12. Ceza Dairesi 2019/1819 E. , 2021/27 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.454,25 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/174 Esas – 2015/34 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 12.12.2003 – 14.02.2005 tarihleri arasında 1 yıl 2 ay 2 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği, hükmün 23.03.3015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanunda öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı,
Davacının uzun süre yargılanma nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, hakkındaki suçlamalardan haberdar edilmediği ve kanuni hakları hatırlatılmadığı, kanuni süre içerisinde hakim önüne çıkarılmadığı, yakalanmasından yakınlarına bilgi verilmediği gerekçeleri ile 50.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 4.454,25 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin, hükmedilen tazminat miktarının az olduğuna ilişkin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/174 Esas – 2015/34 Karar sayılı ceza dosyası dosyasının incelenmesinde; davacının 12.12.2003 tarihinde silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yakalanıp gözaltına alındığı, 13.12.2003 günün İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 135. maddesindeki hakları hatırlatılıp ve hakkındaki isnat edilen suçlamalardan haberdar edilerek ifadesinin alındığı ve 16.12.2003 günü sorgusuna müteakip tutuklandığı, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2004 tarih, 2004/174 numaralı iddianamesi ile davacı hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/64 esas sayılı dosyasında davacı ile birlikte 69 sanık hakkında dava açıldığı ve aynı Mahkemenin 16.02.2007 tarih, 2007/21 sayılı kararı ile davacı hakkında beraate karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 27.05.2009 tarih, 2008/19693 Esas, 2009/6067 sayılı kararı ile davacı hakkındaki beraat hükmünün bozulduğu ve dosyanın İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/205 esasına kaydedildiği, davacının aleyhe bozmaya karşı beyanının alınamaması nedeniyle 30.04.2013 tarih, 2013/101 sayılı kararı ile dosyanın tefrik edildiği ve İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/73 Esas sayılı dosyasına kaydedildiği, özel yetkili mahkemelerin kapatılması nedeniyle dosyanın İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/174 esas sayılı dosyasına kaydedildiği, davacının uzun aramalar sonucu beyanının alınamaması sonrasında 13.03.2015 tarih 2015/34 sayılı karar ile davacı hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiği görülmekle,
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6. maddesine göre, davacının tazminat isteminin 466 sayılı Kanuna tabi olduğu ve tazminat isteminin kapsamı nazara alınarak, tazminat isteminin dayanağı olan ceza davasında yapılan yargılama sonunda davacının üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından açılan davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi hali ile yargılamanın makul sürede bitirilmemesi nedenine dayanan tazminat istemlerinin 466 sayılı Kanunun 1. maddesinde tahdidi şekilde sayılan tazminat istenebilecek haller içinde bulunmadığı, davacı hakkındaki suçlamalardan gözaltına alındıktan bir gün sonra ifadesinin alındığı sırada haberdar olduğu, kanuni haklarının hatırlatıldığı, yasal gözaltı süresi sonunda hakim önüne çıkarıldığı ve sorgusuna müteakip tutuklanması karşısında davacının tazminat taleplerinin hiç birinin dosya kapsamı itibariyle gerçekleşmediği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.