17. Hukuk Dairesi 2019/2556 E. , 2020/5068 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ... hakkında Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/152 esas sayılı dosyası kapsamında alacak davası ikame ettiğini, yapılan yargılama sonunda davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, bu kararın Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2013/5420 sayılı takip dosyası ile icra takibine konu edildiğini, ancak mallarının alacağı karşılamaya yetmediğini, ancak borçlu ...’un adına kayıtlı olan taşınmazları muhtelif tarihlerde yakınlarına, çalışanlarına muvazaalı bir biçimde devrettiğinin tespit edildiğini, davaya konu taşınmazını 15. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın devamı sırasında 14/05/2012 tarihli satış işlemiyle diğer davalı ..."e devrettiğini, bu devir işleminin muvazaalı olduğunu beyanla taşınmazın ..."dan diğer davalı ..."e devrine ilişkin 14/05/2012 tarih ve 22148 yevmiye nolu tasarrufun İİK"nun 278 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davalıya yapılan satışın gerçek olduğunu, üzerindeki ipotek miktarı ile birlikte gayrimenkulün değerlemesinin yapılarak sonuçta 400.000,00 TL karşılığında satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulüne, davalılar arasında yapılan tasarrufun iptaline, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 7862 Ada, 14 Parsel olarak tapuda kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerinde davacı tarafın alacağını tahsil edebilmek için cebri icra yoluyla haciz ve satışını isteyebilme yetkisi verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması, Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da göz önünde
tutulması, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerekmektedir. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, üzerinde yüklü bir ipotek borcu olan taşınmazın satın alınmasının hayatın gerçekleri ile bağdaşmadığı, davalılardan ...’in taşınmazı satın aldıktan sonra ipotek bedeli ile ilgili herhangi bir ödeme yapmadığı, mali ve sosyal durumlarına göre de ..."in bu kadar yüklü borcu bulunan bir taşınmazı alabilecek mali gücünün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmazın 14/05/2012 tarihinde davalı borçlu ... tarafından davalı 3.kişi ...’e üzerinde 29/01/2004 tarihli 1.750.000,00 TL bedelli ... A.Ş. lehine ipotekli olarak 400.000,00 TL bedelle devredildiği, mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 2.100.000,00 TL olduğu, buna göre taşınmazın 14/05/2012 tarihinde davalı 3. kişi ...’e satış tarihinde tapu kayıtlarında 1.750.000,00 TL ... lehine ipotek yüklü olarak devredildiği, ipotek bedeli göz önüne alındığında bedel farkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan; İİK.nun 280. maddesine göre kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, her ne kadar mahkemece davalı 3.kişi ... hakkında yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasından yola çıkarak davalı 3.kişi ...’in dava konusu taşınmazı alamayacak güçte olduğu belirtilmişse de; dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotek yüküyle devralındığı, davalı ...’in kendisinin daha önce Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği’nde daire başkanı olarak, eşi ... ’in Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü’nde daire başkanı olarak görev yapıp 19/04/1994 tarihinde emekli olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazı alabilecek güçte olup bu husus tek başına davalı 3.kişinin kötüniyetini göstermeyeceğinden ve bundan başka davalılar arasında akrabalık bağı, iş ortaklığı, arkadaşlık gibi kötü niyeti
gösterir bir durum da kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 05/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.