![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2018/3095
Karar No: 2018/9139
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/3095 Esas 2018/9139 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Hakaret ve tehdit suçlarından müşteki sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan yargılama sonunda karar verilmesine yer olmadığına dair Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/01/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/27 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 29/03/2018 gün ve 94660652-105-67-10906-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/04/2018 gün ve 2018/30882 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
1-Sanıkların üzerine atılı tehdit suçunun, hükümden önce 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, tehdit suçu ile birlikte hakaret suçunun da uzlaştırma kapsamında olduğu, aynı Kanun"un "Mahkeme tarafından uzlaştırma" başlıklı 254. maddesinin; "Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir." şeklinde olması karşısında, uzlaştırma işlemlerinin yapılmamasında,
2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda sanıklar haklarında yapılan tehdit ve hakaret suçlarından yapılan yargılama sonucunda, yukarıda sayılan hüküm çeşitlerinden biriyle karar verilmesi gerekirken, mahkemesince sanıkların üzerine atılı eylemlerin neler olduğu açıklanmadan iddianame düzenlendiğinden bahisle anılan Kanun"da düzenlenmeyen bir hüküm biçimi olan karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından müşteki sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan yargılama sonunda karar verilmesine yer olmadığına dair Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/01/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/27 sayılı kararının,
1-Sanıkların üzerine atılı tehdit suçunun, hükümden önce 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, tehdit suçu ile birlikte hakaret suçunun da uzlaştırma kapsamında olduğu, aynı Kanun"un "Mahkeme tarafından uzlaştırma" başlıklı 254. maddesinin; "Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir." şeklinde olması karşısında, uzlaştırma işlemlerinin yapılmamasında,
2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda sanıklar haklarında yapılan tehdit ve hakaret suçlarından yapılan yargılama sonucunda, yukarıda sayılan hüküm çeşitlerinden biriyle karar verilmesi gerekirken, mahkemesince sanıkların üzerine atılı eylemlerin neler olduğu açıklanmadan iddianame düzenlendiğinden bahisle anılan Kanun"da düzenlenmeyen bir hüküm biçimi olan karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakaret ve tehdit suçlarından müşteki sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında kurulan karar verilmesine yer olmadığına dair kararlarda isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06.12.2016 tarihli ve 2013/6-613 esas, 2016/469 sayılı kararında da belirtildiği üzere, bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrıma tabi tutularak CMK"nın 309. maddesinin dördüncü fıkrasında ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Bozma nedenleri; 5271 sayılı Kanunun 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma neticesinde yeniden karar verilecektir. Bu halde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığından verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Bozma nedenleri; mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne ya da savunma hakkını kısıtlama veya tamamen kaldırma sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması durumunda, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulması halinde ise, aynı fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle yasa yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir. Aynı kanun maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi durumunda cezanın kaldırılmasına, daha hafif cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gerekli kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının, ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hallerde Yargıtayın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise; “Adalet Bakanının uygulamadaki hatalardan başka esas ve hükme etkili olan usul hatalarından dolayı da yazılı emir vermeye yetkili olduğu, yazılı emir üzerine bozulan mahkeme hükmünün davanın esasını hallettiği surette yargılamanın tekrarlanmaması, davanın esasını halletmediği surette yargılamanın tekrarlanması gerektiği”, yine 03.06.1936 gün ve 129/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise; “mahkûmiyet ve beraat kararı ile zamanaşımı, af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerine dayanılarak verilen kararların davanın esasını halleden kararlardan olduğu” belirtilerek, “yargılamanın tekrarlanması yasağı”nın sınırları belirlenmiştir.
1412 sayılı CMUK’nın 343. maddesi ve bu maddenin uygulanma koşullarını belirten 26.10.1932 gün ve 29/12, 03.06.1936 gün ve 129/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları uyarınca, davanın esasını çözen kararların bozulması halinde, bozma nedenleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmaksızın, yargılamanın tekrarlanması yasaklanarak, Yargıtayca verilebilecek kararlar, cezanın çektirilmemesi veya daha az cezaya hükmedilmesi ile sınırlandırılmış ise de, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde farklı bir düzenlemeye dönülmekte ve davanın esasını çözen kararların kanun yararına bozulması halinde, bozma nedenlerinin, davanın esasını çözmeyen veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde, anılan İBK’nın öngördüğü yeniden yargılama yasağı kaldırılmak suretiyle, kararı veren hakim veya mahkemece, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olmamak koşuluyla, yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm veya kararın verilmesi usulü öngörülmüş bulunmaktadır.
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK"nın 170. maddesinde Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen iddianamede hangi hususların yer alacağı ve iddianamenin ne şekilde düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. CMK"nın 174. maddesinde ise iddianamenin iadesi müessesesi düzenlenmiş, Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen iddianamenin hangi durumlarda ve sürede iade edilebileceği hüküm altına alınmış iddianamenin iadesi nedenleri sınırlı olarak belirtilmiştir. Süresi içerinde iade edilmeyen iddianamedeki eksiklikler artık kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından giderilecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklinde düzenleme karşısında, kesinleşen hükümlerde de uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3) numaralı alt bentlerden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiştir.Bu bentlere göre, tehdit (madde 106, birinci fıkra), hırsızlık(madde 141), dolandırıcılık (madde 157) suçları uzlaşma kapsamına alınmıştır.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresi madde metninden çıkarılmış, 09/07/2009 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 8. maddesiyle fıkraya eklenen ikinci cümlesinde yer alan "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz" şeklindeki düzenlemede bir değişiklik yapılmamıştır.
Uzlaştırma CMK"nın 253. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiş, mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin anılan Kanunun 254. maddesinde" (1)Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir. (2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır. " denilmiştir.
Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
İncelenen dosyada;
17/05/2011 tarihinde bir tarafta ... ve ... diğer tarafta ..., ..., ... ve ... olduğu halde tarafların tartıştıkları, yapılan soruşturma neticesinde tümü hakkında Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 08/10/2011 tarihli ve 2011/2525 soruşturma, 2011/1075 sayılı iddianamesiyle "Müşteki şüphelilerin akraba oldukları, aralarında husumet bulunduğu, ..."ın ..."ın evinin önünden türkü söyleyerek geçmesinden dolayı aralarında tartışma yaşandığı, müşteki şüpheli ..."ın ..."a hitaben "Senin ananı avradını sinkaf ederim" dediği, ayrıca Hava ve ..."ın ayrı ayrı "Sizleri öldüreceğim " diyerek tehdit ettiği, ..."a da "Seninde eşininde amına koyacağım" diyerek hakaret ettiği, ayrıca ..."a da "Siktir ol git senin için iyi olmaz" dediği, müşteki şüphelilerin birbirlerini karşılıklı olarak hakaret ve tehdit ettikleri, birbirlerinden şikayetçi oldukları ve uzlaşmak istemedikleri tüm dosya kapsamından anlaşılmakla," biçiminde tanımlanan eylemleri nedeniyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Karadeniz Ereğli 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 24/02/2012 tarihli ve 2011/605 esas, 2012/125 sayılı kararıyla, müşteki sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ın üzerlerine atılı hakaret suçlarından TCK"nın 129/3 ve 5271 sayılı Yasa"nın 223/4-c maddeleri uyarınca ceza verilmesine ayrı ayrı yer olmadığına, müşteki sanık ..."ın üzerine atılı basit tehdit ve sair tehdit suçlarından, müşteki sanık ..."ın ise üzerine atılı basit tehdit suçundan 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, ... ve ... hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kurulan beraat ve ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümlerin katılanlar ... ve ... vekili tarafından temyiz edildiği, Dairemizin 26/04/2016 tarihli ve 2014/4220 esas, 2016/8206 sayılı ilamıyla anılan hükümlerin, sanıkların savunması alınmadan delil takdiri yapılarak hüküm kurulması suretiyle,CMK"nın 193/2. maddesine aykırı davranılması ve olayın tek tanığı olup, soruşturma aşamasında ifadesi alınan ..., usulünce hazır edilip dinlenilmeden karar verilerek, CMK"nın 210/1. maddesine uyulmaması nedenleriyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği, bozma sonrasında sanıklar ... ve ..."ın dinlendiği, bozma ilamına uyulduğu, yargılama neticesinde de Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/01/2017 tarihli ve 2016/348 esas, 2017/27 sayılı kararıyla, " her ne kadar müşteki sanık ..., ... , ..., ..., ... ve ... hakkında iddianamenin taraf bölümünde hakaret ve tehdit suçlarından cezalandırılmaları istemi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, isnat edilen eylemin kim tarafından kime karşı gerçekleştirildiğine dair iddianamede anlaşılır bir suçlama bulunmadığından müşteki sanıkların eylemlerine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, müşteki sanıkların eylemleri ve şikayetleri hakkında gereğinin yapılması için Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, her ne kadar Sanık ... hakkında katılan sanık ..."a yönelik hakaret suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de tüm dosya kapsamından sanığın üzerine atılı hakaret suçunu katılan sanık ... ile karşılıklı işlemiş olması sebebiyle sanık hakkında hakaret suçundan TCK 129/3 maddesi yollamasıyla CMK 223/4-c maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına" biçimde karar verildiği, karar verilmesine yer olmadığına dair kararın kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşımıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. CMK"nın 170. maddesinde Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen iddianamede hangi hususların yer alacağı ve iddianamenin ne şekilde düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK"nın 174. maddesinde ise iddianamenin iadesi müessesesi düzenlenmiş, Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen iddianamenin hangi durumlarda ve sürede iade edilebileceği hüküm altına alınmış iddianamenin iadesi nedenleri sınırlı olarak belirtilmiştir. Süresi içerinde iade edilmeyen iddianamedeki eksiklikler artık kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından giderilecektir.
CMK"nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.
Somut olay incelendiğinde; müşteki sanık ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında isnat edilen eylemin kim tarafından kime karşı gerçekleştirildiğine dair iddianamede anlaşılır bir suçlama bulunmadığı şeklindeki gerekçeyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Karadeniz Ereğli 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 24/02/2012 tarihli ve 2011/605 esas, 2012/125 sayılı kararıyla müşteki sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümler temyize konu edilmemiş, katılanlar ... ve ... vekili tarafından sanıklar ... ve ... hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kurulan beraat ve ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümler temyiz edilmiş, Dairemizin 26.04.2016 tarihli ve 2014/4220 esas, 2016/8206 sayılı ilamıyla da anılan hükümlerin bozulmasına karar veril...... ve ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kesinleşen hüküm bulunması karşısında, adı geçen sanıklar hakkında yeniden kurulan karar verilmesine yer olmadığına dair kararların hukuki değerden yoksun olduğu ve bu nedenle kanun yararına bozmaya konu edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Temyize ve Dairemizin bozma kararına konu edilen sanıklar ... ve ... hakkında kurulan karar verilmesine yer olmadığına dair kararlara gelince, mahkemenin bu kararı davanın esasını çözmeyen bir karar niteliğindedir. Bu nedenle CMK"nın 309. maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kararı veren
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.