14. Hukuk Dairesi 2017/1299 E. , 2020/7972 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13/02/2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi ve el atmanın önlenmesi talebi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kesin süre nedeniyle reddine dair verilen 23/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili şirketin ... Deri Organize Sanayi Bölgesindeki R8 sayılı özel parselin (5908 ada, 8 parsel) maliki olduğunu, taşınmazına geçmesinin komşu taşınmazın maliki tarafından komşu 9 parsel sayılı taşınmazın etrafına tel örgüler ve duvarlar örülmek suretiyle engellendiğini, davalı 9 parsel sayılı taşınmazın şekli itibariyle ince-uzun olup genişliğinin 2-3 metreyi geçmemesinden dolayı üzerine yapı yapılamayacağını, 9 parsel sayılı taşınmazın sonradan ve kötü niyetle müvekkiline zarar vermek kastı ile ihdas edildiğini beyan ederek; davacı 8 parsel sayılı taşınmaz lehine, 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı verilmesini, tel örgüler ve duvarlar örülerek taşınmazının tek girişi olan yerin kapatılmasının durdurulmasını, ileride telafisi olanaksız zararların ortaya çıkmaması için tedbir kararı verilmesini ve elatmanın önlenmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taraf vekillerinin huzurunda tespit edilen keşif gününde ve saatinde usulüne uygun olarak keşfin yapıldığı, davacı tarafın keşfin ertelenmesi konusunda herhangi bir talepte bulunmadığı, verilen gün ve saatte keşfin usulüne uygun olarak yapıldığı, ancak davacı tarafın verilen sürelere ve kesin süreye rağmen bilirkişi ücretlerini, keşif harcını ve araç giderini yatırmadığı, davacı tarafın tüm iddialarının ve ithamlarının haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle; davanın kesin süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık; keşif giderlerinin, davacıya verilen kesin süre içerisinde yatırılıp yatırılmadığı ve kesin sürenin usulüne uygun olarak verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre ise kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurabilmektedir. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konulan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1)Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2)Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3)Yapılacak iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4)Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta; keşif ara kararı yukarıdaki ilkeler doğrultusunda usulüne uygun olarak mahkemece kurulmadığı halde, keşfin davacının yokluğunda yapılmasından sonra bilirkişi ücretinin kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usülden reddine karar verilmesi doğru değildir. Zira; yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca; keşif için kesin süre verildiğinde yapılması gereken işlerin neler olduğunun ara kararda tam bir açıklıkla belirtilmesi, sürenin yeterli ve elverişli olması, keşif giderlerinin (Hakim ve mahkeme personelinin yol tazminatını, taşıt giderlerini, tanık ve bilirkişi ücretlerini ve bunlara çıkarılacak davetiye giderlerini kapsayacak biçimde) ayrıntılı olarak saptanması, kesin sürenin sonuçlarının açıklanması gerekli iken bu yönler gözetilmeden usulüne uygun olarak verilmeyen kesin süreye ilişkin ara kararın gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usülden reddi doğru görülmemiştir.
Kaldı ki; 6100 sayılı Kanunun 120. maddesindeki "gider avansı" ile ilgili düzenleme 324. maddesindeki "delil ikamesi avansı" kuralı ile birlikte değerlendirilmeli ve dolayısıyla delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansı birbirinden ayrılmalı, delillerin ikamesi için alınacak avans gider avansı içinde yer almamalıdır. Şahit dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi 6100 sayılı Kanunun 324. maddesi düzenlemesi karşısında mümkün değildir. Ayrıca yukarıda açıklandığı gibi gider avansı dava şartı iken delil ikamesi avansı dava şartı olarak nitelendirilemez. Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması dava şartı nedeni ile davanın reddini gerektirmez. Taraflar belirlenen kesin sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilinden vazgeçmiş sayılır.
Hal böyle olunca somut olayda, mahkemece belirlenen sürede delil avansı giderini yatırmadığı anlaşılan davacının keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağı gözetilerek dosyadaki mevcut delil durumuna göre karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.