16. Hukuk Dairesi 2016/16333 E. , 2020/354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 106 parsel sayılı 423.68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadim kullanımı nedeniyle arsa vasfıyla ... Köyü Tüzel Kişiliği adına; ... ada ... parsel sayılı 1.542,35 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına ve 101 ada 108 parsel sayılı 4.471,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, satın alma ve kazandırıcı zaanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, tapu kaydına dayanarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların 22.08.1968 tarih 47 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davacı Hazinenin dayandığı tapunun dava konusu taşınmazları kapsamadığı yönündeki fen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerden tapu hudutları sorulmuş ancak keşif tutanağına yerel bilirkişilerin beyanları "hudutların zeminde mevcut olduğu ve tapu kaydının taşınmazlara uyduğu" şeklinde geçirildiği halde, gösterilen tapu hudutları fen bilirkişisine işaretlettirilmemiş ve beyanların aksine tapu kaydının taşınmazlara uymadığı belirtilmiştir. Bu haliyle, fen bilirkişi raporu keşfi takibe imkan vermediği gibi, rapora ek krokide yön işareti kullanılmadığından denetimi de mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, davacı Hazinenin tapusu, intifası Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığına ait olmak üzere oluşmuş olup yerel bilirkişilerce de, Hazinenin 1980’li yıllarda taşınmazların güneybatısında sağlık ocağı yapmak amacıyla arazi tahsis ettiği ancak öylece kaldığı beyan edildiği halde bu yönde bir araştırma da yapılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması mümkün değildir.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, yoldan sonra gelenler de dahil çekişmeli taşınmazlara komşu tüm taşınmazlara ait tutanakları, tapu kayıtları ve varsa dayanak kayıtlar getirtilerek dosya içerisine alınmalı, ardından çekişmeli taşınmazları iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak, davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydı yerel bilirkişiler yardımı ile zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, fen bilirkişisine tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri, düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli ve haritada yön işaretinin bulunmasına özellikle dikkat edilmeli, tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara uyup uymadığı komşu parsellere ait tespit tutanakları ve dayanaklarıyla da denetlenmeli, ayrıca önceki yerel bilirkişi beyanları nazara alınarak, dava konusu taşınmazlar veya çevrelerinde sağlık ocağı yapılmak üzere tahsis edilen yer olup olmadığı araştırılmalı, varsa tapu kaydının o yere ait olup olmadığı da araştırılmalı, belirtilen şekilde yapılan tapu kaydı uygulaması neticesinde tapu kaydının çekişmeli taşınmazlara uyduğu belirlendiği takdirde, bu defa tapu kaydının oluşum tarihine kadar davalılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmeli, tapu kaydının taşınmazlara uymadığı belirlendiği takdirde ise, tapu kaydına dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.