
Esas No: 2018/627
Karar No: 2020/314
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/627 Esas 2020/314 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 417-438
Sanık ...’nun nitelikli yağma suçundan beraatine ilişkin Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.05.2009 tarihli ve 107-157 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 09.05.2011 tarih ve 23752-6618 sayı ile;
"Sanığın diğer sanık Veli Soytürk ile birlikte Oba internet kafenin önünde mağdur ...’ı gördüğü, her iki sanığın birlikte mağdurun yanına gittikleri, sanıklardan Veli’nin mağdurdan sigara istediği, mağdurun sigarasının olmadığını söylemesi üzerine sanık Veli’nin mağdurun rızası dışında üzerini aradığı ve bu sırada mağdurun Sony Ericson T250İ marka cep telefonunu gördüğü, elini tekrar mağdurun cebine sokarak cep telefonunu rızası dışında aldığı, bu sırada diğer sanık ...’in de mağdurun yanında olduğu, mağdur ...’ın telefonunu geri istemesi üzerine sanık Veli nin adli emanetin 2009/1080 sırasında kayıtlı bıçağı sallayarak mağdurun bacağını dürttüğü ancak bıçağın mağdurda bir yaralanma meydana getirmediği, her iki sanığın aldıkları telefonla kaçmaya başladıkları, mağdurun da cep telefonunu geri alabilmek amacıyla, sanıkların peşinden koştuğu ve telefonunu istediği, sanık Veli’nin telefonu vermiyorum diyerek, sanık ... ile birlikte markete girdikleri, mağdurun da peşleri sıra markete girdiği, bu sırada sanık Veli’nin aldığı telefonu sanık ...’e verdiği, ...’in de tekrar telefonu sanık Veli’ye geri verdiği, mağdurun tekraren cep telefonunu geri istediği, sanık Veli’nin "vermiyorum lan" şeklinde bağırması üzerine mağdurun yanlarından uzaklaşarak polis merkezine gittiğinin anlaşılması karşısında; sanık ...’in diğer sanık Veli Soytürk ile birlikte olayın başından sonuna kadar el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği, tüm dosya içeriğine göre; eyleminin sübut bulduğu gözetilmeden, yüklenen suçtan mahkûmiyeti yerine, kanıtların taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile beraatına karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyarak yargılama yapan Yerel Mahkeme ise 20.09.2011 tarih ve 213-234 sayı ile sanığın nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-a-c-h, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba karar vermiş, bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 09.11.2015 tarih ve 18784-44645 sayı ile;
"Sanık hakkında, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35/1. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan veya aynı maddenin 3. fıkrasına göre bu yönde inceleme yaptırılmamasının gerekçesi de kararda gösterilmeden hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyarak yargılama yapan Yerel Mahkeme ise 01.12.2015 tarih ve 417-438 sayı ile önceki hüküm gibi sanığın nitelikli yağma suçundan mahkûmiyetine karar vermiş, bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 07.11.2018 tarih ve 1658-6668 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 23.11.2018 tarih ve 424390 sayı ile;
"...Sanık ..., diğer sanık Veli"nin olay sırasında yanında bulunmakla beraber, mağdurun telefonunun alınması eylemine herhangi bir şekilde sözlü veya fiili olarak katılmamış suçun kanuni tanımında öngörülen icrai hareketlerden hiçbirini gerçekleştirmemiştir. Fiilin icrasına bir katkısı olmayan sanık ... diğer sanığın tehditle aldığı telefonu kendisine vermek istediği sırada almamış, mağdur da aşamalardaki beyanlarında bu hususu doğrulayarak sanık Veli"nin vermek istediği kendisine ait telefonu sanığın almadığını teyit etmiştir. Sanığın, olay yerinde bulunması ve diğer sanığı engellememesi suça katıldığını kabul için yeterli değildir. Suça iştiraki ve dolayısıyla doğrudan faillikle yardımcı failliği düzenleyen TCK"nın 37 ve 39. maddeleri kapsamında eyleme katılımı bulunmayan sanığın suçu bizzat işleyen, mağdurdan telefonu alan diğer sanık Veli ile aynı cezaya mahkûm edilmesi hak ve nesafet ile ceza adaletine uygun olmayacaktır." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.12.2018 tarih ve 3718-7610 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Sanığa atılı nitelikli yağma suçunun yasal unsurları itibarıyla sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İnceleme dışı sanık Veli ile sanık ..."in arkadaş oldukları, suç tarihinde saat 20.40 sıralarında mağduru görerek yanına gittikleri, Veli"nin, sigara istediği mağdurun "Sigaram yok." demesi üzerine mağdurun üzerini aradığı, bu sırada mağdurun Sony Ericson T250i marka cep telefonunu gördüğü, elini tekrar mağdurun cebine sokup cep telefonunu rızası dışında aldığı, bu sırada sanığın da mağdurun yanında durduğu, mağdurun telefonunu geri istemesi üzerine Veli"nin adli emanetin 2009/1080 sırasında kayıtlı bıçağı mağdurun bacağına batırmaksızın değdirdiği, sanık ve Veli"nin birlikte olay yerinden kaçmaya başladıkları, mağdurun peşlerinden koşarak telefonunu geri istediği, Veli"nin "Telefonu vermiyorum." diyerek sanık ile birlikte girdiği markete mağdurun da peşlerinden geldiği, bu sırada Veli"nin telefonu sanık ..."e verdiği, sanık ..."in ise telefonu tekrar Veli"ye iade ettiği, mağdurun yeniden telefonunu iade etmesini istediği, Veli"nin "Vermiyorum lan." diyerek bağırması üzerine mağdurun bu kez karakola giderek şikâyetçi olduğu iddiası ile kamu davası açıldığı,
15.03.2009 tarihinde saat 21.00’de düzenlenen muhafaza altına alma tutanağından: mağdurun saat 20.40 sıralarında polis merkezine gelerek inceleme dışı sanık Veli’nin bıçak tehdidiyle Oba isimli internet kafenin önünde telefonunu aldığını beyan etmesi üzerine yapılan araştırma sonucu söz konusu internet kafenin önünde yakalandığı, Veli"nin ekip otosuna bindirildiği sırada üzerinde bulunan suça konu cep telefonunu ve 15 cm uzunluğunda, tek tarafı kesici üzerinde Sivas ibaresi yazılı çakı bıçağını cebinden çıkartarak görevlilere teslim ettiği,
15.03.2009 tarihli genel adli muayene raporundan; mağdurda darp cebir izi bulunmadığının tespit edildiği,
15.03.2009 tarihli teşhis tutanağından; avukat huzurunda yapılan teşhis için üç kişinin teşhis odasına konulduğu, mağdurun, olay günü kendisinden sigara isteyen ve üzerini arayan, cep telefonunu alan, telefonunu geri istediğinde de "Vermiyorum lan." diyerek elindeki bıçağı sallayıp bacağına dokunduran şahsın 1. sırada bulunan inceleme dışı sanık Veli olduğunu, 3. sırada bulunan sanık ..."in ise olaya karışmadığını, hatta Veli telefonu ona verdiğinde "Ben ne yapacağım?" diyerek telefonu almayıp geri iade ettiğini, 2. sırada bulunan kişiyi ise ilk kez gördüğünü söyleyerek teşhiste bulunduğu,
16.03.2009 tarihli takdir-i kıymet teşhis ve teslim tutanağından; suça konu Sony Ericson T250i marka telefonun ikinci el değerinin 40 TL olduğu,
Mağdur ..."ın Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu 18.05.2009 tarihli dilekçeden; suça konu cep telefonunun değeri olan 50 TL"nin kendisine ödendiğini, zararının tamamının sanıklar tarafından giderildiğini, herhangi bir zararının kalmadığını ve şikâyetçi olmadığını belirttiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... Kollukta; 15.03.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında Oba isimli internet kafenin önünde beklerken mahalleden tanıdığı ancak fazla samimiyetinin bulunmadığı inceleme dışı sanık Veli ve sanık ..."in yanına geldiklerini, Veli"nin kendisinden sigara istediğini, "Sigaram yok." deyince de üzerini aramak istediğini, bu sırada pantolonunun sol cebinde bulunan Sony Ericson marka cep telefonunu eline alarak üzerini aramasına izin verdiğini, Veli üzerini arayıp sigara bulamayınca elindeki telefonunu tekrar sol cebine koyduğunu, bu sırada Veli"nin yaklaşıp sağ elini cebine atarak cep telefonunu rızası dışında aldığını, cep telefonunu geri istediğinde ise elindeki bıçağı yaralamaksızın sağ bacağına değdirdiğini, ancak bıçağın bacağına batmadığını, daha sonra Veli ile sanığın kaçmaya başladıklarını, kendisinin de peşlerinden koştuğunu, 10 metre sonra durduklarında yanlarına giderek ısrarla cep telefonunu geri istediğini, Veli"nin "Telefonu vermiyorum." dediğini ve sanık ile markete girdiklerini, kendisinin de peşlerinden markete girdiğini, bu sırada Veli"nin cep telefonunu sanığa verdiğini, sanığın da "Ben telefonu ne yapacağım?" diyerek Veli"ye cep telefonunu iade ettiğini, kendisinin de Veli"ye "Telefonumu verirseniz verin yoksa polise gideceğim." dediğinde "Vermiyorum lan." diye karşılık verince yanlarından ayrılıp karakola geldiğini, sanığın olaya karışmadığını hatta Veli"nin verdiği telefonu kabul etmeyerek Veli"ye iade ettiğini, Veli"den şikâyetçi olduğunu ancak sanıktan şikâyetçi olmadığını,
Mahkemede; olay günü saat 20.40 sıralarında inceleme dışı sanık Veli ve sanık ... ile Oba İnternet isimli iş yerinin önünde karşılaştıklarını, Veli"nin elinde bulunan bıçağı kendisine sallayarak sigara istediğini, kendisinin de sigarasının olmadığını belli etmek için cebindeki anahtarlık ile cep telefonunu eline alarak ceplerini gösterip "İsterseniz bakın." dediğini, Veli"nin ceplerini karıştırdıktan sonra bir şey bulamayınca elindeki telefonu çekerek aldığını, "Mesajlar ile numaralara bakayım." demesi üzerine "Sen kimsin de mesajlara ve numaralara bakıyorsun." diye karşılık verdiğini, ardından Veli ile sanığın koşarak yolun karşısındaki markete gittiklerini, kendisinin de peşlerinden giderek marketin içerisinde telefonunu tekrar istediğini, Veli"nin sanığa verdiği telefonu sanığın "Ben istemiyorum." diyerek Veli"ye iade ettiğini, cep telefonunu tekrar geri istediğinde Veli"nin "Vermiyorum lan." demesi üzerine marketten ayrılarak suç duyurusunda bulunduğunu, şikâyetçi olmadığını, Veli"nin bıçak sallamasından dolayı korku ya da çekingenlik hissetmediğini, çelişki nedeniyle sorulduğunda; olayın verdiği kızgınlık nedeniyle Veli"nin tahta bıçağı sallayarak sağ bacağına değdirdiğini söylediğini,
Müşteki ... Kollukta; 15.03.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında oğlu mağdur ..."ın kendisini arayarak karakola çağırdığını, karakola gittiğinde mağdurun inceleme dışı sanık Veli ve sanık ..."in kendisine bıçak çekerek telefonunu aldıklarını söylediğini, inceleme dışı sanık Veli"den şikâyetçi olduğunu, sanık ..."den ise şikâyetçi olmadığını,
Tanık Gökhan Bozdemir Mahkemede; olay günü Oba İnternet isimli iş yerinin önünde bulunduğu sırada inceleme dışı sanık Veli ve sanık ..."in gelerek o sırada sigara içen mağdurdan sigara istediklerini, mağdurun "Sigara yok." dediğini, olay yerinden ayrılan Veli ve sanığın biraz sonra tekrar gelerek başka birisinden sigara almış olan mağdura "Hani sigaran yoktu?" dediklerini, mağdurun da "İnanmıyorsanız cebime bakın." diyerek ceplerini çıkarttığını, Veli"nin "Ver telefona bakayım." demesi üzerine mağdurun elindeki cep telefonunu verdiğini, Veli telefona baktıktan sonra birlikte markete gittiklerini, bir süre sonra Veli"nin gelerek "Abdullah"ın telefonu bende kalmış vereyim." dediğini, mağdurun evini gösterdiği Veli"nin daha sonradan yanına gelerek adresin yanlış olduğunu söylediğini,
Tanık Ömer Kılıçarslan Mahkemede; olayın olduğu saatlerde kendisinin de internet kafenin önünde olduğunu, mağdur sigara içerken inceleme dışı sanık Veli ile sanık ..."in yanına gelerek sigara istedikleri mağdurun sigarasının olmadığını belirterek ceplerinin içini dışarı çıkarttığını, Veli"nin "Ver bir bakayım." demesi üzerine mağdurun elindeki telefonu verdiğini ve birlikte markete gittiklerini, marketten sonra Veli"nin yanlarına gelerek "Abdullah"ın telefonu bende kaldı. Nasıl yapayım?" diye sorması üzerine mağdurun evini gösterdiklerini, sonradan Veli"nin evi bulamadığını söylediğini,
Tanık Mecit Gözütok Mahkemede: 15.03.2009 tarihinde saat 21.00 sıralarında evde olan amcasının kızının kapı zilinin çalındığını ve birinin Abdullah"ı sorduğunu söylediğini ancak kapıya baktığında kimseyi göremediğini,
Tanık Mehmet Karasu Mahkemede: olay günü saat 21.00 sıralarında gördüğü inceleme dışı sanık Veli"nin mağduru sorduğunu, kendisinin de internet kafede olabileceğini söylediğini, Veli"nin yanında sanığın olmadığını,
İnceleme dışı sanık Veli Soytürk Savcılıkta; mağdur ..."ı mahalleden tanıdığını, ancak fazla samimiyetlerinin bulunmadığını, 15.03.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında Oba İnternetin önünde mağduru görerek mahalleden arkadaşı olan sanık ile birlikte yanına gittiklerini, mağdurdan sigara istediğinde "Sigaram yok." diyerek kendiliğinden cebindekileri çıkarttığını, bu sırada Sony Ericson marka cep telefonu gördüklerini, sanığın bakmak için aldığı telefonu kendisinin de sanıktan aldığını, bu sırada mağdurun telefonunu geri isteyerek "Mesajlarıma dokunmayın, onlar özel." dediğini, ancak mağdura telefonunu vermediğini ve üzerinde bulunan bıçağı çıkartarak şaka amaçlı sanığın bacağına değdirdiğini, daha sonra sanık ile birlikte yürüyerek oradan uzaklaştıklarını, karşıya geçerken arabalardan sakınmak için koştuklarını, Kipaş Markete girdiklerinde mağdurun da peşlerinden markete gelerek cep telefonunu istediğini, telefonu sanığa verdiğini ancak sanığın "Ben istemem." diyerek telefonu iade ettiğini, mağdurun tekrar telefonu istemesi üzerine "Marketin yanındaki yurdun oraya gel vereyim." dediğini, mağdurun ise "Ben gidiyorum." diyerek yanlarından ayrıldığını, şaka amaçlı aldığı telefonu geri vermek istediğini ancak mağdura ulaşamadığını,
Tutuklama talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; sanığın, "Bakayım." diyerek mağdurdan telefonunu aldıktan sonra geri verdiğini, bu kez de kendisinin mağdurdan telefonunu isteyip mağdura iade ettiğini, daha sonra telefonu vermek için mağdurun arkasından seslendiğini ancak mağdurun karakola gittiğini,
Mahkemede; olay günü saat 20.40 sıralarında sigara istediği mağdurun "Sigaram yok. İstersen ceplerime bak." demesi üzerine mağdurun ceplerini kontrol ettiğini, mağdurun cebinden sigara değil cep telefonu aldığını, sonrasında sanık ile birlikte sokağın karşısındaki markete koşarak gittiklerini, mağdurun da peşlerinden geldiğini, market içinde bulundukları sırada telefonu sanığa vermek istediğini ancak onun almadığını, sonrasında da mağdura telefonu iade etmek istediğini ancak onun da almadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Savcılıkta; mağdur ..."ı mahalleden tanıdığını, ancak fazla samimiyetlerinin bulunmadığını, 15.03.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında Oba İnternetin önünde mağduru görerek mahalleden arkadaşı olan inceleme dışı sanık Veli ile beraber yanına gittiklerini, Veli"nin mağdurdan sigara istediğinde mağdurun "Sigaram yok." diyerek kendiliğinden cebindekileri çıkarttığını, bu sırada Sony Ericson marka cep telefonunu gördüklerini, cep telefonuna bakmak için mağdurdan aldığını ve sonra geri verdiğini, akabinde Veli"nin de cep telefonuna bakmak için mağdurdan istediğini, mağdurun da rızası ile cep telefonunu Veli"ye verdiğini, Veli"nin telefona baktıktan sonra geri vermeyerek yürümeye başladığını, kendisinin de onunla yürüdüğünü, mağdura "Sen de gel dolaşalım." dediklerini, mağdurun da peşlerinden gelerek tekrar telefonunu isteyip "Mesajlarıma dokunmayın, onlar özel." dediğini, Veli ile Kipaş Markete doğru yürüdüklerini, markete girmeden önce Veli"nin telefonu kendisine verdiğini, ancak "Ben istemiyorum." diyerek ona iade ettiğini, markete girdikten sonra mağdurun da peşlerinden gelerek tekrar telefonunu istediğini, Veli"nin ise "Vermiyorum lan." diye cevap verdiğini, bunun üzerine mağdurun yanlarından uzaklaştığını, Veli"nin mağdurun arkasından bağırarak "Gel telefonunu vereyim." dediğini ancak mağdurun dönmediğini, daha sonra olay yerinden ayrılarak eve gittiğini, mağdurun telefonunu zorla almadıklarını, olay sırasında bıçak görmediğini ve Veli"nin kendisine bıçak çekmediğini, mağdura bıçak dokundurduğunu da görmediğini,
Tutuklama talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; inceleme dışı sanık Veli"nin mağdurdan isteyip aldığı telefonu daha sonra mağdurun geri istemesi üzerine Veli"nin "Yukarıda vereceğim." dediğini ve dışarıya çıktıklarını, markete girdiklerini, mağdurun da peşlerinden geldiğini, markette bulundukları sırada Veli"nin telefonu kendisine verdiğini, kendisinin ise "Ben telefonu ne yapayım?" diyerek Veli"ye iade ettiğini, marketten çıktıktan sonra mağdurun Veli"den tekrar telefonunu istediğini, ancak onun vermemesi üzerine mağdurun gittiğini,
Mahkemede; olay günü inceleme dışı sanık Veli ile birlikte mağdurdan sigara istediklerini, mağdurun da sigarasının olmadığını söyleyip ceplerini dışarı çıkartarak "İnanmıyorsanız bakın." dediğini, mağdurdaki telefonu görerek "Bir bakayım" dediğinde mağdurun telefonunu kendisine verdiğini, biraz baktıktan sonra telefonu mağdura iade ettiğini, sonrasında da Veli"nin mağdurdan telefonunu istediğini, mağdurun da verdiğini, Veli"nin kendisini dürterek "Hadi gidelim" demesi üzerine yolun karşısındaki markete gittiklerini, mağdurun peşlerinden gelerek telefonu istediğini, Veli"nin "Vermiyorum lan." dediğini ve sonrasında telefonu kendisine verdiğini, kendisinin ise telefonu tekrar Veli"ye iade ettiğini, Veli"nin sonradan telefonu mağdura vermek istediğini ancak onun almadığını,
Savunmuştur.
Yağma suçu TCK"nın 148. maddesinde;
"1-Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.
3-Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un suç tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri;
"a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." biçiminde sayılmıştır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında da yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Suç tarihi itibarıyla 149. maddede yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında; silahla, birden birden fazla kişi tarafından birlikte, gece vakti işlenmesi de sayılmış olup 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi hâli de diğer bir nitelikli hâl olarak Kanun maddesine eklenmiştir.
Bu aşamada uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için faillik kavramının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
İnceleme dışı sanık Veli ile sanık ...’in 15.03.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında Oba isimli internet kafenin önünde bekleyen daha önceden tanıdıkları mağdurun yanına geldikleri, inceleme dışı sanık Veli’nin, mağdurdan sigara istediği, mağdurun sigarasının olmadığını söylemesi üzerine üstünü arayarak cebinde bulunan cep telefonunu aldığı, mağdurun cep telefonunu geri istemesi üzerine de bıçağını çıkartıp mağdurun bacağına değdirip sanık ... ile birlikte olay yerinden koşarak uzaklaştıkları, mağdurun peşlerinden giderek telefonunu geri istemesi üzerine de "Telefonu vermiyorum." deyip sanık ... ile birlikte markete girdikleri, mağdurun da peşlerinden markete geldiği, markette bulundukları sırada inceleme dışı sanık Veli’nin suça konu cep telefonunu sanık ..."e verdiği, sanık ..."in ise “Ben cep telefonunu ne yapacağım?” diyerek cep telefonunu inceleme dışı sanığa iade ettiği, mağdurun telefonunu tekrar istemesi üzerine de inceleme dışı sanık Veli’nin "Vermiyorum lan." diyerek bağırdığı olayda; mağdurun gerek teşhis tutanağında gerekse aşamalardaki beyanlarında sanığın olaya karışmadığını, hatta Veli"nin suça konu cep telefonunu sanığa vermesi üzerine sanığın bunu kabul etmeyerek cep telefonunu tekrar Veli"ye iade ettiğini ve sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan etmesi, suça engel olma yükümlülüğü bulunmayan sanık ...’in, olay sırasında herhangi bir eylemde bulunmaksızın sadece Veli’nin yanında olmasının tek başına suça iştirak ettiğini göstermeyeceği, sanığın, Veli’nin verdiği mağdura ait cep telefonunu “Ben cep telefonunu ne yapacağım?” diyerek tekrar Veli"ye iade ederek suça iştirak etme kastının olmadığını açıkça ortaya koyduğu hususları göz önünde bulundurulduğunda, sanığın mağdura yönelik nitelikli yağma suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesinin isabetli olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Somut olayda, Genel Kurulun sayın çoğunluğu ile aramızdaki görüş farklılığı, itiraz kapsamında bulunmayan ve hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanarak kesinleşen suça sürüklenen çocuk Veli Soytürk’ün mağdur ...’a yönelik eylemine suça sürüklenen çocuk ...’nun da TCK’nın 37/1. maddesi kapsamında müşterek fail sıfatıyla iştirak ettiği ve bu nedenle cezalandırılması gerektiği yönündeki düşüncemize dayanmaktadır.
Buna göre;
Olay gecesi 20.40 sıralarında arkadaş olan suça sürüklenen çocuklar Veli ve ..., internet kafe önünde gördükleri ve önceden tanımadıkları mağdur ...’ın yanına gitmişler, suça sürüklenen çocuklardan Veli mağdurdan sigara istemiş, olmadığı cevabı üzerine bu kez mağdurun üzerini arayarak cebinde bulunan cep telefonunu mağdurun rızası hilafına almıştır. Mağdurun telefonunu geri istemesi üzerine Veli, üzerinde taşıdığı adli emanete kayıtlı bulunan bıçağı sallayarak bununla mağduru yaralama oluşturmayacak biçimde dürtmüş, tüm bu olaylar yaşanırken Veli’nin yanında duran suça sürüklenen çocuk ... ise arkadaşının haksız ve suç teşkil eden davranışına hiçbir şekilde karşı koymamış, adeta bu davranışı benimsemiş, hatta olay yerinden onunla birlikte kaçmıştır. Sonraki aşamada ise mağdurun peşlerinden koştuğu suça sürüklenen çocuklardan ve özellikle de Veli’den telefonunu geri vermesini istemesine rağmen Veli, telefonu kendisine vermeyeceğini ifade etmiş, telefonu vermek istediği ... ise tekrar Veli’ye iade etmiştir. Mağdurun telefonunu bir kez daha istemesi üzerine suça sürüklenen çocuk Veli bu defa daha sert bir şekilde "vermiyorum lan" diyerek bağırmış, mağdur ise polis merkezine giderek suça sürüklenen çocuklar hakkında şikâyetçi olmuştur. Bu müracaat üzerine suça sürüklenen çocuklardan Veli, aynı gece saat 21.00 sıralarında yağma suçunun konusunu oluşturan cep telefonu ve suçta kullandığı bıçakla yakalanmış, suça sürüklenen çocuk ... ise ondan bir süre sonra yakalanmıştır.
Suça sürüklenen çocuklar hakkındaki yargılamayı yapan ilk derece mahkemesi, Veli’nin yağma eylemini sabit görmek ve mahkûmiyetine karar vermekle birlikte, itiraza konu suça sürüklenen çocuk ...’in suça iştirak iradesinin bulunmadığını, mücerret olay yerinde olmasının da suça katıldığını göstermeyeceğini, suça sürüklenen çocuğun suça engel olma şeklinde bir yükümlülüğünün de bulunmadığını belirterek sübut bulmayan atılı suçtan beraatine karar vermiştir. Hükümlerin temyizi üzerine incelemeyi yapan Yüksek 6. Ceza Dairesi, suça sürüklenen çocuklardan Veli hakkındaki mahkûmiyet kararını onamış, ... yönünden ise suça sürüklenen çocuğun olayın başından sonuna kadar diğer suça sürüklenen çocuk Veli ile el ve işbirliği içinde hareket ettiği, eyleminin sübut bulduğu gerekçesiyle bozma kararı vermiştir. İtiraza konu süreç de, ilk derece mahkemesinin bu bozmaya uyarak suça sürüklenen çocuk ... hakkında yağma suçundan TCK’nın 37/1 delaletiyle 149/1-a, c, h, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca verdiği 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmüne dayanmaktadır. Esasen itirazın kapsamını da, ilk derece mahkemesinin suça sürüklenen çocuk ... hakkında verdiği ilk beraat kararında dayandığı olgular oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, olayın gerçekleşme şekli dosyadaki maddi deliller ışığında değerlendirildiğinde, en baştan beri arkadaşı suça sürüklenen çocuk Veli’nin yanında yer alan, mağdurun yanına onunla birlikte giden, Veli’nin haksız şekilde mağdurun üzerini aramasına ve silahlı tehdit kullanmak suretiyle mağdurun telefonunu almasına ses çıkarmayan, olay yerinden Veli ile beraber uzaklaşan, peşlerinden gelen mağdur tarafından telefon geri istendiğinde arkadaşı diğer sanığı iadesi için ikaz etmediği gibi, arkadaşının kendisine verdiği telefonu hemen yanlarında bulunan mağdura vermek yerine yine sanık Veli’ye veren suça sürüklenen çocuk ...’in eyleminde yağma suçuna iştirak yönünde açık iradenin bulunduğu, suça sürüklenen çocukların olay anında verilen suç işleme kararına dayalı olarak ve fiil üzerinde ortak hakimiyet kurarak yağma suçunu birlikte işledikleri, öte yandan sayın çoğunluk tarafından yağma suçunun işlenmesine katkı sunmadığı kabul edilen suça sürüklenen çocuk ...’in olay yerindeki varlığıyla birlikte diğer suça sürüklenen çocuk Veli’nin eylemini kolaylaştırdığı, mağdurun mukavemetinin kırılmasına da yardımcı olduğu gözetildiğinde, suça sürüklenen çocuk ...’in yağma fiiline TCK’nın 37/1. maddesi bağlamında fail sıfatıyla katıldığı ve bu itibarla Özel Daire kararının yerinde olduğu düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun itirazın kabulüne ve suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı yağma suçunun sabit olmadığına ilişkin düşüncesine katılmıyorum." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 07.11.2018 tarihli ve 1658-6668 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli ve 417-438 sayılı hükmünün, sanığın atılı nitelikli yağma suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.