Esas No: 2019/207
Karar No: 2020/337
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/207 Esas 2020/337 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 98-6
Sanık ..."ın 4733 sayılı Kanun"a muhalefet suçundan, sanık ..."ın ise aynı suça teşebbüsten beraatlerine ilişkin Gürün Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.02.2013 tarihli ve 22-64 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 30.06.2015 tarih ve 26454-17943 sayı ile;
“Sanıklara ait ve ele geçirilen sigaraların miktarı göz önüne alındığında ticari miktarda olduğu anlaşılmakla, sanıkların ticari kasıtla hareket ettikleri anlaşıldığından haklarında ayrı ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken, yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 14.01.2016 tarih ve 98-6 sayı ile;
"...Yargıtay 7. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarında 20 kartona kadar kaçak sigaranın kişisel kullanım içerisinde olduğu kabul edilmektedir. (7. Ceza Dairesi 2014/26250 Esas 2015/17471 Karar, 2014/20161 Esas 2015/17120 Karar, 2014/18993 Esas 2015/17067 Karar) Her ne kadar dosyamızda yakalanan suça konu sigaraların miktarı 25 karton olsa da sanıklar savunmalarında sigaraların bir kısmının sanık ..."ın kişisel kullanımına ait olduğunu, bir kısmının da yaklaşan Ramazan Bayramı"nda gelen misafirlere ikram etmek için olduğunu beyan etmişlerdir.
Suç tarihi 26.08.2011 tarihi olup 2011 yılında Ramazan Bayramı 29.08.2011 arife günü başlamakta ve 30-31.08.2011-01.09.2011 tarihlerinde devam etmektedir. Ülkemizde bayramlarda gelen misafirlere ikramda bulunmanın gelenek olduğu ve sanıkların Vanlı olmaları nedeni ile misafirlerinin ve kendilerinin kaçak tabir edilen sigaraları kullanma durumunun ağırlığı göz önüne alındığında sanıkların beyanlarının suçtan kurtulmaya yönelik olmadığı, gerçeği beyan ettikleri kabul edilmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2018 tarihli ve 280849 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 08.04.2019 tarih ve 8400-29820 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı 4733 sayılı Kanun"a muhalefet suçunun unsurları ile sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup yapılan müzakere esnasında, Ceza Genel Kurulu Başkanın önerisi üzerine, sanıklara atılı suçun sabit olduğunun kabulü hâlinde, ayrıca 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 61 ve 62. maddeleriyle 5607 sayılı Kanun"un 3 ve 5. maddelerinde yapılan değişiklikler nedeniyle sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği hususu uyuşmazlık kapsamına alınmıştır.
İncelenen dosya kapsamından;
26.08.2011 tarihli arama tutanağına göre; aynı tarihte saat 21.30 sıralarında Malatya-Kayseri karayolu üzerinde, Suçatı beldesi Yuvaköy yol ayrımında Gürün Sulh Ceza Mahkemesinin 04.08.2011 tarihli ve 94-101 sayılı önleme araması kararına istinaden icra edilen uygulamada görevlilerce durdurulan 33 ... .. plaka sayılı yolcu otobüsünde yapılan aramada, sanık ... tarafından İstanbul iline gönderildiği tespit edilen kutunun içerisinde Prestige ve Toros 2005 marka toplam 250 paket bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaranın ele geçirilerek muhafaza altına alındığı,
27.09.2012 tarihli bilirkişi raporunda, üzerlerinde TAPDK ve GİB logolarını içerir bandrol bulunmayan ve yurda kaçak yoldan sokulan sigaraların bir paketinin CİF kıymetinin 1 TL olduğunun belirtildiği,
Kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında, ele geçen sigaraların CİF kıymetinin 175 TL, gümrük vergilerinin 932,19 TL, gümrüklenmiş değerinin 1.107,19 TL olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Araç muavini tanık ... aşamalarda; içerisinden kaçak sigara çıkan kutuyu Van ilinde üzerinde kimlik fotokopisi bulunan sanık ...’ın, bayram şekeri olduğunu söyleyerek sanık ... tarafından teslim alınmak üzere İstanbul iline gönderdiğini beyan etmiştir.
Sanık ... kollukta; Van ilinde bir esnaftan satın aldığı kaçak sigaraları bir kolinin içerisinde İstanbul"da oturan oğlu sanık ..."a gönderdiğini, oğlu sanık ..."in sigaraları akrabalarına içmeleri için dağıtacağını, yasak olduğunu bilmediğini, Mahkemede farklı olarak; çocuklarının içmek ve akrabalarına dağıtmak için kendisinden istedikleri sigaraları satın alarak İstanbul iline gönderdiğini, ticari amacının olmadığını,
Sanık ... ise aşamalarda; babası sanık ..."ın telefonla, bayramda akrabalarına hediye etmek için bir koli içerisinde Prestige ve 2005 marka sigara ile şeker gönderdiğini söylemesi üzerine otogara gidip koliyi aldığında, içinde sadece şekeri gördüğünü, aracın şoföründen sigaralara kaçak olduklarından dolayı görevlilerce el konulduğunu öğrendiğini, Van ilinde her yerde satılan sigaraların kaçak olduğundan haberinin olmadığını, dava konusu sigaraları kendisinin içeceğini ve arkadaşlarına ikram edeceğini, suç işlemek amacıyla hareket etmediğini,
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının birlikte değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan "Cezai hükümler" başlıklı 8. maddesinin dördüncü fıkrası;
"Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ürünleri ya da taklit (...) işaretleri taşıyan ürünleri ticari amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar ile ambalajları üzerinde bulunan ürün bilgileri ile bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretlerin içerdiği bilgilerin farklı olması halinde, bu ürünleri üreten veya ithal edenlere iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu fıkrada belirtilen ürünlere el konulması, muhafazası ve tasfiyesi ile bunları ihbar edenlere ve yakalayan kamu görevlilerine ikramiye ödenmesi hususlarında 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda kaçak eşya için öngörülen usuller uygulanır. Bu ürünlere el konulduğu tarihten itibaren onbeş gün içinde, numune alınarak ve gerekli tespitler yapılarak, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından imha suretiyle tasfiye kararı verilebilir." şeklindedir.
4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen suç, 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren ve genel gerekçesinde amacı kaçakçılıkla mücadelenin etkin bir şekilde ve uzman personel eliyle yürütülmesi, uygulamadaki tereddütlerin ve sıkıntıların ortadan kaldırılması olarak belirtilen 6455 sayılı Kanun’la yürürlükten kaldırılıp 5607 sayılı Kanun’a müstakil bir suç olarak aktarılmıştır.
Atılı suçun aktarıldığı 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu"nun "Kaçakçılık suçları" başlıklı 3. maddesinin 18. fıkrası;
"Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticarî amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesi ile; “Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;
a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,
b) Satışa arz eden veya satan,
c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan,
kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur.” biçiminde değiştirilmiş,
5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 10. fıkrası; “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.” şeklinde yeniden düzenlenmiş,
Aynı maddeye; “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyanın değerinin fahiş olması hâlinde, verilecek cezalar yarısından bir katına kadar artırılır.” biçiminde 22. fıkra eklenmiştir.
Somut olayın karşılığı olan 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 5. fıkrası ise “Birinci ila dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmünü içermektedir.
Karar tarihinden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 ve 62. maddeleriyle 5607 sayılı Kanun’da değişiklikler yapılmıştır.
7242 sayılı Kanun’un 61. maddesiyle 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 22. fıkrasına “Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilir.” cümlesi eklenmiş,
62. maddesiyle 5607 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrası “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.” şeklinde iken “Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine;
a) Soruşturma evresi sona erinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında,
b) Kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza üçte bir oranında,
indirilir. Bu husus, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilir. Soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılır.” biçiminde değiştirilmiş ve aynı maddeye “İkinci fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde uygulanmaz.” şeklindeki 3. fıkra eklenmiştir.
15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren son değişikliklerle; suça konu eşyanın değerinin hafif veya pek hafif olması hâlinde cezalardan indirim yapılması, 5607 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün kovuşturma evresinde de uygulanabilmesi, etkin pişmanlık hükümlerinin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilmesi, soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılması öngörülmüştür.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun"un 8. maddesinin dördüncü fıkrası ile 5607 sayılı Kanun"un 3. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan suçların oluşabilmesi için, failin öngörülen seçimlik hareketleri ticari amaçla gerçekleştirmesi gerekmektedir. Ancak, "ticari amaç" kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunda anılan Kanun"larda bir tanımlamaya yer verilmemiştir.
Ticari amaç birçok kaçakçılık suçunda aranan bir manevi unsur olup öğretide bu konuda;
"Ticari amaç maddi menfaat elde etmek amacıdır. Ticaret maddi kazanç için yapılan faaliyettir. Failin amacı kazanç dışında amaç ise maddi unsuru eksik kalacaktır." (Erdener Yurtcan, Yeni Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Şerhi, Beta Yayınları, İstanbul, 2007, s.21); "Bu suç düzenlemesinde kast, özel kasttır. Bu nedenle, bu suç düzenlemesi ancak özel kastla işlenebilir. Bu özel kast, faildeki ticari amacı ifade eder. Failin, suç teşkil eden seçimlik hareketleri, ticari amaçla (saikle) işlemesi gerekir. Eğer, failde ticari amaç bulunmuyorsa, bu suç oluşmayacaktır. Bu nedenle, bu seçimlik hareketin kişisel kullanımlar için yapılması bu suçu oluşturmayacaktır." (Mustafa Özen, 5607 sayılı Kaçakçılık Kanununda Düzenlenen Suçlar, Adalet Yayınevi, 1.Bası, Ankara, 2015, s.98); "Ticari amaç olması için, belli bir uğraşın sonunda maddi bir menfaat gereklidir. Kazanç dışında başka bir amaç varsa belirtilen suç oluşmayacaktır. Örneğin, fail acıyarak yardım etmek veya korumak amacıyla belirtilen fiilleri işlerse bu takdirde koşulları çerçevesinde iştirak iradesi araştırılacaktır. Kişisel kullanım veya tüketim çerçevesinde yapılanlar suç kapsamında değerlendirilmemektedir." (Dilara Şahin, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundaki İthalat Kaçakçılığı Suçları ve Kabahatler, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2011, s.68); "Kendisinin kişisel kullanım ve tüketimi için kaçak eşyanın satın alınması, saklanması, taşınması hareketleri kasten işlense dahi bu suç oluşmayacaktır" (Selçuk Bütün, 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Kapsamında Gümrük Kaçakçılığı Suçları, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, 2008, s.70) şeklinde görüşler ileri sürülmüştür.
Ticari kelimesinin sözcük anlamı "ticaretle ilgili, ticarete ilişkin"dir. Ticaret ise "ürün, mal vb. alım satımı, kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliği, alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı, kâr" anlamlarına gelmektedir. (Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, 11. Bası, Ankara, 2011, s.2354-2355). Bu bakımdan "ticari amaç"ın, kazanç elde etmek amacı olarak tanımlanması mümkündür. Ticari amaç çoğunlukla bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten "tacir"ler tarafından güdülen bir amaçtır. Ancak ticari amacın, "tacir" sıfatıyla mutlak bir bağlantısı bulunmamaktadır. Zira tacir sıfatını taşıyan gerçek kişilerin tüm eylem ve işlemleri ticari değildir. Aynı şekilde tacir olmayan kişilerin de ticari maksatla hareket etmesi mümkündür. Ticari amaç, kazanç elde etmek için satmak amacıyla almakla da sınırlı değildir. Kişinin kendi şahsi ihtiyaçları dışında belirli bir meslek veya ticari faaliyetin icrası kapsamında maliyet unsuru olarak yahut alacak-borç ilişkilerinde kullanmak üzere yaptığı alımların da ticari amaçla yapıldığı kabul edilmelidir.
Tüm bu nedenlerle failin ticari amaçla hareket edip etmediği, ekonomik ve sosyal durumu, suça konu eşyanın cinsi, nevi, kullanım yeri, zamanı, miktarı, değeri, bulundurma ve ele geçiriliş biçimi gibi hususlar gözetilerek her olayın özelliğine göre değerlendirilip belirlenmelidir.
Diğer taraftan, ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren bir kanunun, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara tatbik edilebilmesi, ancak lehe sonuçlar doğurması durumunda mümkündür. Önceki ve sonraki kanunlara göre hükmedilecek cezalar ve güvenlik tedbirleri aynı ise suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunun uygulanmasına imkân bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK"nın “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinin 2. fıkrasında “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şekildeki düzenlenme ile ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibinin istisnasını oluşturan "failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması", “geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine yer verilmiştir.
Değişen ceza mevzuatı karşısında dahi hâlen geçerliliğini koruyan 23.02.1938 tarihli ve 23–9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Suçun işlendiği zamanın yasası ile sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin farklı olması hâlinde, her iki yasanın birbirine karıştırılmadan, ayrı ayrı somut olaya uygulanıp, her iki yasaya göre hükmedilecek cezalar belirlendikten sonra, sonucuna göre lehte olanı uygulanmalı” şeklinde lehe yasanın tespitinde başvurulacak yöntem belirtilmiştir.
Öğretide de anılan İçtihadı Birleştirme Kararındaki ilke benimsenerek, uygulanma olanağı bulunan tüm yasaların leh ve aleyhteki hükümleri birlikte ayrı ayrı ele alınarak somut olaya göre sonuçlarının karşılaştırılması gerekeceği ve sonunda fail bakımından daha lehe sonuç veren yasanın belirlenip hükmün buna göre verileceği görüşleri ileri sürülmüştür (S. Dönmezer–S. Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, c. 1, 11. Bası, s. 167; S. Dönmezer, Genel Ceza Hukuku Dersleri, s. 64; M. Emin Artuk-Ahmet Gökcen–M. Emin Alşahin–Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 13. Bası, s. 209).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;
Tüm dosya kapsamından, 26.08.2011 tarihinde saat 21.30 sıralarında Malatya-Kayseri karayolu üzerinde, Suçatı beldesi Yuvaköy yol ayrımında icra edilen uygulamada görevlilerce durdurulan yolcu otobüsünde usulüne uygun şekilde yapılan aramada, sanık ...’ın İstanbul ilinde teslim edilmek üzere oğlu diğer sanık ...’a gönderdiği kutunun içerisinde Prestige ve Toros 2005 marka toplam 250 paket bandrolsüz ve gümrük kaçağı sigaranın ele geçirilerek muhafaza altına alındığı anlaşılan olayda;
Sanık ...’ın kovuşturma aşamasında çocuklarının kendisinden istedikleri sigaraları satın alıp İstanbul iline gönderdiğini, sanık ...’ın ise aşamalarda babası sanık ..."ın telefonla, bir koli içerisinde Prestige ve 2005 marka sigara ile şeker gönderdiğini söylemesi üzerine otogara gidip koliyi aldığında, içinde sadece şekeri görünce aracın şoföründen dava konusu sigaralara kaçak olduklarından dolayı görevlilerce el konulduğunu öğrendiğini ifade etmeleri, ele geçirilen kaçak sigaraların çeşitli markalara ait ve miktar itibarıyla ticari mahiyette olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların suç işlemek kastıyla hareket etmediklerine ve ticari amaçlarının bulunmadığına dair suç ve cezadan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceği, sanıklara atılı suçun sabit olduğu kabul edilmelidir.
Sanıklara atılı suçun sabit olduğu sonucuna ulaşılmakla; 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 ve 62. maddeleriyle 5607 sayılı Kanun’un 3 ve 5. maddelerinde lehe değişiklikler yapılması karşısında, Yerel Mahkemece 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun’la, 6545 ve 7242 sayılı Kanunlar ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin; sanıklara atılı 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesine muhalefet suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi ve 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 ve 62. maddeleriyle 5607 sayılı Kanun’un 3 ve 5. maddelerinde lehe değişiklikler yapılması karşısında, Yerel Mahkemece 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun’la, 6545 ve 7242 sayılı Kanunlar ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Gürün Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 98-6 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin; sanıklara atılı 4733 sayılı Kanun’un 8/4. maddesine muhalefet suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi ve 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 ve 62. maddeleriyle 5607 sayılı Kanun’un 3 ve 5. maddelerinde lehe değişiklikler yapılması karşısında, Yerel Mahkemece 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 4733 sayılı Kanun’la, 6545 ve 7242 sayılı Kanunlar ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.07.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verilmiştir.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.