3. Hukuk Dairesi 2017/2440 E. , 2017/15393 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan kira sözleşmesi ile, iş makinesinin aylık 12.000 TL+KDV bedelle davalı şirkete kiraladığını, davalı şirketin 2013 yılı Kasım ve Aralık ayları kira bedellerini ödemediğini bu sebeple kira alacağının tahsili için ... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/2249 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını davalı tarafın haksız yere itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kira parasını, 21.500 TL bedelli bono ile ödemek istediğini, bonoyu kargo ile davacıya gönderdiğini, ancak davacı firma alacağını nakit istediğinden dolayı bonoyu kabul etmediğini, davalının da borcunu ödediğini düşünerek icra dosyasına itiraz ettiğini, taraflar arasında yapılan faks ve telefon mutabakatı sonucunda da müvekkilinin borcu ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Davacının kira bedellerinin ödediği gerekçesi ile davanın reddine ve yargılama giderlerinden davacının sorumlu olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında sözlü kira sözleşmesi ile aylık 12.000 TL+KDV kira bedeli ile iş makinası kiralandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, 04.03.2014 tarihinde başlattığı icra takibinde, 14.160 TL"den, 2 aylık kira bedeli toplamı olan 28.320 TL kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Ödeme emrinin 06.03.2014 tarihinde tebliği üzerine davalı borçlu 10.03.2014 tarihinde süresinde takibe itiraz etmesi üzerinde takibin durmasına karar verilmiştir. İş bu itirazın iptali davası 18.04.2014 tarihde açılmış ve kira borçları davanın açılmasından sonra 16.05.2014 ve 20.05.2014 tarihlerinde ödenmiştir.
Yargıtay HGK"nun 2011/13-29 Esas 2011/56 Karar 09.02.2011 tarihli kararında da açıklandığı üzere, İtiraz edilen borcun dava açıldığı aşamada ödenmeyip de dava aşamasında ödemenin gerçekleşmesi halinde davanın esasını da etkileyecektir. Ayrıca takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemeler, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğünce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğinden; harici ödemelerin İcra Müdürlüğünce kabulü için, alacaklının muvafakati gerektiğinden; itirazın iptali davasında mahkemece kısmi ödemenin takip
konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Ancak, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç ( alacağın tahsili ), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre; gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun ödenmediği veya kısmen ödendiği durumlarda; ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından da itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın kalmayacağı kuşkusuzdur. Dava açıldığı aşamada ödenmeyip de dava aşamasında ödemenin gerçekleşmesi halinde ise bu durum hükmedilecek tazminat yönünden önem taşıyacak; davanın esasını da etkileyecektir.
Bu itibarla, icra takibinden sonra borçlu tarafından ödeme yapılmış olması halinde mahkemece, borçla ilgisinin saptanması halinde söz konusu ödemeler düşülerek, bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmeli, İnkar tazminatına ise dava tarihi itibari ile kalan asıl alacak miktarı üzerinden karar verilmelidir. Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün, E:2004/9-508 K:2004/562; 30.03.2005 gün, E:2005/19-200 K:2005/210; 08.06.2005 gün, E:2005/19-270 K:2005/365 ve 18.04.2007 gün, E:2007/19-159 K:2007/220; 04.07.2007 gün ve E:2007/13-453 K: 2007/453 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir. Ödemeye ilişkin belgenin yargılama sırasında ileri sürülmeyerek temyiz aşamasında ileri sürülmesi de, borcu söndüren bir belge olduğundan, dava hakkının varlığı ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi, doğrudan hakime verilmiş ödevlerden olması karşısında, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemez. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.03.2004 gün ve 2004/2- 183 esas, 2004/165 karar ve 24.03.2004 gün ve 2004/2- 184 esas, 2004/166 karar sayılı ilamları ).
Bu durumda, Mahkemece, icra takip tarihi itibarıyle icra takibinde ve itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasının açılmasında davacının haklı olduğu bu nedenle icra masrafları ve yargılama giderlerinden davalının sorumlu olduğu ve yapılan ödemeler dava açıldıktan sonra yapıldığından, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gözardı edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamış hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.