Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/479
Karar No: 2020/339

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/479 Esas 2020/339 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/479 E.  ,  2020/339 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 358-384


    Sanık ..."ın 4733 sayılı Kanun"un 8/4, TCK"nın 62/1, 52/2-4, 53/1 ve 54/1. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis ve 8.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, imha ve müsadereye ilişkin Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.10.2014 tarihli ve 358-384 sayılı hükmün, sanık ..., şikâyetçi vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 16.05.2018 tarih ve 385-7917 sayı ile;
    "I- Katılan ... İdaresi vekilinin temyizi üzerine yapılan incelemede;
    Suçtan doğrudan zarar görmeyen Gümrük İdaresinin kamu davasına katılmasına karar verilmesi de hükmü temyize yetki vermeyeceğinden, Gümrük İdaresi vekilinin temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca oy birliğiyle reddine,
    ...
    III- Üst Cumhuriyet savcısı, sanık ... ve sanık ..."ın temyizi üzerine yapılan incelemede ise;
    1- Sanıklar hakkında takdiri indirim uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK"nın 62/1. maddesi yerine TCK"nın 62/1-2. maddesinin ve gün para cezasının uygulama maddesinin TCK"nın 52/2. yerine TCK"nın 52/1-2. maddesinin yazılması suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
    2- Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmî Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözönünde bulundurularak hüküm oluşturulmasının gerekmesi,
    3- Dava konusu kaçak eşyanın TCK"nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesi yerine TCK"nın 54/1. gereğince müsaderesine karar verilmesi,
    4- Suça konu sigaraların müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken imha edilmesi ve bu konuda imha tutunağı düzenlenmesi için gümrük müdürlüğüne ve Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına da karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanıklar ... ve ... ile üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca,
    1- Hükmün 2. fıkrasından "62/1-2" ifadesinin çıkartılarak yerine "62/1." ifadesinin eklenmesi, 3. fıkrasından "TCK 52/1-2. fıkralarına" ifadesinin çıkartılarak yerine "TCK"nın 52/2. madde ve fıkrasına" ifadesinin eklenmesi,
    2- Hükümden TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine "24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK"nın 53/1-2-3. madde ve fıkralarının tatbikine," ifadesinin eklenmesi,
    3- Hüküm fıkrasında müsadere bölümünde yer alan "54/1 madde" ibaresinin çıkartılarak yerine "54/4. madde ve fıkrası" olarak değiştirilmesi,
    4- Suça konu sigaraların imha edilmesi ve bu konuda imha tutunağı düzenlenmesi için gümrük müdürlüğüne ve Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına dair fıkrasının hükümden çıkartılması ve diğer kısımlarının aynen bırakılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına" sanık ... yönünden oy çokluğuyla karar verilmiştir.
    Daire Üyeleri S. Saka ve A. Y. Bikirli; "...Sanık ..."ın, 03.01.2013 tarihinde Van ilinden temin ettiği kaçak sigaraları satmak amacıyla Ankara ili Gölbaşı ilçesine getirdiği sırada yakalandığı ve hakkında 24.07.2013 tarihinde 4733 sayılı Yasa"nın 8/4. maddesinden cezalandırılması için dava açıldığı; aynı gün dairemizde 2015/12265 esas sayılı incelemesi yapılan dosyada ise satmak için temin edilen kaçak sigaraların Van ili Gevaş ilçesinde 06.10.2012 tarihinde kamyona yüklendiği sırada yakalandığı ve hakkında 08.01.2013 tarihinde 4733 sayılı Yasa"nın 8/4. maddesinden cezalandırılması için dava açıldığı; sanığın bu şekilde hukuki kesinti oluşmadan bir suç işleme kararıyla, aynı mağdura karşı ve değişik zamanlarda 4733 sayılı Yasa"nın 8/4. maddesinde düzenlenen suçu işlediği anlaşıldığından, hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.08.2018 tarih ve 72857 sayı ile;
    "...Eylemlerin aynı nitelikte olduğu, iki eylem arasında kısa zaman aralığının gerçekleştiği, sanığın suç işleme iradesinin yenilendiğine dair bir bulgunun dosya içeriğinde mevcut olmadığı ve hukuki kesintinin de oluşmadığı anlaşılmakla, sanık ... yönünden 06.10.2012 ve 03.01.2014 (2013) tarihli eylemlerinin müteselsil kabul edilerek 4733 sayılı Yasa"nın 8/4 ve TCK"nın 43/1 maddeleri ile cezalandırılması gerekirken, iki ayrı dosyadan iki kez 4733 sayılı Yasa"nın 8/4 maddesi ile cezalandırılmasının
    usul ve yasalara aykırı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 03.10.2018 tarih, 8009-9844 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen beraat hükümleri onanmak, sanık ... hakkında verilen mahkûmiyet hükmü düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş; sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkûmiyet hükümlerinin ise bozulmasına karar verilmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ... hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz nedeni incelenmeden, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca aynı Kanun"un 3 ve 5. maddelerinde yapılan değişiklikler nedeniyle hükmün bozulmasının gerekip gerekmediği değerlendirilecektir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    03.01.2013 tarihli olay tutanağına göre; aynı tarihte saat 20.00 sıralarında, gümrük kaçağı sigara nakledileceği yönünde edinilen bilgi üzerine görevlilerce Gölbaşı ilçesi Taşpınar Mahallesi, 2869. Sokak girişinde bulunan 01 A.. .. plaka sayılı çekici ve 01 C.. .. plaka sayılı dorseden oluşan tırdan şüphelenilerek tertibat alınıp beklenilmeye başlandığı, aracın yanına gelen kişiler tarafından içerisinden kaçak sigara indirilmesi üzerine duruma müdahale edildiği, olay yerinde yakalanan sanık ...’ın şoför olarak çalıştığı araçta Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle yapılan aramada, farklı markalardan oluşan toplam 110.000 paket (11.000 karton) bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaranın ele geçirildiği,
    05.08.2013 tarihli bilirkişi raporunda, bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaraların gümrüklenmiş değerinin 715.717,20 TL olduğunun belirtildiği,
    Kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında, sigaraların CİF kıymetinin 165.000 TL, gümrük vergilerinin 562.399,20 TL, gümrüklenmiş değerinin 727.399,20 TL olduğunun bildirildiği,
    Bu eyleme ilişkin Gölbaşı (Ankara) Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.07.2013 tarihinde düzenlenip 29.07.2013 tarihinde Mahkemece kabul edilen iddianame ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Yerel Mahkemece sanık ...’ın 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesine muhalefet suçundan mahkûmiyetine karar verildiği,
    Bu hükmün sanık, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 16.05.2018 tarihli ve 385-7917 sayılı düzeltilerek onama kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 04.08.2018 tarih ve 72857 sayı ile itiraz kanun yoluna başvurulduğu,
    İtiraza konu edilen sanığın diğer eylemine ilişkin olup aynı tarihte incelenen Ceza Genel Kurulunun 2018/613 esas sayısına kayıtlı dosyada ise 06.10.2012 tarihli olay tutanağına göre, aynı tarihte saat 22.00 sıralarında devriye görevindeki ekip tarafından Karşıyaka Mahallesi, İpekyolu Caddesi üzerinde Taşocağı mevkisinde yolun sağ tarafında trafiğe kapalı alanda bulunan araçlardan şüphelenilerek olay yerine gidildiğinde, sanık ... ile inceleme dışı sanıkların yanında bulundukları 27 .. ... plaka sayılı aracın bagaj kısmında ve 01 BL. .. plaka sayılı çekiciye bağlı şekildeki 01 BR. .. plaka sayılı dorsede bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigara olduğunun görülmesi üzerine güvenlik sebebiyle Emniyet Amirliğinin önüne götürülen araçlarda Gevaş Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/291 D.İş sayılı önleme araması kararına istinaden yapılan aramada, 01 BR. .. plaka sayılı dorsede 25.000 paket (2.500 karton) ve 27 .. ... plaka sayılı araçta 30.000 paket (3.000 karton) olmak üzere farklı markalardan oluşan toplam 55.000 paket (5.500 karton) bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaranın ele geçirildiği,
    08.10.2012 tarihli numune inceleme tutanağında, sigaraların üzerinde TAPDK bandrolünün bulunmadığının belirtildiği,
    Kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında, sigaraların CİF kıymetinin 55.000 TL, gümrük vergilerinin 235.492,40 TL, gümrüklenmiş değerinin 290.492,40 TL olduğunun bildirildiği,
    Bu eyleme ilişkin Gevaş Cumhuriyet Başsavcılığınca 08.01.2013 tarihinde düzenlenip 25.01.2013 tarihinde Mahkemece kabul edilen iddianame ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Gevaş Asliye Ceza Mahkemesince 20.02.2014 tarih ve 22-68 sayı ile sanık ...’ın 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesine muhalefet suçundan mahkûmiyetine karar verildiği,
    Temyiz incelemesinde sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün düzeltilerek onanması dair Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 16.05.2018 tarihli ve 12665-7916 sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.10.2018 tarih ve 335889 sayı ile itiraz kanun yoluna başvurulduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Ön sorunun çözümünde isabetli bir hukuki sonuca varılabilmesi için öncelikle kaçakçılık suçlarına ilişkin mevzuat ve yapılan değişiklikler üzerinde durulmalıdır.
    4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan "Cezai hükümler" başlıklı 8. maddesinin dördüncü fıkrası;
    "Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ürünleri ya da taklit (...) işaretleri taşıyan ürünleri ticari amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar ile ambalajları üzerinde bulunan ürün bilgileri ile bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin içerdiği bilgilerin farklı olması halinde, bu ürünleri üreten veya ithal edenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu fıkrada belirtilen ürünlere el konulması, muhafazası ve tasfiyesi ile bunları ihbar edenlere ve yakalayan kamu görevlilerine ikramiye ödenmesi hususlarında 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda kaçak eşya için öngörülen usuller uygulanır. Bu ürünlere el konulduğu tarihten itibaren onbeş gün içinde, numune alınarak ve gerekli tespitler yapılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından imha suretiyle tasfiye kararı verilebilir." şeklindedir.
    4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen suç, 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren ve genel gerekçesinde amacı kaçakçılıkla mücadelenin etkin bir şekilde ve uzman personel eliyle yürütülmesi, uygulamadaki tereddütlerin ve sıkıntıların ortadan kaldırılması olarak belirtilen 6455 sayılı Kanun’la yürürlükten kaldırılıp 5607 sayılı Kanun’a müstakil bir suç olarak aktarılmıştır.
    Atılı suçun aktarıldığı 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun "Kaçakçılık suçları" başlıklı 3. maddesinin 18. fıkrası;
    "Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticarî amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesi ile; “Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;
    a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
    b) Satışa arz eden veya satan,
    c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
    kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.” biçiminde değiştirilmiş,
    5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 10. fıkrası; “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.” şeklinde yeniden düzenlenmiş,
    Aynı maddeye; “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyanın değerinin fahiş olması hâlinde, verilecek cezalar yarısından bir katına kadar artırılır.” biçiminde 22. fıkra eklenmiştir.
    Somut olayın karşılığı olan 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 5. fıkrası ise “Birinci ila dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmünü içermektedir.
    5607 sayılı Kanun’un “Nitelikli Haller” başlıklı 4. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; “Bu Kanunda tanımlanan suçların (...), üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” düzenlemesi uyarınca kaçakçılık suçunun ikiden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde cezada artırım yapılması gerekecektir.
    Karar tarihinden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle 5607 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrası “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.” şeklinde iken “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine;
    a) Soruşturma evresi sona erinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında,
    b) Kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza üçte bir oranında,
    indirilir. Bu husus, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilir. Soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılır.” biçiminde değiştirilmiş ve aynı maddeye “İkinci fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde uygulanmaz.” şeklindeki 3. fıkra eklenmiş,
    Anılan Kanun"un 63. maddesiyle de 5607 sayılı Kanun’da;
    “(1) Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödedikleri takdirde Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeden faydalanabilir.
    (2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir.” biçiminde geçici 12. madde ihdas edilmiştir.
    15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren son değişiklikle; 5607 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün kovuşturma evresinde de uygulanabilmesi, etkin pişmanlık hükümlerinin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilmesi, soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılması öngörülmüştür. Değişikliğe ilişkin geçiş hükümleri ise Kanun"un geçici 12. maddesinde düzenlenmiş, maddenin 2. fıkrasında kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan lehe değerlendirme yapılması gerekenler hakkında bozma kararı verileceği belirtilmiştir.
    Bu aşamada, ceza muhakemesi hukukunda “kanun yolları”ndan bahsedildikten sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisine değinilmelidir.
    Kanun yolları terimi, hâkim veya mahkeme tarafından verilen bir kararın, hatalı veya hukuka aykırı olması ya da tarafları tatmin etmemesi durumunda, maddi ve/veya hukuki açıdan bir kez daha aynı veya yargı erki içerisindeki başka bir merci tarafından incelenmesini sağlayan, CMK"nın 260 vd. maddelerinde düzenlenen hukuki çareler olarak tanımlanabilir (Ahmet Gökcen–Murat Balcı-M. Emin Alşahin–Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Bası, s. 641).
    Kanun yolları farklı açılardan sınıflandırılabilir. Bir ayrıma göre, dar anlamda kanun yolu ve geniş anlamda kanun yolu olarak ikiye ayrılır. Dar anlamda kanun yoluyla, yasada açıkça kanun yolu olarak adlandırılmış olan yasal çareler; geniş anlamda kanun yoluyla ise kanun yolu özelliğine sahip olmakla birlikte yasada açıkça kanun yolu olarak adlandırılmamış olan yasal çareler kastedilir. Bu ayrıma göre 1412 sayılı CMUK"da birinci grubu itiraz ve temyiz; ikinci grubu yargılamanın yenilenmesi ve yazılı emir oluşturmaktaydı (Nur Centel–Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Bası, s. 853).
    5271 sayılı CMK"da ise kanun yolları, olağan ve olağanüstü şeklindeki ayrım esas alınarak düzenlenmiştir. Bu ayrımda daha önce verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği hususu belirleyici olmaktadır. Kesin olmayan kararlara karşı gidilebilen kanun yolları olağan; kesin ve kesinleşmiş kararlara karşı gidilebilen kanun yolları ise olağanüstü kanun yolları şeklinde isimlendirilmektedir. Buna göre itiraz, istinaf ve temyiz olağan; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, kanun yararına bozma (yazılı emir) ve yargılamanın yenilenmesi ise olağanüstü kanun yollarını oluşturmaktadır (Ahmet Gökcen–Murat Balcı-M. Emin Alşahin–Kerim Çakır, Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Bası, s. 654; Nur Centel–Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 16. Bası, s. 853-854).
    5271 sayılı CMK"nın "Kanun Yolları" başlıklı altıncı kitabının, birinci kısmında genel hükümler (md. 260-266); ikinci kısmında olağan kanun yolları, itiraz (md. 267-271), istinaf (md. 272-285) ve temyiz (md. 286-307); üçüncü kısmında ise olağanüstü kanun yolları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı (md.308), Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı (md. 308/A), kanun yararına bozma (md. 309-310) ve yargılamanın yenilenmesi (md. 311-323) düzenlenmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinde;
    "(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
    (2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
    (3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir" şeklinde yer almaktadır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, Yargıtay Ceza Daireleri kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olup bu yetki sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları Yargıtay Kanunu"nun 28. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına bu yetkiyi kullanır.
    İtiraz, daire kararında gerek maddî ve gerek usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz yasa yoluna başvurusunu “itirazname” denilen belgeyi düzenleyerek yapar. İtiraz başvurusunda itiraz nedenlerinin açık ve gerekçesiyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekir.
    Gelinen noktada, 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrasının yasalaşma sürecinden ve geçici maddelerin hukuki niteliğinden bahsedilmelidir.
    7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası, kanun teklifinde "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar, gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." şeklinde iken, Adalet Komisyonunda verilen önerge ile "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." biçiminde değiştirilerek yasalaşmıştır.
    Geçici maddeler, kanunların geçiş hükümlerini düzenleyen maddelerdir. Yeni kabul edilen kanun hükmü ile getirilen düzenleme uygulamaya başlayıncaya kadar geçecek süre içinde yapılacak işlem ve düzenlemeler ya da uyulacak ilke ve kurallar ile daha önceki düzenlemelerden doğan hakların korunmasına ilişkin hususlar ve benzeri geçiş hükümleri geçici maddelerle düzenlenir. Anayasa Mahkemesinin 15.06.2000 tarihli ve 37-14 sayılı kararının gerekçesinde, geçici maddelerin hukuki niteliğine değinilmiş, genellikle geçiş dönemlerine ilişkin işlemlerin uygulama yöntemini ve kapsamını gösteren ayrık hükümleri içerdikleri, bir maddenin geçici madde olarak adlandırılmış olmasının onun etki ve değer bakımından diğerlerinden daha zayıf ve önemsiz olduğu anlamına gelmeyeceği, yasanın geçici maddeleriyle esas maddeleri arasındaki farklılık varsa özel nitelikleri nedeniyle geçici maddelerin esas maddelerden önce uygulanacağı belirtilmiştir (Erdin Bayram, Kanun Sistematiğinde "Madde", Yasama Dergisi, Sayı 8, Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2008, s. 112; Fahri Bakırcı, Yasalarda ve Yasa Maddelerinde Geçicilik Üzerine, Meclis Bülteni, Kasım 2004, s. 39).
    Anayasa Mahkemesinin 15.06.2000 tarihli ve 37-14 sayılı kararında belirtildiği şekliyle geçici maddelerin hukuki nitelikleri gereği öncelikle uygulanmaları gerekmektedir. 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrasında "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan" ibaresinde kanun yolu bakımından herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Yerel Mahkeme hükmü Özel Dairece onanmakla kesinleşmiş sayılsa da Daire ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulan ve geçici 12. maddenin yürürlüğe girdiği 15.04.2020 tarihi itibarıyla Ceza Genel Kurulu uhdesinde bulunan dosyalar bakımından, 5607 sayılı Kanun"da yapılan değişiklikler nedeniyle lehe yasa değerlendirmesi yapılması gerekenler hakkında, anılan ikinci fıkra hükmü gereğince bozma kararı verilmelidir.
    Öte yandan, ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren bir kanunun, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara tatbik edilebilmesi, ancak lehe sonuçlar doğurması durumunda mümkündür. Önceki ve sonraki kanunlara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunun uygulanmasına imkân bulunmamaktadır.
    5237 sayılı TCK"nın “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinin 2. fıkrasında “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şekildeki düzenlenme ile ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibinin istisnasını oluşturan "failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması", “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine yer verilmiştir.
    Değişen ceza mevzuatı karşısında dahi hâlen geçerliliğini koruyan 23.02.1938 tarihli ve 23–9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Suçun işlendiği zamanın yasası ile sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin farklı olması hâlinde, her iki yasanın birbirine karıştırılmadan, ayrı ayrı somut olaya uygulanıp, her iki yasaya göre hükmedilecek cezalar belirlendikten sonra, sonucuna göre lehte olanı uygulanmalı” şeklinde lehe yasanın tespitinde başvurulacak yöntem belirtilmiştir.
    Öğretide de anılan İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilke benimsenerek, uygulanma olanağı bulunan tüm yasaların leh ve aleyhteki hükümleri birlikte ayrı ayrı ele alınarak somut olaya göre sonuçlarının karşılaştırılması gerekeceği ve sonunda fail bakımından daha lehe sonuç veren yasanın belirlenip hükmün buna göre verileceği görüşleri ileri sürülmüştür (S. Dönmezer–S. Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c. 1, 11. Bası, s. 167; S. Dönmezer, Genel Ceza Hukuku Dersleri, s. 64; M. Emin Artuk-Ahmet Gökcen–M. Emin Alşahin–Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 13. Bası, s. 209).
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle 5607 sayılı Kanun’un 3 ve 5. maddelerinde lehe değişiklik yapılması, bu değişikliğe ilişkin geçiş hükümlerinin düzenlendiği 63. maddeyle ihdas edilen geçici 12. maddenin 2. fıkrasında olağan-olağanüstü ayrımı yapılmadan, kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan lehe değerlendirme yapılması gerekenler hakkında bozma kararı verilmesinin belirtilmesi karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun’la; 6545 ve 7242 sayılı Kanunlarla değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik nedenle kabulüne, Özel Dairenin sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmü bakımından düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin sanık ... hakkındaki hükmünün, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin ikinci fıkraları uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun’la; 6545 ve 7242 sayılı Kanunlarla değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik nedenle kabul edilerek, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararı kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmuş olması nedeniyle, sanık ... hakkındaki cezanın infazına başlanmış ise infazın durdurulmasına, sanığın bu suçtan cezaevine alınmış olması ihtimali bulunduğundan, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal serbest bırakılması için yazı yazılmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ... ve Üye ...; "Somut davada, sayın çoğunluğun sanık ... hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının, Özel Dairece düzeltilerek onanmasına karar verilen kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne yönelik olması nedeniyle 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrasının uygulama koşulları gerçekleşmediğinden dosyanın esası incelenmeden bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin kararından saygılarımızla ayrılıyoruz.
    Sanık ... hakkında Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 10.10.2014 tarih ve 358-384 E-K sayılı hüküm ile; 03.01.2013 tarihinde işlediği 4733 sayılı Kanun"a muhalefet suçundan 4733 sayılı Kanun"un 8/4, 62/1-2, 52/1-2 maddeleri uyarınca neticeten 3 yıl 4 ay hapis ve 8.320,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye karar verilmiştir.
    Hükmün Cumhuriyet savcısı ve sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, hükmü inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 16.05.2018 tarih ve 385-7917 E-K sayılı ilamı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Özel Dairenin düzeltilerek onama kararına karşı, sanık lehine itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ... hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    Dosyanın esasının görüşülmesine geçilmeden, 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca aynı Kanun"un 3. ve 5. maddelerinde yapılan değişikliklerin bozma nedeni yapılıp yapılmayacağı ön sorun olarak görüşülmüş ve yapılan oylamada itiraz nedeni tartışılmadan dosyanın 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca aynı Kanun"un 3 ve 5. maddelerinde yapılan değişiklik nedeniyle bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ise de;
    5271 sayılı CMK"nın 293/1. maddesinde "Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller." hükmü düzenlenmiştir.
    Hükme karşı temyiz yasa yoluna süresinde başvurulması üzerine hüküm kesinleşmeyecek, ancak temyiz başvurusunun reddedilerek hükmün onanmasına karar verilmesi veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesi halinde onama/düzeltilerek onama kararının verildiği tarihte hüküm kesinleşecektir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin düzenlendiği CMK"nın 308. maddesinde mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece onanmasına veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesi ve bu kararlar aleyhine itiraz yasa yoluna başvurulması hâlinde hükmün kesinleşmeyeceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
    Kanun koyucu hükmün kesinleşmesine dava zamanaşımı açısından sonuç bağlayarak, TCK"nın 68/5. maddesinde "Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği ... günden itibaren işlemeye başlar." hükmünü getirmiştir.
    5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un "İnfazın koşulu" başlığını taşıyan 4. maddesinde, "Mahkumiyet hükümleri kesinleşmedikçe infaz olunamaz." hükmü getirilmiştir.
    Açıklanan mevzuat hükümleri nazara alındığında, itiraza konu hüküm kesinleşmiş ve esasen infaz aşamasında olan bir hükümdür.
    15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12/1. maddesi "Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödedikleri takdirde Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeden faydalanabilir." hükmünü taşımaktadır.
    Geçici 12. maddenin 2. fıkrası ise "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." hükmünü taşımaktadır.
    Geçici 12. maddenin her iki fıkrası birlikte değerlendirildiğinde 5607 sayılı Yasa kapsamına giren suçlardan dolayı mahkûm olup da dosyası infaz aşamasında olanlar hakkında 5607 sayılı Kanun"un 5. maddesinde sanık lehine yapılan düzenlemeden yararlanma koşulu 1. fıkrada belirtilmiş iken, 5607 sayılı Yasa kapsamına giren suçlardan dolayı mahkûmiyet hükümleri kesinleşmemiş ve dosyası Yargıtay ilgili Ceza Dairesinde bulunanların dosyaları hakkında bozma kararı verileceği hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun hakkında bozma kararı verilmesini öngördüğü hükümler ilk derece mahkemesinin hükmüdür.
    Esasen Geçici 12/1. madde düzenlemesi sadece 5607 sayılı Yasa"nın 5/2. fıkrasındaki etkin pişmanlık kurumu ile ilgili olup 7242 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Kanun"un 3. maddesinin 22. fıkrasına eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilir." lehe düzenlemesi ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Her halükarda 5607 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı yargılanıp mahkûmiyetine karar verilen ve mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş hükümlüler hakkında 5275 sayılı CGTİHK"nın 98. maddesi uyarınca TCK"nın 7. maddesi nazara alınarak lehe Kanun"un tespiti açısından uyarlama yargılaması yapılması gerekecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının, Özel Dairece düzeltilerek onanmasına karar verilen kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne yönelik olması nedeniyle 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrasının uygulama koşulları gerçekleşmediğinden dosyanın esasına girilerek öncelikle, sanık hakkında yargılamaya konu 03.01.2013 tarihinde işlediği suçla, 06.10.2012 tarihinde işlediği ve Gevaş Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2014 tarih ve 22-68 E-K sayılı hükmüne konu 4733 sayılı Yasa"ya muhalefet suçu arasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediği tayin edilmelidir.
    Sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulannmasının gerektiğinin kabul edilmesi hâlinde itiraz kabul edilerek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 16.05.2018 tarih ve 385-7917 E-K sayılı ilamının bozulmasına karar verilmeli ve bozma nedenlerine 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca aynı Kanun"un 3. ve 5. maddelerinde yapılan değişiklikler bozma nedeni olarak eklenmelidir.
    Sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerekmediği sonucuna ulaşılması hâlinde itiraz ret edilmelidir. Bu durumda 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca aynı Kanun"un 3. ve 5. maddelerinde yapılan değişikliklerin bozma nedeni yapılmasına gerek yoktur. Zira bu durumda zaten 5607 sayılı Yasa"nın Geçici Madde 12/1 ve 5275 sayılı Yasa"nın 98. maddesi hükümleri hüküm mahkemesince uygulanacaktır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının, Özel Dairece düzeltilerek onanmasına karar verilen kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne yönelik olması nedeniyle dosyanın esası görüşülüp karara bağlanmadan 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca bozma kararı verilmesi hâlinde aşağıdaki sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz bir hâl alacaktır.
    A- Kesinleşen mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak lehe veya aleyhe Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulmayan dosyada uyarlama yargılaması 5275 sayılı Kanun"un 98. maddesi uyarınca yapılacak ve verilecek hüküm itiraz kanun yoluna tabi olurken, aynı nitelikteki ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulan dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca işin esası halledilmeden bozulmakla, CMK"daki bozma sonrası yargılama kurallarına, dolayısıyla temyiz yasa yoluna tabi olacaktır.
    B- Kesinleşen mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak lehe veya aleyhe Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca işin esası halledilmeden bozulmakla ilk derece mahkemesine gönderilen dosya CMK"daki bozma sonrası yargılama kurallarına, dolayısıyla temyiz yasa yoluna tabi olacaktır. Buna karşıt, itiraz yasa yoluna başvurulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosya, itiraz yasa yoluna başvurulmadan gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilecek ve 5275 sayılı Kanun hükümlerine göre uyarlama yargılaması yapılacak ve verilen hüküm itiraz yasa yoluna tabi olacaktır.
    C- Hükümlü hakkında hükmün kesinleşmesinden sonra yürürlüğe giren Kanun ile lehe düzenleme yapıldığından bahisle uyarlama yargılaması yapılsa dahi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gündemine gelen itiraz konusu hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bir karar verilip ihtilaf neticelendirilmediğinden aynı cezaya hükmedilmesi hâlinde karar aleyhine yeniden kanun yollarına müracaat kaçınılmaz olacaktır. Bu ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/4. fıkrasındaki "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmüne aykırılık oluşturacaktır.
    D- Özel Dairece hüküm düzeltilerek onanmakla kesinleştiği için dava zamanaşımı ortadan kalkmakta, itiraz ile Ceza Genel Kurulu huzuruna gelen dosyada itirazın kabulüne karar verilene kadar geçen süre dava zamanaşımının hesabında dikkate alınmamaktadır. Ceza Genel Kurulunun itirazı kabul etmesi hâlinde dosya derdest hale gelerek yargılamaya devam edildiğinden itirazın kabulü tarihinden itibaren geçerli olmak üzere dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlamaktadır. Kesinleşmiş bir hüküm üzerinde sonradan çıkan yasa nedeniyle hükmü veren mahkemenin yaptığı uyarlama yargılamasında ise dava zamanaşımı süresinden bahsedebilmek olanağı bulunmamaktadır. Bu itibarla sayın çoğunluğun değerlendirmesi kesinleşmiş dosyalar bakımından eşitliğe aykırı sonuçlar yaratmaktadır. Çünkü niteliği itibariyle aynı mahiyetteki kesinleşmiş dosyalar da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz ettiği dosyalar Yargıtay Ceza Genel Kurulunca esası incelenmeden doğrudan bozma kararı verildiğinde dava zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacak, itiraz edilmeyenler açısından ise ilk derece mahkemelerince uyarlama yargılaması yapılması nedeniyle dava zamanaşımı işlemeyecektir. Bu şekilde aynı kurallara tabi iki dosya arasında itiraz edilen dosya sanıkları lehine dava zamanaşımı yönünden fark yaratılmış olacaktır. Özellikle dava zamanaşımının dolmasına az bir süre kala kesinleşen dosyalar açısından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yasa yoluna başvurduğu dosyalar dava zamanaşımına uğrayacaktır.
    Yukarıda arz ettiğimiz nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının, Özel Dairece düzeltilerek onanmasına karar verilen kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne yönelik olması nedeniyle dosyanın esası görüşülüp karara bağlandıktan sonra itirazın kabulüne karar verilmesi hâlinde bozma nedenlerine 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası uyarınca aynı Kanun"un 3. ve 5. maddelerinde yapılan değişiklikler bozma nedeni olarak eklenmelidir" açıklamasıyla,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle,
    Karşı oy kullanmışlardır.
    Ulaşılan sonuç karşısında, sanık ... hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
    Öte yandan, Özel Dairenin 16.05.2018 tarihli ve 385-7917 sayılı ilamının, “III” numaralı kısmında sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmü incelenip karar verildiği hâlde inceleme dışı sanıklar ... ve ... hakkındaki mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelendiği “IV” numaralı bölümün sonuç kısmında “sanık ... yönünden sair yönleri incelenmeksizin” ibaresinin yazılması maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik nedenle KABULÜNE,
    2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 16.05.2018 tarihli ve 385-7917 sayılı düzeltilerek onama kararının sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmü yönünden KALDIRILMASINA,
    3- Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.10.2014 tarihli ve 358-384 sayılı sanık ... hakkındaki hükmünün, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin ikinci ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin ikinci fıkraları uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun’la; 6545 ve 7242 sayılı Kanunlarla değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek, Özel Dairenin sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmü yönünden düzeltilerek onama kararı kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmuş olması nedeniyle, sanık hakkındaki cezanın infazına başlanmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA, sanığın bu suçtan cezaevine alınmış olması ihtimali bulunduğundan, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA,
    5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi