20. Hukuk Dairesi 2013/10643 E. , 2014/2388 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 05.04.2013 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı-karşı davacı gerçek kişi vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.02.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... ile diğer taraftan davacı Hazine vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı Hazine vekili, ... Köyünde bulunan ve Asliye 1. Hukuk Mahkemesi"nin 2004/709 Esas - 2007/225 Karar sayılı kararı ile açılmamış sayılmasına karar verilen davanın konusu olan taşınmazın, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, orman sayılan yerlerden olmadığı, hiç kismsenin zilyet ve tasarrufu altında bulunmadığı iddiasıyla Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı - k.davacı ... vekili, 29.02.2012 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazın zilyetliğinin 25.09.1997 tarihinde adi satış senedi ile devir ve teslim alındığından, eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin müvekkili yararına oluştuğu iddiasıyla davalı gerçek kişi adına tescili istemiyle ayrı bir dava açmış, davalar birleştirildikten sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu, orman kadastrosu kesinleşmesi ile orman sınırı dışına çıkartıldığı, 11.10.1991 tarihinden dava tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle davacı Hazinenin davasının kabulüne, fen bilirkişi Ömer İpek tarafından düzenlenen 07.02.2013 tarihli rapor ve eki krokide (A) harfi ile gösterilen 409,38 m² bölümün davacı Hazine adına tesciline, davalı gerçek kişinin açtığı karşı tescil davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1990 yılında yapılıp, 11.04.1991 tarihinde ilân edildikten sonra 11.10.1991 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1961 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiş, dava konusu taşınmaz Devlet ormanı olarak tesbit harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişisi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın öncesinin orman sayılan
yerlerden olduğu ve devlet ormanı niteliğiyle 1961 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosunda “Devlet Ormanı” niteliğiyle mülga 766 sayılı Kanun hükümlerine göre tapulama harici bırakıldığı, H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964-751 sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 – 183 – 187, 2004/8-15-7, 2004/8-242-292 ve 20. H.D.’nin 2008/20-214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerlerde, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihe kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği, orman tahdidinin kesinleştiği 11.10.1991 tarihinden davacı-karşı davalı Hazine tarafından davalı-davacı gerçek kişiye karşı husumet yöneltilerek açılan tescil davasının dava tarihi arasında 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince 20 yıllık zilyetlik süresinin davalı-karşı davacı gerçek kişi yararına oluşmadığı anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.- TL vekâlet ücretinin davalı-karşı davacı gerçek kişiden alınarak davacı Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının davalı - karşı davacı ..."a yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 25/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.