Esas No: 2016/1363
Karar No: 2021/103
Karar Tarihi: 18.02.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1363 Esas 2021/103 Karar Sayılı İlamı
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “rücuan tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 1. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı... Haf. Nak. İnş. Tur. Mad. Ot. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ... (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; davalı şirket işçisi ...’nın 11.02.2009 tarihinde geçirdiği kazada 28.09.2012 tarihinde kontrol kayıtlı olmak üzere %100 oranında sürekli iş göremez hâle geldiğini, sigortalının işverene ait işi görmek için kullandığı kamyonun yolda damperinin açılması ve açılan damperin köprüye çarpması sonucu meydana gelen bu kazanın 09.06.2011 tarihli kontrol memuru inceleme raporunda iş kazası olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle dava dışı sigortalıya davacı Kurum tarafından gelir bağlandığını ayrıca tedavi gideri harcanıp geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığını, bu suretle Kurumun zarara uğradığını, öte yandan sigortalı tarafından davalı şirkete karşı maddi ve manevi tazminat istemiyle İzmir 4. İş Mahkemesinin 2010/599 Esas sırasına kayden açılan davada alınan bilirkişi raporlarında davalının kusurlu olduğu belirlendiğinden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca Kurumun zararını tazmin etmesi gerektiğini ileri sürerek, kusur ve miktar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 52.928,81TL’nin sarf, ödeme ve gelirin onay tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı... Haf. Nak. İnş. Tur. Mad. Ot. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; kazanın tamamen sigortalının kusuru ile meydana geldiğini, Kurumca yapılan inceleme ve dava dışı sigortalı tarafından İzmir 4. İş Mahkemesinde açılan davada dinlenen tanık anlatımları ile müvekkili şirketin kusurlu olmadığının sabit olduğunu, kaldı ki kazadan sonra süresinde bildirimde bulunulduğunu, sigortalının hemen hastaneye götürülerek gerekli tetkiklerin yaptırıldığını, öte yandan dava dışı sigortalının açtığı davada alınan bilirkişi raporlarına itiraz edildiğini, kusur oranına ilişkin nihai rapor alınmadığını, bu nedenle Kurum zararı netlik kazanmadan açılan bu davanın öncelikle hukuki yarar yokluğundan; aksi hâlde esastan reddi gerektiğini savunmuş ayrıca davanın sigorta şirketine ihbarını ve İzmir 4. İş Mahkemesindeki dava ile birleştirilmesini talep etmiştir.
6. İhbar olunan Anadolu Sigorta A.Ş. davaya karşı beyanda bulunmamıştır.
Mahkeme Kararı:
7. İzmir 1. İş Mahkemesinin 10.04.2014 tarihli ve 2012/369 E., 2014/284 K. sayılı kararı ile; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava dışı sigortalının olayın meydana gelmesinde %60, davalı şirketin %40 oranında kusurlu oldukları yönünde görüş bildirildiğini, bu nedenle davacının Kurum zararının 52.928,81TL tutarındaki kısmını talep edebileceği gerekçesiyle bu miktarın yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
8. İzmir 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 26.10.2015 tarihli ve 2014/13699 E., 2015/17729 K. sayılı kararı ile; "...Dava, 11.02.2009 tarihli trafik-iş kazası nedeniyle 28.09.2012 tarihinde kontrol kaydıyla %100 oranında meslekte kazanma gücü kaybı oranı üzerinden Kurum sigortalısına bağlanan peşin değerli gelir, tedavi masrafı ve geçici iş göremezlik ödemeleri nedeniyle oluşan kurum zararının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ve davacı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddine;
2-Yasa Koyucu tarafından, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı esası getirilmiştir.
6111 sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren geçici 1. maddesi ile de, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de yine, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1 maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” 91. maddesine göre de “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının, sürücünün ve işletenin, zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleteni ve sürücülerin yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Sigorta sözleşmesinin sağladığı teminattan yararlanmayanlar bu haktan yararlanamazlar. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım için sorumluğun devam edeceği de kabul edilmelidir.
6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, kuşkusuz geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır.
Eldeki dosyada, Mahkemece, kazaya karışan aracın Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi bulunup bulunmadığı araştırılarak, tedavi giderleri yönünden poliçe limiti dahilinde kalan tutar için davanın konusuz kaldığı gözetilmeksin, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
3-)Dosya kapsamında bulunan gelir bağlama kararında, sigortalıda oluşan % 100,00 meslekte kazanma gücü kaybı oranı bakımından 28.09.2012 tarihinde kontrol kaydı bulunmasına, giderek bu durumun gerek rücu alacağı, gerekse ilk peşin değeri oluşturan miktara doğrudan etkili bulunması karşısında, kontrol muayene kaydının sonucunda meslekte kazanma gücü kaybı oranında değişiklik olup olmadığı, değişiklik olması halinde değişikliğin, ilk peşin sermaye değerli gelire etkisinin olup olmadığının Kurumdan araştırılarak ulaşılan sonuçta yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmesi gerekirken, sigortalının kesinleşen meslekte kazanma gücü kaybı oranı belirlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. İzmir 1. İş Mahkemesinin 18.01.2016 tarihli ve 2015/566 E., 2016/16 K. sayılı kararı ile; (3) numaralı bentte belirtilen bozma nedeni yönünden; 07.08.2012 tarihli tensip tutanağının 4/b maddesinde kontrol muayene sonucunun 28.09.2012 tarihinden sonra sorulmasına ilişkin ara karar oluşturulduğu, konuya ilişkin yazılan müzekkereye Konak Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından 25.06.2013 tarihli yazı ile sigortalının %100 maluliyet derecesinde bir değişiklik olmadığı, sürekli bakıma muhtaç olduğu ve kontrol muayenesi gerekmediği yönünde cevap verildiği, 11.09.2013 tarihli duruşma tutanağında müzekkere cevabı içeriğine yer verildiği, bu nedenle kontrol kaydı sonucunun araştırılması gerektiğine değinen bozmaya uyulmasının mümkün olmadığı; (2) numaralı bentte belirtilen bozma nedeni bakımından ise; 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemenin uygulanacak olması hâlinde poliçe olup olmadığını araştırma gereği bulunmadığı ancak konunun zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtildikten ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85, 86 ve 91. maddelerindeki hükümlere yer verildikten sonra, zorunlu mali sorumluluk sigortasına ilişkin düzenlemelerin, sigortalı işletenin ve eyleminden sorumlu olduğu sürücünün kusur oranı üzerinden üçüncü kişilerin zararını tazmin ettiği, bu nedenle zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesiyle sigorta edilmiş olan aracın işleteni veya sürücüsünün kusurundan kaynaklı olarak üçüncü kişi konumunda olmadıklarından bu kişilerin uğradığı zararların zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenlemeye bağlı olarak sorumluluğun son ermesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
(1) Gelir bağlama kararında dava dışı sigortalıda oluşan %100 meslekte kazanma gücü kaybı oranı bakımından 28.09.2012 tarihinde kontrol kaydı bulunması nedeniyle meslekte kazanma gücü kaybı oranında değişiklik olup olmadığının araştırılmasının gerekip gerekmediği, mahkemece bu konuda hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapılıp yapılmadığı;
(2) Davalı işverene ait aracın şoförü olarak bu araçla tek taraflı kazaya neden olan ve yaralanan, kazanın oluşumunda %60 kusurlu olduğu ihtilaflı olmayan dava dışı sigortalı için yapılan tedavi giderlerinin karayolları zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (6111 sayılı Kanun) 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde kazaya karışan aracın karayolları zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunup bulunmadığı araştırılarak tedavi giderleri yönünden poliçe limiti dahilinde kalan tutar için davanın konusuz kalıp kalmadığının gözetilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A-(1) numaralı uyuşmazlık yönünden;
13. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun (5510 sayılı Kanun) 21. maddesinin birinci fıkrasına göre; " İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır".
14. Aynı Kanun"un 16. maddesinde ise iş kazası ve meslek hastalığı hâllerinde sigortalıya sağlanan yardımlar; geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, sürekli iş göremez duruma düşen sigortalının kendisine; ölümü hâlinde hak sahiplerine gelir bağlanması, cenaze masrafı ödenmesi ve gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi olarak gösterilmiştir.
15. Bu kapsamda iş kazası geçiren sigortalı Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları tarafından tedavi altına alınmakta, sağlığına kavuşması için gerekli tüm tıbbi yardımlar sağlanmakta, bu arada sigortalıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmaktadır. Tedavi sonucunda sigortalı tamamen sağlığına kavuşarak yeniden çalışma gücünü kazanabileceği gibi, meslekte kazanma gücünü tamamen ya da kısmen yitirmesi de söz konusu olabilecektir.
16. Bu durumda 5510 sayılı Kanun"un 19. maddesine göre, "İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır".
17. Meslekte kazanma gücünü tamamen (%100) yitiren, yani sürekli tam iş göremez duruma düşen sigortalıya bağlanacak gelir sürekli iş göremezlik geliri olup, sigortalının Kanun"un 17. maddesine göre hesaplanacak aylık kazancının %70"idir. Ancak sigortalı başka birinin yardımına muhtaç ise gelir bağlama oranı %100 olacaktır. Meslekte kazanma gücündeki kayıp oranı %10 veya daha fazla olmakla birlikte %100"den az ise bu durumda sürekli kısmi iş göremezlik geliri meslekte kazanma gücü kaybı oranı ile doğru orantılı olarak bağlanacaktır (5510 sayılı Kanun m.19).
18. Görüldüğü üzere meslekte kazanma gücü kayıp oranı Kurum tarafından bağlanacak sürekli iş göremezlik gelirinin; dolayısıyla Kanun"un 21. maddesi uyarınca rücu edebileceği tazminat miktarını doğrudan etkileyen bir unsurdur.
19. 5510 sayılı Kanun"un "Kontrol muayenesi" başlıklı 94. maddesindeki; "....Malûllük, vazife malullüğü aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılar, malullük durumlarında artma veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunu ileri sürerek aylık ve gelirlerinde değişiklik yapılmasını isteyebilecekleri gibi; Kurum da harp malullüğü, vazife malullüğü, malullük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılar ile aylık veya gelir bağlanan ve çalışma gücünün en az % 60’ını yitiren malûl çocukların kontrol muayenesine tâbi tutulmasını talep edebilir.
Kurumca yaptırılan kontrol muayenesinde veya sigortalının isteği üzerine ya da işe alıştırma sonunda yapılan muayenesinde yeniden tespit edilecek malullük durumuna göre, malullük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri, yeni malullük durumuna esas tutulan raporun tarihini takip eden ödeme dönemi başından başlanarak artırılır, azaltılır veya kesilir...." hüküm ile de meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının kesin olarak belirlenmesine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
20. Somut olayda; dava dışı sigortalıya geçirdiği iş kazasında meslekte kazanma gücünü %100 kaybetmesi ve başkasının yardımına muhtaç olması nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, ancak 28.09.2012 tarihinde kontrol muayene kaydı konulduğu, mahkemece 07.08.2012 tarihli tensip tutanağının (4/b) maddesi ile kontrol muayene sonucunun 28.09.2012 tarihinde sorulması yönünde ara karar verildiği, 06.06.2013 tarihli müzekkere ile kontrol muayene sonucunun bildirilmesinin istendiği, Konak Sosyal Güvenlik Merkezinin 25.06.2013 tarihli cevabi yazısında Kocatepe Sosyal Güvenlik Merkezinin 05.11.2012 tarihli ve 22210 sayılı kararı ile daha önce tespit edilen %100 maluliyet derecesinde değişiklik olmadığına, başkasının sürekli yardımına muhtaç olduğuna ve kontrol muayenesi gerekmediğine karar verildiğinin belirtildiği, yazı ekinde Kocatepe Sosyal Güvenlik Merkezinin 05.11.2012 tarihli ve 22210 sayılı sağlık kurulu kararının gönderildiği, kararda daha önce tespit edilen %100 maluliyet derecesinde değişiklik olmadığı, sigortalının başkasının sürekli yardımına muhtaç olduğu ve kontrol muayenesi gerekmediği hususlarının yazılı olduğu, 11.09.2013 tarihli duruşma tutanağında "SGK"ya yazılan müzekkereye cevap verildiği, sigortalının %100 sürekli iş göremezlik oranının kesinleştiği ve kontrol muayenesinin gerekmediği yönünde karar alındığının bildirildiği görüldü." şeklinde müzekkere cevabı içeriğine yer verildiği görülmüştür.
21. Bu durumda gelir bağlama kararında yer alan kontrol muayene kaydı kapsamında sigortalıdaki meslekte kazanma gücü kaybı oranında değişiklik olup olmadığı konusunda mahkemece gerekli araştırmanın yapıldığı, sigortalının %100 sürekli iş göremezlik oranının kesinleştiği, bu nedenle direnme kararının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
22. O hâlde direnme kararının (1) numaralı uyuşmazlıkla ilgili bölümü onanmalıdır.
B-(2) numaralı uyuşmazlık yönünden;
23. 5510 sayılı Kanun"un 76. maddesindeki; "İşveren, iş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan genel sağlık sigortalısına sağlık durumunun gerektirdiği sağlık hizmetlerini derhal sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla işveren tarafından yapılan ve belgelere dayanan sağlık hizmeti giderleri ve 65 inci madde hükümlerine göre yapılacak masraflar Kurum tarafından karşılanır.
...
İş kazası ile meslek hastalığı, işverenin kastı veya genel sağlık sigortalısının iş sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderleri işverene tazmin ettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
(Mülga beşinci fıkra: 17/4/2008-5754/46 md.)
(Değişik altıncı fıkra: 17/4/2008-5754/46 md.) Genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir hareketi veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişilere, Kurumun yaptığı sağlık hizmeti giderleri tazmin ettirilir..." hükmü davacı Kurumun tedavi giderleri yönünden rücu hakkının yasal dayanağını oluşturmaktadır.
24. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun (2918 sayılı Kanun/KTK/Kanun) "Tanımlar" başlıklı 3. maddesine göre işleten, "Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır".
25. Kanun"un 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar..." hükmü bulunmaktadır.
26. Özellikle endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan teknik buluşlar ve makineleşme zarar tehlikesini arttırmış ve artan bu zarar tehlikesini önlemek için kusura dayanan sorumluluğun her zaman yeterli olmayacağı öngörülerek tehlikeli faaliyette bulunanların sebep oldukları zararları gidermesi kabul edilmiştir (Eren, F: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2006 s. 449 vd.).
27. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, s. 631 vd.; Kılıçoğlu, A: Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
28. Motorlu aracın işletilmesi sebebiyle meydana gelen destekten yoksun kalma zararı, bedensel zarar ve eşya zararından dolayı işleten sorumlu olup bu zararı tazmin etmekle yükümlü ise de bu zararların tazmin edilebilmesinin, işletenin ekonomik gücüne bağlı olduğu açıktır. Bu durumun hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabileceğini öngören kanun koyucu, Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin de gereği olarak, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü düzenlemiştir (Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2019/40 E., 2020/40 sayılı kararı, § 10, 09.10.2020 tarihli ve 31269 sayılı RG).
29. Nitekim KTK"nın 91. maddesine göre, "İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasına ilişkin primler peşin ödenir. Ancak, Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlık primlerin taksitler halinde tahsil edilmesine ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir..." .
30. Somut olayla ilgisi nedeniyle tedavi giderine ilişkin zarar kavramına değinilmelidir.
31. Vücut bütünlüğünün ihlâli, zarar görenin beden veya ruh bütünlüğünün maddî veya manevî bir zarar meydana gelecek şekilde bozulmasını ifade etmektedir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlar ise vücut bütünlüğünün ihlâli neticesinde meydana gelen maddî ve manevî eksilmeleri ifade etmektedir. Vücut bütünlüğünün ihlali sonucunda ortaya çıkan maddî zararlar 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun (818 sayılı BK) 46. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu/TBK m. 54) özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle zarar görenin malvarlığında meydana gelen maddî zararlar; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde tasnif edilebilir.
32. Belirtildiği gibi vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan maddî zararlardan biri de, 818 sayılı BK’nın 46. maddesinde “masraflar” olarak belirtilen 6098 sayılı TBK"nın 54. maddesinde ise doktrin ile aynı yönde adlandırıldırdığı üzere “tedavi giderleri”dir.
33. Zarar gören kişinin vücut bütünlüğünü eski hâle getirmek yani iyileştirmek veya hastalığın artmasına engel olmak için yapmış olduğu masraflar bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bu anlamda vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin iyileşmesi için yapılan muayene, tahlil, tedavi, ambulans, ameliyat, hastane, ilâç, bakım gibi masraflar bu kapsamda değerlendirilir. Bunun dışında zarar görenin bir organını kaybetmesi hâlinde bu organ yerine kendisine takılan organ veya protezler için yapılan masrafların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, İstanbul 2006, s. 712; OĞUZMAN Kemal / ÖZ, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler 7. Bası, İstanbul 2009, s. 514 vd.).
34. Trafik kazası sonucu bedensel bütünlüğü bozulan kişinin bunun tedavisi için yaptığı harcamalar nedeni ile uğradığı zarardan genel hükümler gereğince haksız fiil sorumlusu, bunun yanında 2918 sayılı Kanun’nun 85 ve 91. maddeleri gereğince motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi ve bunların sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketi sorumlu olarak belirlenmiştir.
35. Gelinen bu noktada KTK"nın 98. maddesi üzerinde durulmalıdır.
36. 2918 sayılı Kanun"un 98. Maddesi başlığı ile birlikte 25.02.2011 tarihlinde yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanun"un 59. maddesi ile değiştirilmiş olup 98. madde 6645 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile eklenen ibare dahil şu şekildedir;
“Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. (Ek cümle: 04/04/2015-6645 S.K./60. md) Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez”.
37. Yine 6111 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi;
“(1) Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erer. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir.
(2) Bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren altı ay içinde Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsili için kurduğu sistem mevcut haliyle Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilir. Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün tasfiyesine ilişkin iş ve işlemler aynı tarih itibarıyla Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilir” hükmünü içermektedir.
38. 6111 sayılı Kanun"un 59. maddesi ile değiştirilmiş olan KTK’nın 98. maddesinin ilk fıkrası değişiklikten önce;
"Motorlu araçların sebep oldukları kazalarda yaralanan kimselerin ilk yardım, muayene ve kontrol veya bu yaralanmadan ötürü ayakta, klinikte, hastane ve diğer yerlerdeki tedavi giderleri ile tedavinin gerektirdiği diğer giderleri aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacı başvurma tarihinden itibaren sekiz iş günü içinde ve zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları kapsamında öder” şeklinde idi.
39. KTK’nın 98. maddesinin değişiklikten önceki ve sonraki metinleri karşılaştırıldığında bu Kanun kapsamında trafik kazası sonucu oluşan yaralanma nedeniyle yapılan tedavi giderleri yönünden sigorta şirketinin sorumluluğunun sona ermiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu düzenlemeden sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleten ile onun eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücünün de yararlanması gerektiği açıktır.
40. Yeri gelmişken karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortasının (KZMSS) kişi yönünden kapsamına kısaca değinilmelidir.
41. KZMSS"de sigortacı, işletilme hâlinde olan motorlu aracın neden olduğu kazalarda üçüncü kişilerin yaralanması, ölmesi veya mallarının hasara uğramasından kaynaklanan zararları karşılamakla yükümlüdür.
42. Kural olarak motorlu aracın neden olduğu kazalarda zarar gören herkes KZMSS"den yararlanır. Ancak KZMSS"nin temel amaçlarından biri de, işletenin üçüncü kişilere karşı verdiği zararları güvence altına almak olduğundan, KTK"da bu amaç dikkate alınarak üçüncü kişi sayılmayan bazı kişilerin zararları sigorta kapsamı dışında tutulmuştur. Ayrıca istisnai olarak üçüncü kişi sayılan bazı kişilerin uğradıkları bazı zararlar da sigorta kapsamına alınmamıştır (Karasu, R.; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s.27).
43. İşletene ait motorlu aracın sürücüsü KTK"nın 86. maddesi uyarınca işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişi olup, zarar gören değil, sorumluluğu sigorta edilen ve kusuru hâlinde kusuruna göre zarardan sorumlu olan kişidir. (Aynı yönde görüş için bkz. Karasu, s.37). Nitekim KTK"nın 85. maddesinin son fıkrası uyarınca işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur; 86. maddenin birinci fıkrasına göre de işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.
44. Somut olayda; davalı şirkete ait işyerinde 06.02.2006 tarihinden itibaren çalışmakta olan dava dışı sigortalının 11.02.2009 tarihinde gece saat 21.00 sıralarında hafriyat taşıma işi yaparken sevk ve idaresindeki kamyon ile döküm sahasından hafriyat alanına gittiği sırada açık unuttuğu kamyonun damperinin üst geçide çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı kazada yaralandığı, hükme esas alınan 11.10.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda sigortalının %60; davalı işverenin %40 oranında kusurlu oldukları yönünde tespit yapıldığı görülmüştür.
45. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalara ve somut olaya ilişkin maddi ve hukuki birlikte değerlendirildiğinde; davalı işverene ait aracın sürücüsü olarak kullandığı kamyonla tek taraflı kazaya neden olan ve yaralanan, kazanın oluşumunda %60 kusurlu olan dava dışı sigortalıda oluşan bedensel zarar dolayısıyla yapılan tedavi giderlerinin kullandığı aracın karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında teminat altına alınan zararlardan olmadığı, bu nedenle 2918 sayılı Kanun"un 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 98. maddesi uyarınca davalı şirketin sorumluluğunun sona erdiğinin kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
46. Hâl böyle olunca direnme kararı usul ve yasaya uygundur.
47. Ne var ki Özel Dairece bozma nedenine göre hüküm altına alınan tedavi giderinin miktarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından bu yönde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Bir (1) numaralı uyuşmazlık yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, (III-A)
2- İki (2) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme uygun bulunduğundan alacağın miktarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, (III-B),Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.02.2021 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.