21. Hukuk Dairesi 2013/21977 E. , 2014/6318 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
A) Davalı şirket vekilinin manevi tazminat davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. Maddesinde “Bu Kanunun, senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümlerinin Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmayacağı, geçici 3. Maddesinde ise Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete" de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar,1086 sayılı HUMK’ nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı” düzenlenmiştir. Anılan düzenleme gereğince uygulanması gerekli olan HUMK"nun 427. maddesindeki 40,00-TL olan kesinlik sınırı ise parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 1.000,00 TL’ye çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000,00-TL’yi geçmesi gerekir.
Öte yandan HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-TL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”
./..
-2-
2012 yılında bu parasal sınır 1.690,00TL.olarak uygulanmıştır. 10.11.2012 Gün ve 28463 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen ait 419 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2012 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 7,80 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2013 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 1.820,00. TL"yi geçmesi gerekir.
Somut olayda ise davalı şirket aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarının yalnızca 1.000,00TL olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda hükmedilen manevi tazminat miktar itibariyle kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak temyiz eden davalı şirket vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
B) Davalı şirket vekilinin maddi tazminat davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, 02.02.1993 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, mahkemece 6.974,51TL maddi, 1.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, 02.02.1993 tarihindeki zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, kaza nedeniyle sigortalının %15,20 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kaldığı, kazanın oluşumunda %60 oranında davacı kusuru ,%40 oranında ise davalı kusurunun bulunduğu, maddi tazminat davasının 31.01.2003 tarihinde 1.00,00TL bedelli olarak açıldığı, davacının 14.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep konusunu 6.874,51TL daha artırdığı,davalı yana 25.04.2013 tarihinde duruşmada tebliğ olunan ıslah dilekçesi sonrasında aynı oturumda davalı vekilince zamanaşımı def"inde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusunun iş kazasından kaynaklanan zararların tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus, bu tür davalarda gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesi gereğince gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir.
Somut olayda, davacının 02.02.1993 tarihindeki iş kazasına ilişkin maddi tazminat isteminin 1.00,00TL si dışındaki kısmının 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 14.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edildiği ve davalı yanca ıslahen artırılan maddi tazminat kısmına ilişkin süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşıldığından Mahkeme"nin ıslahen artırılan maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
./..
-3-
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı şirket vekilinin manevi tazminat davasına ilişkin temyiz isteminin REDDİNE, 2-Davalı şirket vekilinin maddi tazminat davasına ilişkin temyizi bakımından hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 31/03/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.
İ.K