20. Hukuk Dairesi 2013/9616 E. , 2014/2340 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil davacı Orman Yönetimi ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek - 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, Fethiye İlçesi, Göcek Beldesi, 3115 ve 3116 parsel sayılı sırasıyla 59,01 m² ve 30,00 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden oldukları gerekçesiyle, tutanakların beyanlar hanesine "2/B madde ve 3115 parselde davacılardan ..., 3116 parselde davacılardan ... lehine kullanım" şerhi ile birlikte, "taşınmazların tamamı eylemli orman haline dönüşmüştür" yönünde şerh verilerek, Hazine adına tarla niteliğiyle tesbit edilmişlerdir.
Davacı gerçek kişiler vekili, taşınmazların eylemli orman niteliğinde olmadığı iddiasıyla, tutanakların beyanlar hanesindeki eylemli orman şerhinin silinmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu Göcek Beldesi, 3115 ve 3116 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptali ile taşınmazların kullanıcı şerhi verilmeksizin orman vasfıyla kadastro tesbiti gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davacı gerçek kişiler vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.03.2013 tarih ve 2012/10831 - 2013/2528 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Çekişmeli taşınmazlar Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerden olup, bu nitelikleri itirazsız kesinleştiğine göre, taşınmazlar üzerindeki aşılı zeytin ağaçları (delice niteliğinde olmayan zeytin ağaçları) taşınmazlara eylemli orman vasfı kazandıramaz. Dava konusu taşınmazlar üzerinde 2’şer adet aşılı zeytin ağacı bulunduğu ve bunun dışında herhangi bir orman veya kültür ağacı bulunmadığı, mahkemece mahallinde yapılan keşif ve uygulama ile belirlenmiştir. Bu bilgilere göre, çekişmeli taşınmazların eylemli biçimde orman olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu yön gözetildiğinde, davacı gerçek kişilerin davasının kabulü ile taşınmazların beyanlar hanesinde yer alan "eylemli orman" şerhlerinin silinmesine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davacı gerçek kişilerin davasının reddi yolunda hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise, hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l). Ayrıca, kural olarak; hukukî yarar
- 2 -
2013/9616 - 2014/2340
dava koşulu olduğu gibi hiç kimsenin kendi aleyhine hukuksal sonuç doğuracak biçimde dava açmasına olanak yoktur. Aksinin kabulü, hayatın olağan akışına, hukukun temel kurallarına aykırıdır. Somut olayda, tutanağın beyanlar hanesinde yer alan “eylemli orman "şerhinin silinmesi istemiyle dava açan davacı gerçek kişilerin davası reddedildiğine ve Hazine veya Orman Yönetimi tarafından taşınmazların eylemli orman olduğu iddiasıyla veya kullanım şerhinin iptali istemiyle açılan bir dava da bulunmadığına göre, taşınmazların tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, H.M.K."nun 24 ve 26. maddelerine aykırı bir şekilde, re’sen kararla taşınmazların orman vasfıyla tapuya tesciline karar verilmesinin de ayrıca doğru olmadığı"na değinilmiştir.
Bozma kararından sonra Orman Yönetimi vekili 25/07/2013 havale tarihli harçlı dilekçesiyle, 11.03.2013 tarih ve 2012/10831 - 2013/2528 sayılı Yargıtay kararında Orman Yönetimi tarafında dava konusu parsellere yönelik eylemli orman oldukları iddiasıyla veya kullanım şerhinin iptali istemiyle açılan bir dava bulunmadığından verilen kararın doğru olmadığı yönünde karar verildiğini belirterek, dava konusu parsellerin orman vasfında bulundukları iddiasıyla taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra müdahil davacı Orman Yönetiminin davasının reddine, davacı gerçek kişilerin davasının ise kabulüne ve dava konusu Göcek Beldesi 3115 ve 3116 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptaliyle, beyanlar hanesinde yer alan "eylemli orman" şerhinin silinmesine ve 3115 sayılı parselin beyanlar hanesine "Taşınmaz 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılmıştır, taşınmaz Mehmet kızı ...’nın kullanımındadır." 3116 sayılı parselin beyanlar hanesine "Taşınmaz 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılmıştır, taşınmaz Ali oğlu ...’nın kullanımındadır." şerhi verilerek tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm müdahil davacı Orman Yönetimi ile davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen ek 4. madde uyarınca yapılan kullanım kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28.05.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 16.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 24/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.