Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/13182 Esas 2018/1267 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13182
Karar No: 2018/1267
Karar Tarihi: 15.03.2018

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/13182 Esas 2018/1267 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Menfi tespit davasında, davalının kendisine yapılan ödemeye rağmen mükerrer tahsili amacıyla icraya koyduğu teminat senedine dayanarak davacının borçlu olmadığının tespiti ve icra dosyasına yatan paranın iadesi talebinin kabul edilmesi istenmiştir. Mahkeme kısa kararında davanın kabulüne karar vermiş ancak gerekçeli kararda maddi bir miktar belirtilmemiş ve çelişki yaratmıştır. Bu sebeple hüküm bozulmuştur. HMK'nun 297. maddesi, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini gerektirirken, 298. maddesi de gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını belirtmektedir.
19. Hukuk Dairesi         2016/13182 E.  ,  2018/1267 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... gelmiş, başka gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava, borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.
    HMK’nun 297. maddesinin ikinci fıkrası, “ Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesini, aynı Yasa’nın 298. maddesinin ikinci fıkrası ise, “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” düzenlemesini içermektedir.
    Mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “1-Davanın kabulü ile, davacının dava konusu icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına yatan paranın davalıya iadesine, (istirdatına)” denildiği halde, gerekçede “…davalının kendisine yapılan ödemeye rağmen 16.500 TL"lik teminat senedini mükerrer tahsili amacı ile icraya koyduğu inancına varılmakla davacının icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile birlikte icra dosyasına yatan paranın iadesi talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.” denilerek, maddi bir miktar belirtilmediği için infazda tereddüt yaratıldığı gibi, gerekçeli karar ile kısa karar arasında da çelişki yaratılmış olup, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına Yargıtay duruşma tarihi itibariyle takdiren 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.