Esas No: 2020/973
Karar No: 2020/8295
Karar Tarihi: 30.06.2020
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2020/973 Esas 2020/8295 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2020/973 E. , 2020/8295 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2019 tarihli ve 2019/254 esas, 2019/601 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11/02/2020 gün ve 2020/18075 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;
İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2019 tarihli ve 2019/254 esas, 2019/601 sayılı kararı ile sanığın önceden sabıkası bulunduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de; dosyada mevcut adli sicil kaydından sanığın suç tarihinden önce herhangi bir mahkumiyet kaydının bulunmaması ile sanığın talimatla alınan 27/09/2019 tarihli savunma beyanında, hakkında mahkumiyet hükmü kurulması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik karar verilmesini kabul ettiğini ifade etmesi karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik şartların oluştuğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin objektif koşulların gerçekleşmiş olmasına karşın bu koşulların oluşmadığından bahisle bu kurumun uygulanmamasına ilişkin hukuka aykırılıkların, hâkimin takdir hakkına taalluk eden bir husus olmaması nedeniyle bu hususların kanun yararına bozma konusu yapılabileceği yönünde de bir kuşku bulunmamaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan adli para cezası verildiği, adli sicil kaydının bulunmadığı, hakaret suçunun somut zarar suçu olmadığı ve sanığın, 27/09/2019 tarihli talimat beyanında, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif şart da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, “daha önce işlenmiş kasıtlı suçlardan sabıkasının olduğu görüldüğünden yasal şartlarının oluşmaması nedeniyle CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Sanık ... hakkında, İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2019 tarihli ve 2019/254 esas, 2019/601 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- CMK"nın 309. maddesinin 4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 30/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.