Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/13141
Karar No: 2016/10655
Karar Tarihi: 21.11.2016

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/13141 Esas 2016/10655 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/13141 E.  ,  2016/10655 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, taraf vekillerince ayrı ayrı süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının sürücüsü olduğu motorsiklete tam kusurlu olarak çarpmasıyla oluşan kazada, davacının aracının hasar gördüğünü ve davacının kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığını, davacının tedavi masrafı yaptığını, öğrenci olan davacının eğitiminin aksadığını ve zarar gördüğünü, tedavisinin hala devam ettiğini, manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL. maddi ve 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 07.01.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat taleplerini 131.651,33 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı ..., davacının tedavisi için kendisi ve aracın trafik sigortacısı tarafından davacıya ödeme yapıldığını, talep edilen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... şirketi vekili, poliçe limiti olan 50.000,00 TL. ile sınırlı olarak ve sigortalılarının kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, davacıya 8.645,00 TL. tedavi giderini 27.12.2005 tarihinde ödediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, kazaya karışan aracın kazadan önce diğer davalıya satılıp teslim edildiğini ve işleten sıfatı bulunmayan davalının zarardan sorumlu olmadığını, 1 ve 2 yıllık sürede açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, davacının kaza nedeniyle oluşan maddi zararlarının diğer davalılar tarafından giderildiğini, talep olunan manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 131.651,33 TL. maddi tazminatın, 5.000,00 TL"lik kısmının kaza tarihinden (davalı sigortacı, dava tarihinden işleyecek faiz ve poliçe limitiyle sorumlu olmak kaydıyla), bakiye kısmının ıslah tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline; 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ..."dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı .... vekilinin aşağıdaki bendin (2 nolu) kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı taraf, kazadaki yaralanması nedeniyle çalışma gücü kaybına uğradığını ileri sürerek maddi zararlarının tazmini amacıyla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, kısmi dava biçiminde açtığı davada, 5.000,00 TL. maddi tazminat isteminde bulunmuş; daha sonra alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, maddi tazminat talebini 131.651,33 TL"ye yükselterek davasını ıslah etmiştir.
    2918 sayılı KTK"nun 109/1. maddesinde "motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" düzenlemesine; 109/2. maddesinde ise "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" düzenlemesine yer verilmiştir.
    Bu yasal düzenlemeler ile, eylemin aynı zamanda suç teşkil ettiği durumlarda, zarar sorumluları arasında ayrım yapılmaksızın, tüm taraflar için ceza zamanaşımının uygulanması benimsenmiştir.
    Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 11.11.2005 tarihinde yaralamalı, maddi hasarlı, 2 aracın karıştığı kaza meydana gelmiş; davalı sürücü ..."e şeride tecavüz etmesi sebebiyle tam kusur izafe edilmiştir. Kazada, davacı ile davacının motorsikletinde bulunan yolcu, kemik kırığı oluşacak biçimde yaralanmış; davalı sürücü ... hakkında ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2006/88 Esas sayılı dosyasında, bilinçli taksirle yaralamaya sebebiyet vermekten dava açılmış, yargılama sonunda davalı sürücünün tam kusuruna istinaden, TCK"nun 89/1-2 ve 22/3 maddelerine göre, neticeten 3.600,00 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş; mahkeme kararı, temyizde (olayda birden çok kişi yaralandığından tatbik edilmesi gereken kanun maddesinin TCK"nun 89/4. maddesi olduğu eleştirisi yapılmak suretiyle) onanarak kesinleşmiştir.
    Bu suç için TCK"nun 66/1-e maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi 8 yıldır. Dava, kaza tarihinden sonraki 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmeden açılmış ise de; kısmi dava biçiminde açılan davada, talep edilen maddi tazminat miktarının artırılmasına yönelik ıslah talebinin 08.01.2014 tarihinde, yani ceza zamanaşımı süresi de geçirildikten sonra yapıldığı görülmektedir. Bu durum karşısında, davalı ... şirketi vekilinin, yasal süresi içerisinde, ıslah edilen kısma ilişkin olarak zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü de gözetilerek, bu davalı yönünden ıslah edilen kısım için zamamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalının zamanaşımı def"i dikkate alınmadan, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    3-Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden; davacı taraf, dava ve ıslah dilekçesinde, davaya ve ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat için kaza tarihinden itibaren faize karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde istenen miktara, isteme uygun biçimde kaza tarihinden faiz yürütülmesine rağmen, ıslah ile artırılan bölüme ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya,
    gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Bu nedenlerle mahkemece, ıslah edilen kısım itibariyle de istem gibi kaza gününden itibaren faiz işletilmesine karar verilmeyişi doğru görülmemiştir.
    4-Davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin temyiz talepleri yönünden; davacı tarafın haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik maddi tazminat talebi için, zararın kapsamının belirlenmesi açısından, maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi önem arzetmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturacağı uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Somut olayda, kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak,.. Adli Tıp Şube Müdürlüğü görevlisi adli tıp uzmanının, 06.11.2012 tarihli raporunda ve ... Devlet Hastanesi görevlisi ortopedi uzmanının 12.04.2013 tarihli raporunda, davacının kaza sonucu oluşan yaralanmalarının, kalıcı maluliyete yol açmadan iyileştiği belirtilmiş olmasına rağmen; ... Devlet Hastanesi"nin 23.07.2013 tarihli raporunda, davacıda % 20 oranında kalıcı maluliyet oluştuğu yönünde görüş bildirildiği, mahkemenin % 20 maluliyet oranı üzerinden hesaplama yaptırarak maddi tazminatı hüküm altına aldığı görülmektedir. Bu haliyle, davacı için alınan doktor raporları arasında açık çelişki bulunmakta olup, mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmesi suretiyle eksik inceleme yapılmıştır.
    Bu durumda mahkemece, kazayla ilgili tüm tedavi evrakları celbedilerek yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü esas alınarak, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi"nden çelişkilerin giderilmesi yönünde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, kazanılmış haklar da nazara alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Kabule göre ise, davacının üniversite öğrencisi olduğu bildirildiğine ve ekonomik sosyal durum araştırma tutanağı ile de bu husus tespit edildiğine göre, davacının okuduğu ilgili üniversiteden öğrenim bilgilerinin istenilmesi, öğrenci olduğunun tespit edilmesi halinde, mezun olduğunda mesleğine göre elde edebileceği gelirin saptanması için emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı, mesleğine göre yılın tamamında çalışıp çalışamayacağı gibi hususların sorulması, bu tespitlerden sonra davacının belirlenen geliri üzerinden maddi tazminat hesaplaması yaptırılması gerekirken, asgari ücretin iki katı gelir elde edeceği varsayımına dayanan bilirkişi raporuna göre, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
    5-Bozma ilamının kapsam ve şekline, davacının maluliyet oranının usulünce belirlenmesinden sonra, talep edebileceği manevi tazminat hakkında karar verilebilecek olmasına göre; davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin, manevi tazminata ilişkin temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı .... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı .... vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün BOZULMASINA; (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin, manevi tazminata ilişkin temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 21/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi