17. Hukuk Dairesi 2014/17901 E. , 2016/10444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın sürücüsü olan davacı murisinin karıştığı kazada öldüğünü, olayla ilgili ceza davasında kazaya karışan karşı araç sürücüsünün kusursuz olması nedeniyle beraat kararı verildiğini belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada, sonradan artırılmak üzere şimdilik 100,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 17.04.2014 tarihli dilekçesiyle taleplerini 40.000,00 TL"ye yükselterek bu bedelin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza tarihinden sonraki iki yıl içinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığını, davacı murisinin kendi kusuruyla sebep olduğu kazada öldüğünü ve davacının tazminat talep hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 40.000,00 TL. tazminatın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; tazminatın 100,00 TL"lik kısmına dava tarihinden, 39.900,00 TL"lik kısmına ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz talebi yönünden; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre;
davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden; davacı taraf, dava ve artırım dilekçesinde, davaya ve artırım talebine konu ettiği maddi tazminat için olay tarihinden itibaren faize karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde istenen miktara, davalının temerrüde düştüğü tarih olarak kabul edilen dava tarihinden faiz yürütülmesine rağmen; HMK"nun 107/2. maddesi gereği artırılan bölüme, artırım tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Davalı sigortacıya davadan önce yapılmış başvuru olmadığından, dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü gözetildiğinde; mahkemece, talep artırımına konu edilen tazminat kısmı için de dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmemesi doğru olmayıp bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 1. bendindeki "100,00 TL. için dava tarihinden itibaren 39.900,00 TL. için ıslah tarihinden itibaren" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "40.000,00 TL. Destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA
ve aşağıda dökümü yazılı 2.048,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14.11.2016 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın işletenin ZMSS şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Davalı ... şirketi kusursuz sorumlu olan işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu"nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK"nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır. Zarar gören destek, kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusur sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idiyse, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır. Müterafik kusurun nazara alınmasının, destek tazminatının miras hukukundan bağımsız olmasına dayandırılması doğru olmamaktadır. Zira destek, kendi kusurlu hareketi ile ölümüne sebebiyet vermiş ise bu eylem hukuka aykırı olmadığı gibi teknik anlamda kusurda sayılmadığından ölümünden sorumlu tutulamayacak desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu da destek görenlerin, mirasçılara karşı da bu talep hakkını yöneltmelerine imkan vermek gibi bir sonuca gider.
Bu nedenlerle ister bizzat mağdur, isterse ölümü halinde diğer hak sahipleri bu haksız fiilden dolayı tazminat talep ettiklerinde, tazminat miktarının belirlenmesinde mağdurun (desteğin) müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.