22. Hukuk Dairesi 2016/526 E. , 2019/210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde mağaza müdürü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, işyerinde fazla çalışma yapmasına rağmen ücretinin ödenmediğini, Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri tarafından yapılan denetimlerde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğinin tespit edilmesi üzerine, aylık net ücreti 1.500,00 TL olmasına rağmen, çıplak ücretinin 950,00 TL olarak gösterildiğini ve kalan 550,00 TL"sinin fazla mesai kalemi adı altında ödenmeye başlandığını ileri sürerek ödenmeyen fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının fazla çalışma ücreti alacağının kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Haziran 2012 dönemi ve sonrasına ait bordrolarda fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunduğu ve imzalı olduğu, davacının fazla çalışma iddiasına ispata yarar yazılı delil bulunmadığı, Eylül 2009-Haziran 2012 dönemine ilişkin bordrolarda fazla çalışma tahakkuku bulunmakta ise de bordroların imzasız olduğu, bu durumda fazla çalışma iddiasının tanık delili ispatı mümkün ise de, yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarının husumetli olduğu ifade edilerek, anılan dönem yönünden de hesaplama yapılmamıştır. Buna göre, bilirkişi tarafından davacının işyerinde müdür olarak görevlendirildiği Ağustos 2013 tarihi itibariyle ücretinin net 1.500,00 TL olduğunun sabit olduğu, ancak davacının gerçek ücreti 1.500,00 TL olmasına rağmen, söz konusu döneme ilişkin fazla çalışma ücreti ödemesinin gerçek ücret üzerinden yapılmadığı gerekçesiyle, bordroda görünen fazla çalışma saatinin gerçek ücret üzerinden hesabı yapıldıktan sonra davacıya fiilen ödenen fazla çalışma ücreti mahsup edilmek suretiyle fark fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır. Bilirkişinin imzalı bordroların bulunduğu Haziran 2012 dönemi sonrası için yazılı belge ile fazla çalışma iddiasının ispatlanamadığı yönündeki tespiti yerinde ise de, gerçek ücretin bordrodaki ücrete oranlanması suretiyle fark fazla çalışma ücreti hesaplanması hatalı olmuştur. Hatalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerinde değildir.
Dairemizce temyiz incelemesi yapılan emsal 2015/21904 esas ve 2016/25378 esas sayılı dosyalarda, işyerinde yapılan denetim sonrasında işveren tarafından müfettiş raporundan önceki döneme ilişkin fazla çalışma ücretlerinin (toplu olarak) çalışanların (Eylül 2012 dönemi) bordrosuna yansıtıldığı, böylece bu miktarın ödenip ödenmediği denetlenmek suretiyle sonucuna göre, sadece bu dönem yönünden fazla çalışma alacağının kabulüne karar verilmesi gerektiği, denetim sonrası dönem yönünden ise tüm bordroların imzalı olduğu ve fazla çalışma iddiasını ispata yarar yazılı belge bulunmadığı bu döneme ilişkin fazla çalışma ücreti talebinin ispat edilememesi sebebiyle talebin reddine karar verilmiş olup, kararlar Dairemizce onanmıştır. Eldeki dosyada da, emsal dosyalarda olduğu gibi Eylül 2012 dönemine ait imzalı ücret hesap pusulasında davacı adına bu defa ‘prim’ adı altında toplam 9.648,62 TL brüt ve 8.228,79 TL net tahakkuk bulunduğu tespit edilmekte olup, öncelikle bu ödemenin gerçekte prim mi yoksa fazla çalışma ödemesi olup olmadığı, karşılığının ödenip ödenmediği yönlerinden araştırma yapılmalı, sonucuna göre Haziran 2012 öncesi döneme ilişkin fazla çalışma ücreti talebi ile ilgili bir karar verilmelidir. Nitekim emsal dosyalarda da işverenin çalışanların Eylül 2012 bordrolarında, toplu miktarda fazla çalışma tahakkukuna yer verdiği hususu, İş Teftiş Kurulunun Teftiş sonrası Kontrol Değerlendirmesinde ifade edilmektedir. Bu bakımdan eldeki dosyada da davacı ile ilgili olarak aynı yönden araştırma yapılması gerekir. Yapılacak araştırmanın sonucunda davacıya Haziran 2012 öncesi dönem yönünden fazla çalışma ücreti ödenmediğinin belirlenmesi halinde ise, anılan döneme ilişkin bordrolarda öncelikle davalıya ait işyerlerinde yapılan genel teftiş sonrası düzenlenen müfettiş raporu ve teftiş sonrası genel değerlendirme tutanağı ile davalı işveren tarafından sunulan "Z" raporları birlikte değerlendirilmek suretiyle, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında bir sonuca varılmalıdır. Eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de, somut uyuşmazlıkta mahkemece indirim miktarı hariç reddedilen asıl alacak miktarı 8.721,28 TL olduğu halde, davalı vekili lehine 300,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 08.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.