20. Hukuk Dairesi 2014/794 E. , 2014/2278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri Bağdere Köyü, Şartarla Mevkiinde bulunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
... ve arkadaşları, taşınmazın 10.000 m2 kısmının kendilerine ait olduğunu, adlarına tescili iddiasıyla davaya katılmışlardır.
Mahkemece müdahil davacıların davasının reddine, davacıların davasının kabulüne, krokide (A) harfi ile gösterilen 20089,16 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 27/02/2012 tarih ve 2011/14285 - 2692 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava konusu taşınmazın keşif sırasında çekilen fotoğraflarının incelenmesinde, içinde halen akan dere olduğu ve paftasının incelenmesinde ise, fotoğraflarda görülen derenin kuzey ve güney yönlerden devam ettiği ve paftada dere olarak bırakıldığı görülmektedir. Taşınmazın tescile karar verilen bölümü dereyi kesmekte olup, aktif dere yatağının bir kısmı tescil edilen taşınmaz içine alınmış, böylece kuzeyde 381 parsel ile 631 parsel arasında, güneyde ise 635 sayılı parsel ile 23 sayılı parsel arasındaki bölümde dere kesilmiş, devamı sağlanacak şekilde bırakılmamıştır. Öte yandan, 20 ve 23 nolu kadastro parselleri hükmen tescil edilmiş olup, dava dosyaları aslı ve krokileri getirtilerek, taşınmaz yönünü ilgilendiren bir karar verilip verilmediği araştırılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi gereğince deniz, göl, nehir gibi genel sular sınırlamaya tabi olmayıp, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Derenin akışını engelleyecek şekilde aktif dere yatağındaki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olamaz. Bu nedenle; mahkemece, mahalli bilirkişi, fen ve jeolog bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, kışın ve bahar aylarında akan derenin aktif yatağının tespit edilerek, paftasına göre öncesi ve sonrası ile devamını sağlayacak şekilde, dava konusu edilen taşınmazın bu kısmı dere olarak ayrılmalı, bu kısım çıktıktan sonra kalan bölüm var ise davacılar adına tescil edilmesine karar verilmeli, 20 ve 23 parsel dava dosyası ve krokileri incelenip, zeminde uygulanarak taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra müdahillerin davalarının feragat nedeniyle reddine, davacıların davasının kısmen kabulü ile (A) harfi ile işaretli 17000 m2 yüzölçümlü bölümün payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1979 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 24/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.