20. Hukuk Dairesi 2013/11052 E. , 2014/2377 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1993 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ...-... Mahallesi ... ada ... parsel sayılı 6208,45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden davalı adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulü ile ... ada ... sayılı parselin tapu kaydının iptaline, Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.06.2011 gün ve 7914-8031 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1988 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunun uygulamalarına esas olmak üzere 6831 sayılı Kanun gereğince orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması yapıldığı ve 10.08.1989 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dairenin 07.07.2008 tarihli iade kararında orman kadastrosuna ilişkin tüm belgeler istendiği halde, işe başlama - çalışma ve işi bitirme tutanakları getirtilmiş; ilân tutanağı getirtilmemiştir. Ayrıca, dava dosyasında bulunan orman tahdit haritası ile orman bilirkişiler tarafından düzenlenen 18.06.2007 tarihli rapora ve 12.11.2008 tarihli ek rapora ekli orman tahdit haritasındaki orman sınır noktaları ile irtibatlı krokide gösterilen 29, 30, 31, 2027, 2026, 2025, 2024, 2023 ve 2028 OTS noktaları arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik bulunmamaktadır. Orman kadastro haritası ve tutanakları ile hükme esas alınan bilirkişi krokisi çelişkili olup, çelişen rapor ve krokiye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı yönteme göre araştırma yapılarak, orman kadastro harita ve tutanakları uygulanmalı, tutanak ve harita arasında çelişki varsa, tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, taşınmaz 2/B alanında kalmakla birlikte davalı lehine zilyedlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazın tapusunun iptali ile tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 12.10.1993 - 11.11.1993 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen genel arazi kadastrosu bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına göre, mahkemece, taşınmazın 2/B alanında kaldığı kabul edilmekle birlikte; evveliyatı itibarıyla orman sayılan yerlerden olmadığı ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı tarihe kadar zilyedlik koşullarının davalı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Tapulu 2/B alanlarına ilişkin olarak 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; "Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir." hükümünün yer aldığı; somut olayda, Hazine tapuda gerçek kişi adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kalması nedeniyle tapu kaydının iptalini istediğine göre, Hazinenin 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinin uygulanacağı ve buna göre; Hazinenin açılan davadan vazgeçmiş sayılacağının kanunun âmir hükmü gereği olduğu, buradaki vazgeçmenin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesi ve devamında düzenlenen teknik anlamda bir "davadan feragat" olmayıp, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı kendine özgü ( davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme olduğu, bu nedenle mahkemece, davacının 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple; hükmün birinci bendinin kaldırılarak, yerine "Hazinenin 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılmasına" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA 25/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.