3. Hukuk Dairesi 2016/9447 E. , 2017/15414 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak ve tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın ise açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 07.11.2017 tarihinde davacı asil ... ile vekili Av.... geldi. Davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile yurtdışına yönelik taşımacılık ve nakliye sektöründe kazanç elde etmek amacıyla 1997 yılının aralık ayından itibaren bir nakliye tırı ve römork satın almak suretiyle adi ortaklık kurduklarını, davalının uzun bir süre uyuşturucu satmak suçundan cezaevinde kalması nedeniyle ortaklık ile ilgili yükümlülüklerini layıkıyla yerine getirmediğini, bu nedenle ortaklığa ait vergi ve SSK prim borçlarının bir kısmını ödemek zorunda kaldığını, davalının başkalarına borçlanması nedeni ile 2002 yılında römork ve tırdaki davalı hissesi üzerine haciz konulduğunu, araçların 17/05/2002-05/08/2005 tarihleri arasında yediemin otoparkına konulması nedeniyle kullanılamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla ortağın kusuru nedeniyle araçların çalışmadığı dönemde uğranılan zarar karşılığı 1.000 TL, ortaklığın vergi ve diğer borçlarının büyük bölümünün davacı tarafından ödenmesi nedeniyle uğranılan zarar karşılığı 500 TL olmak üzere toplam 1.500 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile alacağın avans faizi ile tahsilini istemiş, 10.03.2014 tarihli dilekçesi ile de maddi tazminat talebini 30.784,94-TL"ye artırmıştır.
Davalı, 1997 yılının aralık ayında davacı ile ortaklık kurduklarını, 08/06/1999 tarihine kadar gelirleri ortaklık paylarına göre paylaştıklarını, cezaevinde tutuklu kaldığı 08/06/1999-21/12/2002 tarihleri arasında elde edilen kardan payına düşen miktarın davacı tarafından verilmediği gibi vergi ve sigorta borçlarının da ödenmediğini, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, birleşen davasında ise; aynı vakıalara dayanarak 2.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 2.064,94 TL"nin ölü davalı ... mirasçıları olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine, birleşen davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve dairemizin 12.05.2015 gün ve 2014/21150 E. 2015/9555 K. sayılı ilamı ile;
(...Somut olayda, mahkemece verilen kararın; yukarıda açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği, hem Anayasa"nın 141/3.maddesine, hem de HUMK.nun 388 ve 389.(HMK 297) maddelerine aykırılık teşkil ettiği anlaşıldığından, hükmün bozulması gerekmiştir.
Bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece, usulüne uygun ve uyuşmazlığı çözecek nitelikte bulunan bilirkişi raporu ile tarafların yapmış oldukları nakliye işinde yapılan harcama ve elde edilen gelirler toplamına göre davacının davalıdan 2.064,99-TL alacaklı olduğunun belirlendiği, davacı tarafça verilen 10.03.2014 tarihli dilekçenin ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olması nedeniyle itibar edilmediği belirtilerek, asıl davanın kısmen kabulü ile 2.064,94 TL"nin ölü davalı ... mirasçıları olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine, birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Asıl davada, dava dilekçesinde faiz isteminde bulunulmamış, ancak 09.09.2013 tarihli ıslah dilekçesinde dava konusu alacağa faiz yürütülmesi istenmiştir.
Buna göre, mahkemece; hüküm altına alınan tutara, ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken, faiz istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinin çıkartılarak yerine "1- Esas dava yönünden maddi tazminat talebinin davacının fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere kabulü ile 2.064,94 TL"nin ıslah tarihi olan 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ölü davalı ... mirasçıları ... ve ..." den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine," ifadesinin yazılmasına, hükmün davacı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.