3. Hukuk Dairesi 2017/6387 E. , 2017/15575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı hakkında ödenmeyen kira alacağı için ilamsız takip başlattığını, borçlunun yasal süre içinde borca kısmen itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek; borçlunun kısmi itirazının iptali ile temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; kira bedellerini ödediğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının sunduğu ödeme belgelerine göre kira borcunun ödenmiş olduğu gerekçesiyle alacak isteminin reddine ve Türk Borçlar Kanunu"nun 347. maddesi uyarınca 10 yıllık uzama süresinin dolmadığı gerekçesiyle tahliye isteminin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Taraflar arasında imzalanan 01.10.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı kiraya veren 30.06.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile ödenmeyen 2011 yılı Ekim ayı ile 2015 yılı Haziran ayları arası 45 aylık kira bedeli olmak üzere toplam 13.730 TL kira alacağının tahsilini istemiştir. Davalının borca kısmi itirazı üzerine davacı kısmi itirazın iptalini ve temerrüt nedeniyle davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Kural olarak kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer.
Türk Borçlar Kanunu" nun 104/1 maddesi “Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır” hükmünü içerir.
Dosya kapsamına göre; davalının sunduğu banka dekontlarına göre 25.11.2011-06.01.2016 tarihleri arasında kira ödemeleri yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu ödeme belgeleri Türk Borçlar Kanunu"nun 104/1 maddesi uyarınca borcun ödendiğine dair karine kabul edilmiş ise de banka aracılığı ile yapılan ödemelerde alacaklının ihtirazi kayıt ileri sürme olanağı yoktur. Bankaya ödeme yapılması durumunda, bankanın kiracıya verdiği alındı makbuzları, Türk Borçlar Kanunu" nun104/1 maddesi anlamında makbuz kabul edilemez. Bu halde davalı kiracı tarafından sunulan belgedeki ödemeler, önceki aylara ait kira bedellerinin ödendiğinin kabulü anlamına gelmez. Bu durumda mahkemece davacının talep ettiği 2011 yılı Ekim ayı ile 2015 yılı Haziran ayları arası 45 aylık kira bedeli tespit edilip, davalı tarafından yapılan ödemeler de nazara alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2- Türk Borçlar Kanununun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel (istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Icra takinde gönderilen süreli ödeme emride ihtar yerine geçer. Kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiraya verene götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir. Bundan ayrı, sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususta gözönünde tutulmalıdır. Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödemede geçerlidir.
6100 sayılı HMK"nun 26/1. maddesine göre "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." Davacı dava dilekçesinde, kısmi itirazın iptali ile temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesini istediği halde mahkemece, davacının tahliye istemi Türk Borçlar Kanunu" nun 347. maddesi uyarınca süre bitimi nedeniyle tahliye davası olarak nitelendirilip karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.