; davanın HUMK.nun 414.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
    Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere, bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken, bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlenmesi için hakime bırakmıştır.HUMK.nun 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltabileceği gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna gidebilir. Bu taktirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararının her türlü yanlış anlamayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz olarak yazılması, yapılacak işlerin teker teker belirtilmesi, bunun yanı sıra verilen sürenin yeterli olması, emredilen işlerin gerekli ve yapılabilir nitelikte olması, ayrıca hakimin süreye uyulmamasının sonuçlarını açıkça anlatması, bu konuda tarafları uyarması gerekmektedir. Ne var ki, bu kapsamda mahkemece davacı yana verilen kesin süreyi içerir ara kararı usul ve kararı yasaya uygun değildir. Şöyle ki, davacı taraf 03.03.2008 tarihli delil listesinde tanık deliline dayanmıştır. 1086 sayılı HUMK.nun 258, 259. (HMK. m. 243, 244, 259 ve 290/2) maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerine davetiye ile çağrılmaları gerekmektedir. Ancak, mahkemece verilen keşif ara kararlarında, yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerine hangi yolla çağrılıp dinleneceği (bu kapsamda gerekli masraflar) konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu nedenle, mahkemenin kesin süreyi içerir keşif ara kararı 1086 sayılı HUMK.nun 258, 259. (HMK. m. 243, 244, 259 ve 290/2) maddeleri kapsamında usul ve yasaya aykırı olduğundan, tarafların lehine ve aleyhine hukuki sonuç doğurmaz.
    Öte yandan, HUMK.nun 151 (6100 sayılı HMK.nun 154 ve devamı maddeleri) maddesi uyarınca, davayı sonlandıran kabul, feragat, taraf yemini gibi beyanların ayrıca ilgilisi tarafından imzalanması gerekir. Bu hüküm kamu düzenine ilişkindir. Her ne kadar davacı vekili 04.03.2010 tarihli yargılama oturumunda, "Biz davayı takip etmeyeceğiz, müvekkilerim keşif masraflarını yatıramayacaklarını söylediler, bu nedenle davamızı takip etmiyoruz" şeklinde beyanda bulunmuş ise de, davacılar vekilinin imzası yargılama tutunağına alınmamıştır. Başka bir anlatımla, davacılar vekilinin yöntemine uygun olarak imzası ile onaylamadığı anılan beyanı, hukuki değer taşımamaktadır.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı ..."un temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde 18,40 TL peşin harcın temyiz eden ..."a iadesine, 26.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi